“Osmanlı İmparatorluğu, yayılmacı bir devlet geleneğine sahip olduğu için, savaş yolculuklarına hazırlık ve ordu yürüyüşü (donatım/geri hizmet), devletin varlığını sürdürmesi ve merkezi gücünü koruması açısından yaşamsal önem taşıyan kurumsal süreçlerdi. Bu süreçler, askeri, yönetimsel ve ekonomik alanda büyük bir özenle yürütülürdü.
I. Savaş Yolculuğuna Karar Verilmesi ve Hazırlık Süreci
Osmanlı Devleti’nde savaş yolculuğu kararı, genellikle Devlet Meclisi’nde (Divan) alınırdı ve karardan önce o yılın bolluk mu yoksa kıtlık mı olacağı gibi donatım koşulları tartışılırdı.
A. Personel ve Hareketlilik (Seferberlik)
Savaş yolculuğu emri çıktığında, eyaletlere yazılı buyruklar gönderilerek eyalet askerlerinin ve Kapıkulu askerlerinin belirlenen toplanma yerlerine (örneğin kuzey seferleri için Davutpaşa’ya, doğu seferleri için Üsküdar’a) gelmeleri istenirdi.
-
Ordu Oluşumu: Tımarlı sipahiler, komutanlarının yönetimi altında, sancakbeyinin sancağı altında toplanır ve Beylerbeyinin bayrağı altında son orduya katılırlardı.
-
Devlet Büyüklerinin Katılımı: Padişah savaş yolculuğuna çıktığı zaman, Saray halkı (içoğlanları) da kendisiyle beraber gider, kendilerine at ve silah verilirdi. Sadrazamlar, yola çıkacakları zaman, hareketten 30 gün önce İstanbul dışındaki ordugâha çıkarak Padişah Çadırı’na yerleşir ve hazırlıkları tamamlardı.
-
Erzak/Beslenme Hazırlığı: Harekat öncesinde cephane, tophane, tersane ve baruthanelerin eksikleri tamamlanır. Osmanlılar, ordunun beslenmesi için devrine göre çok ileri bir donatım sistemi uygulamışlardır. Geri hizmet için üç ana yöntem kullanılırdı:
-
Yerinde Temin (Nüzul): Olağanüstü hal vergi birimleri tespit edilerek belli miktarda gıda maddesini karşılıksız vergi olarak vermeleri istenirdi.
-
Zorunlu Satış (Sürsat): Gıda maddelerinin, hükümetçe saptanmış fiyatlar üzerinden belirlenen konaklarda orduya getirilip satma zorunluluğu.
-
Satın Alma (İştira): Hükümetin yerel pazar fiyatları üzerinden yaptığı satın almalar. Toplanan erzak (gıda maddeleri), yol üzerindeki konaklama noktalarında depolanırdı. Özellikle uzun ve zorlu harekatlarda (örneğin Bağdat Seferi) ordunun un ve arpa gibi ihtiyaçları, Anadolu ve Arap illerinden toplanırdı.
-
-
Ekipman ve Malzeme: Top dökümhaneleri, silah ve cephane atölyeleri, belirlenen malzemeyi önceden belirlenen tarihte teslim etmek zorundaydılar. Barut gibi savaş malzemelerinin üretimi ve nakli büyük bir özenle yapılırdı. Kereste, balmumu, demir, kürk ve keçe gibi malzemeler, Sırbistan ve Avusturya gibi bölgelerden sağlanırdı.
-
Yol ve İnşaat Hazırlığı: Harekatten önce kullanılacak yolların durumu incelenir ve açılması/düzeltilmesi gereken yerler için kaldırımcılar ve ordunun bütün işe yarar elemanları göreve çağrılırdı. Müsellemler (atlı milisler), ordunun öncüsü olarak yolları ve köprüleri tamir etmekle yükümlüydüler.

II. Yolculuk ve Ordu Yürüyüşünün Düzeni
Osmanlı ordusunun bir savaş yolculuğu için yola çıkışı, büyük törenlerle ve hiç değişmeyen bir yürüyüş düzeni içinde gerçekleşirdi.
A. Ordugâh ve Disiplin
Padişahın çadırlarının kurulum ve bakımından Çadır Mehterleri sorumluydu. Savaş yolculuğu veya göç sırasında, padişahın çadır simgeleri saray hayatından farksızdı.
-
Padişah Çadırı: Padişahın biri kırmızı, diğer ikisi altın işlemeli keçe ile kaplı üç çadırı bulunurdu. Padişah Çadırı, bir sarayı andıran görkemli bir çadırdı. Çadırın önüne yedi simge (tuğ) dikilirdi. Çadır, Kapıkulu Sipahileri ve Yeniçeriler tarafından sıkı bir şekilde korunurdu.
-
Disiplin: Türk ordusu çelik gibi bir disiplin içindeydi. Harekat sırasında askerlerin halkın (Hristiyan veya Müslüman) mallarını yağmalamaya kalkışması en sert biçimde cezalandırılırdı. Alınan her şeyin parası ödenir, ürün hırsızlığının cezası ise hemen oracıkta idam olurdu.
-
Hazine: Harekat sırasında götürülen para kasaları (çoğu zaman boş olsa bile askerin moralini korumak amacıyla), ordugâhın ortasına, sultanın ve sadrazamın çadırları arasına yerleştirilirdi.
B. Yürüyüş Düzeni ve Lojistik Kollar
Yürüyüş, genellikle gün ışırken başlar ve öğleyin, önceden belirlenmiş ve her şeyin hazırlanmış olduğu bir yerde mola verilirdi.
-
Öncü ve Güvenlik: Ordu yürüyüşe geçtiğinde en önde susuzluk hissedenlere su vermek üzere dolu kırba götürmekle görevli olan Sakalar bulunurdu. Arkasından gözcü süvari birlikleri ve öncüler ilerlerdi. Ordunun öncü kolu (elli bin kişilik), daima gece yarısından bir saat önce yürüyüşe geçer, yolları temizleyip düzeltirdi; yürüyüş sırasında gürültü yapmamaya özen gösterilirdi.
-
Yük ve Ağırlıklar: Padişahın yanındaki memurlar yanlarında bolca yük hayvanları, silah ve erzak yüklü develer, at ve katır bulundururlardı. Ordugâhta askerden çok hayvan bulunurdu. Deve, 230-250 kg yük taşırdı ve saatte 2-3 km, günde 20-30 km yol alabilirdi. Develer ve katarlar, topların, ağırlıkların ve diğer ağır malzemelerin naklinde kullanılırdı. Yük taşımada kullanılan hayvanlara mekkâre denilirdi.
-
Haberleşme: Devlet hizmetinde bir yerden başka bir yere gönderilen hızlı habercilere Ulak denirdi. Ulakların geçeceği yollar üzerinde atlar için duraklar bulunurdu ve yol üzerinde yaşayanlar ulaklara hizmet etmek zorundaydı.
-
Eğlence ve Moral: Uzun yolculuklarda padişahın sıkılmaması için at üzerinde yeteneklerini gösteren pehlivan, atlet, binici ve cündiler ordu içinde gösteri yaparlardı. Padişah eşlerinin de, padişahın av yolculuklarına katıldığı durumlar kaydedilmiştir.
III. Savaş Yolculuğuna Çıkış ve Yolculuk Araçları
Osmanlı coğrafyasında, özellikle askeri hareketlerde ve büyük devlet yöneticilerinin seyahatlerinde, ulaşım aracı seçimi büyük önem taşımaktaydı.
A. Kara Ulaşımı
Kara taşımacılığı büyük ölçüde hayvanlarla yapılırdı.
-
Binek Hayvanları: Vezirler ve büyük devlet yöneticileri, atla Hükümet Kapısı’na veya başka bir yere gitmek zorundaydılar ve pek büyük bir zorunluluk olmadıkça arabaya binilmezdi; yayan gitmek ise mümkün değildi. Binilen atın cins ve beğenilen renkte Arap atı olması şarttı.
