Ülkemizde nüfus ve yerleşme

ÜLKEMİZDE NÜFUS
Nerelerde Yaşıyoruz
Ülkemizin her yerinde nüfus dağılımı eşit değildir. Bazı yerlerde nüfus fazla iken (İstanbul gibi) bazı yerlerde ise nüfus azdır. (Çaldıran gibi) Kilometre kare (km2) başına düşen insan sayısına nüfus yoğunluğu denir.
Bir bölgede yaşayan nüfusu o bölgenin yüz ölçümüne böldüğümüzde o bölgenin nüfus yoğunluğunu bulmuş oluruz.

Nüfus Yoğunluğu (NY) = Nüfus Sayısı
Yüzölçümü

Nüfus yoğunluğunu etkileyen birçok etmen vardır.
Bunlar:
 İklim ( İklimin yumuşak yani ılıman olduğu yerlerde nüfus daha yoğundur. Çaldıran’da iklim serttir. Kar yağışı fazladır. Oysa İzmir gibi yerde ise iklim ılımandır. Daha yaşanılabilir bir iklim özelliği vardır.)
 Yükselti ( Yüksek yerlerde ulaşım, sanayi gibi birçok faaliyeti gerçekleştirmek zordur. Aynı zamanda yüksek yerler soğuk yerlerdir. Bu nedenle insanlar buralardan çok düzlük alanları yani ovaları tecrcih ederek orada yaşarlar.)
 Tarım alanları ( verimli tarım alanlarının olduğu yerler insanlar açısından daha çok tercih edilir. Buralarda geçim faaliyetleri daha kolay bir şekilde yapılabilir.)
 Su kaynakları ( İnsanlar su kaynaklarının olduğu yerlerde toplanmıştır. Türkiye’de çok fazla etkili olmasa da Mısır gibi ülkelerde insanlar Nil nehri kenarında toplanmıştır.)  Ulaşım (ulaşımın kolay olması insanlar açısından önemlidir. Bu nedenle nüfus daha çok ulaşım olanaklarının
fazla olduğu yerlerde toplanmıştır.)
 Sanayi – ticaret faaliyetleri ve madenler (insanların geçim kaynaklarından birisi de sanayi ve ticarettir. Bu nedenle geçinebilmek için insanlar sanayi kuruluşlarının olduğu yerlere göç ederler ve buraların nüfus yoğunluğu artar.)

Yukarıda saydığımız nedenlerin hepsi bir arada bulunabileceği gibi bir tanesi de etkili olabilir. Örneğin İstanbul’un nüfus yoğunluğunun fazla olmasının nedenlerine baktığımızda: İstanbul; iklimi elverişli, yükseltisi az, ulaşım açısından gelişmiş, sanayi ve ticaret açısından iyi bir konumda bulunmaktadır. Zonguldak iline baktığımızda ise nüfus yoğunluğunun nedeni olarak maden kömürünü yani maden yataklarını görürüz.
Nüfus yoğunluğunu etkileyen bir diğer etken ise hızlı nüfus artışıdır. Nüfus artışı bir bölgedeki nüfusun belirli nedenlerle sürekli fazlalaşmasıdır.
Niçin sayılıyoruz
Osmanlı Devleti’nde ilk nüfus sayımı II.Mahmut devrinde 1831 yılında yapılmıştır. Sayımın amacı hem askerlik çağındaki genç nüfusu öğrenmek hem de vergi gelirini hesaplamaktır. II. Mahmut nüfus sayımı için memurlar görevlendirmiş, bu memurlara yol harçlıklarını vermiş, gittikleri yerlerdeki halka iyi davranmalarını söylemiştir.
Cumhuriyet ilanından sonra (cumhuriyet 29 Ekim 1923’te ilan edildi) ilk nüfus sayımı 1927’de yapılmıştır. (nüfus sayımı sonucunda nüfus 13 milyon olarak belirlenmiştir.) 1990 yılına kadar nüfus sayımı 0 ve 5 ile biten yıllarda yapılmıştır. (1930-1935-1940-1945 vs…) 1990 yılından itibaren ise nüfus Sayımının 10 yılda bir yapılması kararlaştırılmıştır. 2000 yılında nüfus sayımı yapılmış ve nüfus 70 milyon çıkmıştır.
2006 yılına kadar yapılan nüfus sayımları memurlar tarafından yapılmış, sayım yapıldığı günlerde sokağa çıkma yasağı uygulanmıştır. 2006 yılında nüfus sayım sisteminde bir değişiklik yapılmış, nüfus sayım sistemi adrese dayalı sistem ve kimlik numarası (vatandaşlık numarası) kullanılarak nüfus sayım sistemi oluşturulmuştur.
Günümüzde nüfus sayımı TUİK (Türkiye İstatistik Kurumu) tarafından yapılmaktadır. Eski adı DİE(Devlet İstatistik Enstitüsü) olan TUİK sadece nüfus sayımı yapmaz. Ayrıca birçok bilgi de bu kurumdan alınır. (eğitim oranı, okuma oranı, gelişme oranı vs… )
Peki ama neden sayılıyoruz??????
Nüfus sayımının amacı sadece ülkemizde kaç kişinin yaşadığını bilmek değildir. Nüfus sayımı ülkenin ihtiyaçlarını belirlenmesine ve
Geleceğin planlanmasına da kaynak oluşturur.
Örneğin; Soğuksu Köyü’ne gereken elektrik ile İstanbul’a gereken elektrik aynı değildir. Aynı şekilde Çaldıran ile İstanbul’a gereken okul sayısı da aynı değildir. Nereye ne yapılacağı nereye nelerin götürüleceği de nüfus sayımı sayesinde olur. (okul ihtiyacı belirleme gibi)

