Ahırın avlusunda oynarken aşağıda, gümüş söğütler altında görünmeyen derenin hüzünlü şırıltısını işitirdik. Evimiz iç çitin büyük kestane ağaçları arkasında kaybolmuş gibiydi. Annem, İstanbul’a gittiği için benden bir yaş küçük olan kardeşim Hasan’la artık Dadaruh’un yanından hiç ayrılmıyorduk. Bu, babamın seyisi, yaşlı bir adamdı. Sabahleyin erkenden ahıra koşuyorduk. En sevdiğimiz şey atlardı. Dadaruh’la birlikte onları suya götürmek, çıplak sırtlarına binmek, ne doyulmaz bir zevkti. Hasan korkar, yalnız binemezdi
Özetin tamamı ve Ömer Seyfettin hakkında detaylı bilgi almak için buraya tıklayınız
yani çok işime yaradı. bende sayfanın altında devamını arıyorum ya . çok yarım yamalak olmuş
çooook ama çoook kısa biraz daha uzun olabilirdi. >:( :((
haklısın