-
Arabalar: Arabalar İstanbul’da oldukça geç (18. yüzyılda) kullanıma girmişti.
-
Koçi: Bilginlerin en başta gelenleri (Şeyhülislâm ve Askeri Hakim) gibi kişilerin kullandığı, memlekette yapılan, yaysız ve iki attan fazla koşulmayan arabaydı. Erkeklerin hasta olmadıkça arabaya binmesi utanç verici sayılırdı.
-
Kâtipodası: 18. yüzyılda saray hanımları ve varlıklı ailelerin kadınları tarafından kullanılan, bir veya iki at koşulu, oda şeklinde, zarif bir arabaydı; erkeklerin bu arabalara binmesi akıldan geçirilmezdi.
-
-
Tanzimat Sonrası Değişim: Arabalar, Sultan II. Mahmud döneminin ortalarına kadar atın yerini almamıştı. O tarihten sonra kış mevsimlerinde arabaya, yazları ise yine ata binilmesi kuralı getirilmiştir.
-
Yük Taşıma Araçları: Yük taşımak için öküz koşulu sırık arabası, manda arabası ve yük atı/katırı koşulan yük arabası sayılabilirdi. Halkın elinde kalan her türlü taşıt aracı (at arabası, yaylı, öküz arabası, kağnı, at, eşek, katır, deve) ile ayda bir defa olmak üzere orduya ait malzeme istenen yere kadar taşınmak zorundaydı (Milli Yükümlülük emirleri dönemi).
B. Deniz ve Nehir Ulaşımı
Deniz, İstanbul ve Boğaziçi’nin yaygın ve güvenli ulaşım yoluydu.
-
Padişah Yolculukları: Padişahlar, savaş yolculuğu veya tören alayı için yola çıkarken kayıkla hareket edebilirdi.
-
Nehir Taşımacılığı: Büyük nehirlerde (Fırat, Tuna, Dicle) hükümetin kurduğu askeri amaçlar için kullanılan hafif donanma ile taşımacılık yapılırdı. Dicle üzerinde kelekler (şişirilmiş tulumlar üzerine ağaç direkleriyle yapılan araçlar) erzak ve eşya taşımacılığında kullanılırdı.
-
Cariye Gezileri: Kadınlar (sultanlar, kalfalar, cariyeler) beylik gezilerine arabalarıyla ve Boğaziçi’ne kayıkla çıkarlardı. Kırmızı kadife halılarla kaplı kayıklar, Paşa ya da vezir hanımlarını taşıyordu.”
Tarihimizi öğrenmek, geleceğimize ışık tutar; sosyal bilgiler bunun anahtarıdır.
Sosyal bilgiler, toplumsal olayları analiz etme yeteneği kazandırır.
Ekonomik faaliyetlerin insan yaşamına etkisini sosyal bilgiler dersinde kavrarız.
Küresel bağlantılar konusu ufkumu açtı.
Coğrafya notları harika, çok işime yaradı.
İklim ve bitki örtüsü hakkında çok şey öğrendim.
Bilim, teknoloji ve toplum ünitesi çok başarılı.
Tarih konuları çok detaylı ve güzel işlenmiş.
İklim ve bitki örtüsü hakkında çok şey öğrendim.
Milli mücadele dönemi yazıları çok etkileyici.
Bilim ve teknolojinin topluma etkilerini sosyal bilgiler dersinde tartışırız.
Geçmişten günümüze insanlığın serüvenini sosyal bilgiler ile keşfederiz.
Sınavlara çalışırken bu siteden çok yararlandım.
Sosyal bilgiler, küresel sorunlara duyarlı bireyler yetiştirmeyi hedefler.
Sosyal bilgiler, küresel sorunlara duyarlı bireyler yetiştirmeyi hedefler.
Harika bir kaynak, sosyal bilgiler öğretmenime önereceğim.