Nüfus sayımının bir diğer amacı da nüfus artış oranı belirlemek ve buna göre önemler almaktır.
Bir ülkede nüfus artışını etkileyen çeşitli etmenler vardır. Bunlar:

 Yaşam süresi (insanların yaşam süresi arttıkça ülkedeki nüfus da artmaktadır. Günümüzde ortalama yaşam süresi 70’dir. Yani bir insan ortalama 70 yaşında ölmektedir. Eskiden ise bu yaş 38’lere kadar düşüyordu.
 Göçler ülke içinden ve ülke dışından gelen göçler bir ülkenin nüfusunu arttırabilir. 1.Dünya Savaşı’ndan sonra Balkanlardaki birçok Türk vatandaşı tekrar Anadolu topraklarına dönmüşler bu da büyük bir nüfus artışına sebep olmuştur.
 Doğurganlık oranları (doğum oranının fazla olduğu yerlerde nüfus artış oranı fazladır. Örneğin doğuda ailelerde en az 5 çocuk varken batıda 3 çocuk bile çok görülmektedir. Bu nedenle de doğuda nüfus arışı fazla iken batıda nüfus artışı azdır.
 Gelişen tıp teknikleri ( tıbbın gelişmesi sonucu insan hayatı uzamıştır. Böylece nüfus artışı hızlanmıştır.)

Devlet ve vatandaş çeşitli konularda birbirleri ile işbirliği yapabilmektedir. Okul yapımında, yol yapımında, su tesisatı çekiminde, elektrik tesisatı çekiminde vs….. Nitekim günümüzde devlet ile vatandaşın el ele vererek çalıştığı birçok yerde görülmektedir. Eğitimde Milli Eğitim Bakanlığı’nın yürüttüğü “Temel Eğitime Destek Projesi”nde de devletin katkısının yanı sıra vatandaşlar da gönüllü bağışlarda bulunmuşlardır.
Eğitim hakkı, anayasamızda güvence altına alınmıştır. Devlet vatandaşlarının ihtiyaç duyduğu eğitim kurumlarını açmak zorundadır. Devlet kaynakları ile vatandaş katkılarının birleşmesi ile ülkemizdeki çağdaş eğitim kurumlarının (bilgisayarlı sınıflar gibi) sayısı günden güne artmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası 1982
II. Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi
MADDE 42. – Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir. Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılâpları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz. Eğitim ve öğretim hürriyeti, Anayasaya sadakat borcunu ortadan kaldırmaz.
İlköğretim, kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve Devlet okullarında parasızdır.
Özel ilk ve orta dereceli okulların bağlı olduğu esaslar, Devlet okulları ile erişilmek istenen seviyeye uygun olarak, kanunla düzenlenir.
Devlet, maddî imkânlardan yoksun başarılı öğrencilerin, öğrenimlerini sürdürebilmeleri amacı ile burslar ve başka yollarla gerekli yardımları yapar. Devlet, durumları sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılacak tedbirleri alır.

Anayasamızda da belirtildiği gibi hiç kimse eğitim öğretim hakkında yoksun bırakılamaz. Yani herkesin okuma hakkı vardır. Ayrıca ilköğretim kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve devlet okullarında parasızdır. Ayrıca Devlet maddi imkanları yetersiz başarılı öğrencilere öğrenimlerini sürdürmeleri için burslar ve çeşitli yardımlar yapar.
Anayasamızda çalışma hakkı da güvence altına alınmıştır.

Çalışma hakkı ve ödevi
MADDE 49.–Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir.Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır.Devlet çalışma hakkı ile ilgili olarak iş alanı yaratmaya ve bu iş alanında rahatça çalışmasını sağlamak için çalışmaktadır. Vatandaş da kendi imkanları ve girişimciliği doğrultusunda bazı işler kurmakta ve burada birçok eleman çalıştırmaktadır.

Devlet vatandaşlarına iş ve eğitim imkanlarının yanı sıra sosyal güvence de sağlamakla yükümlüdür. Bunun için de “Emekli sandığı”, “Bağkur” , “SSK” gibi sosyal güvenlik kurumlarını kurmuştur.
Emekli sandığı, tüm devlet memurlarının ve
bakmakla yükümlü olduğu kişilere
(çocukları gibi) sosyal güvenlik sağlar. Bağkur ise belirli bir prim (para) karşılığında , devlet eliyle esnaf, sanatkarlar ve bağımsız çalışanlar ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sosyal güvenliklerini sağlar. SSK(sosyal sigortalar kurumu) ise özel işletme, kuruluş ve fabrikalarda çalışanların ve bunların bakmakla yükümlü oldukları kişilerin sosyal güvenliğini sağlar.
Devlet sosyal güvencesi olmayan kişiler için de bazı uygulamalar başlatmıştır. Bunlardan en önemlisi ise yeşil kart uygulamasıdır. Yeterli parası olmayan kişilere verilen yeşil kart karneleriyle sağlık güvenceleri sağlanmıştır.
Sosyal güvencenin yanında çalışma yaşamının da uygun olması için çeşitli kurallar konulmuştur. Bunlardan en önemlisi ise “Çocuk Haklarına Dair Sözleşme”dir Madde 32: Çocuğun ekonomik sömürüye ve hertürlü tehlikeli işte ya da eğitimine zarar verecek ya da sağlığı veya bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaksal ya da toplumsal gelişmesi için zararlı olabilecek nitelikte çalıştırılmaya karşı korunma hakkı vardır. Taraf devletler, bu maddenin uygulamaya konulmasını sağlamak için yasal, idari, toplumsal ve her önlemi alırlar.

Özellikle;
• İşe giriş yaşının alt sınırını belirler.
• Çalışma süresine ve koşullarına ilişkin uygun düzenlemeleri yapar.
• Bu maddenin etkili bir biçimde uygulanmasını sağlamak için ceza veya başka uygun yaptırımlar öngörürler.
MERHABA, DOYDUĞUM TOPRAK
Göç: Ekonomik, sosyal, siyasi sebeplerle kişi veya toplulukların yer değiştirmesidir. Kısaca insanların bazı sebeplerle yer değiştirmelerine göç denir.
Göçün sebepleri:
1- İklim: olumsuz iklim koşulları(aşırı sıcak, aşırı soğuk, aşırı yağış, aşırı kuraklık) insanları olumsuz yönde etkiler. Örnek: bir yerde yıllardır yağmur yağmadığını düşünürsek oradaki insanlar susuzluktan dolayı göç etmek zorunda kalırlar.
2- Bulaşıcı hastalıklar: insanlardan insanlara, hayvanlardan insanlara ya da hayvanlardan hayvanlara hızlı bir şekilde bulaşabilen hastalıklar insanlar için büyük bir sorun yaratırlar. Örneğin ortaçağda “veba” salgını nedeniyle yüz binlerce kişi ölmüştür. Kuş gribi sonucunda da birçok insanın hayvanları yok edilmiş ve bunun sonucunda ekonomik sıkıntıya girmişlerdir.
3- Kan davaları: İnsanlar arasında bir kişinin bir kişiyi öldürmesi sonucu ortaya çıkan kan davaları (özellikle ülkemizin doğusunda yaşanır) insan hayatını tehdit ettiğinden kan davasına karışan insanlar bulundukları yerden göç ederler.
4- Toprak: Topraklar göçün en büyük nedenlerindendir. Toprak konusu çeşitli başlıklar altında ele alınabilir. Toprak verimsizliği ve toprakların paylaşılması en büyük göç nedenlerinden birisidir. Toprakların
verimsizliği sonucu ailesini bakamayan baba batıya göç ederek orada para biriktirmeye çalışacağı gibi toprakların kardeşler arasında paylaşılması sonucunda da toprak küçülmektedir. Bunun sonucunda da göçler yaşanmaktadır.
5- Savaşlar: Savaşlardan kaçan halk da çareyi göç etmek de bulmuştur. Örneğin Irak’tan binlerce kişi göç ederek başka ülkelere ya da daha güvenilir yerlere göç etmektedir.
6- Eğitim: İnsanlar eğitim için çeşitli yerlere göç etmektedirler. Örneğin üniversite okumak isteyen bir genç üniversitenin olduğu şehre göç eder.
7- Tayin ve atamalar: Memurluğu kazanmış bireyler memur olmak için atandıkları yere gitmektedirler. Örneğin bir öğretmen nereli olursa olsun atandığı yere gitmek zorundadır.
8- Yukarıda saydıklarımız dışında daha birçok etmen göçün sebepleri arasında sayılabilir. (geçim sıkıntısı, güzel yerlerde yaşama isteği vs…)

GÖÇ ÇEŞİTLERİ
A-İç Göç: Ülke içinde yapılan göçlere
iç göç denmektedir. Örneğin Van’dan Mersin’e limon toplayan bir işçi iç göç yapmış olmaktadır. iç göçlerin en büyük olumsuz etkisi çarpık kentleşmeye neden olmasıdır.
B- Dış Göç: Bir ülkeden başka bir ülkeye yapılan göçlere dış göç denmektedir. Türkiye’den Amerika’ya giden bir işçi dış göç kapsamına girmektedir.
C- Beyin Göçü: Bu göç diğerlerine göre oldukça farklıdır. Bu göçte önemli olan okumuş, bilgili kesimin göç etmesidir. Kısaca ülkede okumuş, kendini geliştirmiş kişilerin yüksek ücret teklifi karşılığında başka bir ülkeye giderek orada çalışma hayatına devam etmesidir. Örneğin Türkiye’de 10.000 TL alan bir doktorun Amerika’dan 50.000 TL teklif alması
karşılığında Amerika’ya gidip orada çalışmaya başlamasıdır. En tehlikeli, en fazla zarar veren göç çeşididir. Çünkü ülkedeki okumuş, bilgili kesimi alıp götürdüğü için ülkenin ilerlemesine engel olmaktadır.
Göçün Sonuçları:
 Hava kirliliğinde artış yaşanır.
 Kentlerde işsizlik sorunu ortapya çıkar
 Kentlerde sosyal yaşama uyum sorunu yaşanır.
Kentlerde çarpık kentleşme ve gecekondulaşma artar.
Konut sıkıntısı yaşanmaya başlar.
Trafik sorunu ortaya çıkar.
 Elektrik ve su gibi sorunlar ortaya çıkar.
YERLEŞME VE SEYAHAT ÖZGÜRLÜĞÜ
T.C.Anayasası
Madde 23: Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir.
-Yerleşme hürriyeti , suç işlenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu malını korumak,
-Seyahat hürriyeti, suç soruşturma ve kovuşturma sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek amaçlarıyla sınırlandırılabilir.

GÖÇ

Hakkımızda Sosyal Bilgiler

Belki Bunlar İlginizi Çekebilir.

yer alti kaynaklarimiz 1 1

Türkiyenin Zenginlikleri Nelerdir – Güzel

TÜRKİYENİN ZENGİNLİKLERİ Beşeri Coğrafya: Türkiyenin zenginlikleri nelerdir İnsanların tarım, sanayi, ulaşım, yerleşme, nüfus, vb. faaliyetler …

3 Yorumlarınız

  1. yyaaa hiç işime yaramadı istanbulda hiç nüfus azmıdır ?????????? yanlış biliyonuz !!!

  2. hiç bir işime yaramadı ….

  3. çok güzel olmuş çok işime yaradı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir