Çocukların Anne ve Babalarına Yönelik Eleştirileri

Çocukların Anne ve Babalarına Yönelik Eleştirileri

Genelde anne ve babalar çocuklarıyla ilgili güzellikleri gündeme getir-meyi, onları övmeyi, onların güzel yanlarını anlatmayı değil de, çocukların olumsuzluklarını, yaramazlıklarını ve onlarla ilgili şikâyetleri gündeme getir-meyi alışkanlık edinmişlerdir. Sağlıklı ve akıllı bir çocuğa sahip olmanın ne büyük bir lütuf olduğunun farkında değildirler. Anne ve babalar bu davranışlarını sürdürürler de çocuklar boş durur mu Çocuklar da anne ve babalarına yönelik bazı eleştirileri gündeme getirir ve şöyle derler

–              Ders ders ders… Bıktım bu sözlerinden.

–              Beni hiç anlamıyorlar.

–              Onlar hep en iyi oluyorlar nedense.

–              Bana hiç güvenmiyorlar.

–              Beni hâlâ çocuk gibi görüyorlar.

–              Kendi hayatımı yaşamama izin vermiyorlar.

–              Kendi yapmadıkları şeyleri benden istiyorlar.

–              Çocukluğumu doya doya yaşamama izin vermiyorlar.

–              Odamın dağınıklığından onlara ne

–              Benim için çok para harcıyorlarmış, tabi ki harcayacaklar.

–              Nedendir bilmiyorum; ama hep bana sinir oluyorlar.

–              Neden kardeşlerimin kahrını ben çekiyorum

–              Hâlâ çocuk muyum; yoksa büyük adam mı oldum bir türlü karar veremiyorlar.

–              Hep babamın istediğinizi yapıyoruz.

–              Bir gün de babam, işten döndüğünde Çok yorgunum. demese.

–              Annem ve babam yanımda tartışıyorlar, birbirlerine saygı göstermiyorlar. Sonra da benden saygılı olmamı bekliyorlar.

Nasihat vermeyi çok seviyorlar.

Çocukluk anılarını anlatmaya başlıyorlar.

Beni başkalarıyla karşılaştırmalarından bıktım artık.

Benden daha fazla sınav kaygısı taşıyorlar.

Ne yaparsam yapayım, yaranamıyorum.

iyi yönlerimi hiç gündeme getirmiyorlar, hep olumsuzluklarımı hatırlatıyorlar.

Başkalarının yanında beni küçük düşürdükleri zaman dünyam yıkılıyor.

Bazen gösteriş yapmayı seviyorlar.

Moralimin bozuk olduğuna önem vermiyorlar.

Beni gerçekten anlamaya çalışsalar onları çok seveceğim ve onları üzmeyeceğim.

Çocuk bir çiçektir, sevgi ve eğitim ile gelişir. Eğitimciler, gönüllerinin dertli olmasını istemiyorlarsa, dertli gönülleri dertlerden koruyan ve kollayan olmalıdırlar. Eğitimciler, insan davranışlarının biçimlenmesinde önemli rolleri üstlenen kişilerdir. Doğruları söylemek tek başına yeterli değildir, doğruları yaşamak gerekir. Tüm eğitimciler bilir ki eğitmek, doğru tepki vermektir. Bu konuda şu örneği hatırlatmakta yarar vardır.

Evdeki tek bir portakal için kavga eden kardeşe eğitimci olarak ne gibi çözümler önerirsiniz Bu konuda yapılan araştırmaları kendi öğrencilerime de uyguladığımda genelde aşağıdaki ortak cevapları aldım.

Portakal ortadan ikiye bölünerek paylaştırılır.

Küçük kardeşe verilir.

Büyük kardeşe verilir.

Sağlıksız ve zayıf olan tercih edilir.

Çok ağlayana verilir.

İkisine de verilmez.

Yeni portakallar alınıp eşitlik sağlanır.

Tüm bu cevaplar, alınan mantıklı cevaplardan birkaçıdır.

Portakalın isteyiş sebepleri sorulduğunda ise, çocuklardan biri, portakalın kabuklarını iş eğitimi dersi ödevini yapmak için gerekli olduğunu belirtirken diğer çocuğun, canı portakal yemek istediği tespit edilmiştir. Kabuklar birine, içi de diğer çocuğa verilerek sorun giderilmiştir. Sorunu iyi anladıktan sonra tavır koymak, olumlu tepki göstermek daha kolaydır.

Çocuklar yaşları ve seviyelerine uygun bazı memnun olmadığımız veya hoş karşılamayacağımız davranışlar geliştirebilirler. Tepkilerin ölçüsünü çok iyi ayarlamalısınız. Çocuğunuzu kendinize düşman etmemeye çaba gösterin. Örneğin, bir başarısızlığında Ben sana demedim mi demeyin.

Onlarla kurduğunuz ilişki biçimini önemseyin; çünkü çocuk eğitiminde her davranışın, her tepkinin dikkatle hesaplanması gerekir. Onları korkutmadan sakin ve kararlı tepkilerde bulunmakla, daha az kızıp yumuşak davranmakla onlara değerlerimizi benimsetebiliriz.

İnsan ilişkilerinde önemli bir yeri olan paranın, eğitimde de pek nazik bir konumu olduğu gerçektir. Çocuğu sevmek, onun bütün arzularını yerine getirmek değildir. Harçlık, çocuk için vazgeçilmez bir tutkudur. Bu tutku, onu, iyi veya kötü yönlendirebilir. Bu konuda ailelerin dikkatli olmaları gerekmektedir. Para, hayatın madde hedefidir. İnsan için madde, gaye değil vasıtadır. Bu vasıtanın onlar için zarar kaynağı olmamasına önem gösterilmelidir. Örneğin, varlıklı bir aile, kendi çocuğuna çok para vererek onları mutluluk yerine mutsuzluğa ve doyumsuzluğa itebilir. Çocuğun yaşına ve sınıfına uygun olarak, ihtiyaçlarını karşılamak üzere yeterli miktarda ve düzenli bir harçlık vermek, sağlıklı ve uygun bir yoldur. Anne ve babaların harçlık konusunda şu önerileri unutmamaları gerekir

–              Çocuğa harçlık mutlaka verilmelidir.

–              Harçlığın miktarı belirlenirken piyasa şartları göz önünde bulundurulmalıdır.

–              Verilen harçlığın miktarı günlük, aylık, haftalık belirlenmeli.

–              Bu miktar çocuğun yaşına, ortamına ve aile bütçesine göre ne çok ne az olmalı.

–              Günlük, haftalık, aylık tercihi çocuğa bırakılmalı.

–              Verilen harçlık, çocuğa hissettirilmeden denetlenmeli.

–              Harçlık, para biriktirme gibi sabır ve itidal duygularını geliştirir.

–              Harçlık, düzenli bütçe yapmayı, para kullanmayı öğretir.

–              Biriktirilen para ile çocuğa hayatın acı gerçeklerini tatmaları sağlanır.

–              Para biriktiren çocuk, yardımseverlik duygusunun zevkine varır.

–              Harçlık, tüm arzu ve ihtiyacı giderecek şekilde bol olmamalıdır.

–              Bazı ihtiyaçlarını harçlığı ile giderebilme özelliği kazandırır.

–              Paylaşmayı, yardımlaşmayı öğrenir.

–              Hayatın gerçek yüzünü yavaş yavaş tanımaya başlar.

Beslenme, canlının gelişimi için gerekli olan bir ihtiyaçtır. Çocuk için bir hayat kaynağıdır; ancak beslenme ortamı sağlıksız olduğu takdirde çocuk olumsuz bir şekilde etkilenecek ve fıtrî ihtiyaçları çekilmez azap haline dönüşecektir. Yemek yeme konusunda aşırı duyarlılık, aile ile çocuk iletişimini zedelemektedir. Bu nedenle anne ve babaların bu konularda yeterli bilgiye sahip olmaları gerekir.

Yemek yememenin dolaylı nedenleri olabilir. Mutsuzdur, hoşnut değildir, isyan etmek ister, kendini sevilmeyen güvensiz bırakılmış hisseder. Sevmediği yemeği yemeye zorlanan çocuk yemeğe karşı olumsuz tavır alır. Tabağındaki yemeğin fazlalığı bile onu etkiler. Çok çocuklu fakir ailelerde böyle bir sorun yaşanmaz. Özellikle tek çocuklu ailelerde bu sorun daha fazladır. Yemek yememenin bir diğer sebebi de olay çıkarma, öne çıkma, dikkatleri üzerine çekme olabilir. Bu ve benzeri tüm sebepler, iyice bilinmeli ve ona göre tavır sergilenmelidir. Şu tavsiyelere dikkat edelim

–              Çocuk eğitiminde, kalıplardan kaçının, seçici olun.

–              Birkaç öğün az yemekle kilo kaybedebileceği saplantılarından ve kaygılarından kurtulun.

–              Zorla yemek yedirmenin öfke nöbetlerine sebep olabileceğini aklınızdan çıkarmayın.

–              Yemek ortamının, sakin, keyifli ve stressiz olmasına özen gösterin.

–              Yemek yemenin bir ihtiyaç olduğunu çocuğunuza hissettirin.

–              Çocuğunuza, yiyebileceği miktarda yemek verin.

–              Sevdiği türden bir yemeğin bulunmasına özen gösterin.

–              Çocuğun tabağı ile ilgilenmemeye, çalışın.

–              Yemek yemesi için farklı rüşvet tekliflerinden kaçının.

–              Kendi kendine yemek yemesine fırsat tanıyın.

–              Göstereceği davranışlar konusunda sabırlı olun.

–              Tehditle, dayakla yemek yedirmeme noktasında tutarlı olun.

–              Yemek öncesi tatlı bir hava oluşmasına çalışın.

Hakkımızda Kızıl Elma

Belki Bunlar İlginizi Çekebilir.

Öğrenci Hakkında Öğretmen Görüşleri

BU DÖNEM OLDUKÇA İYİYDİN. KARALILIĞIN VE KENDİNE GÜVENİN ÇOK GÜZEL.SENİ TEBRİK EDERİM. YİNE GÜZEL BİR …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir