Kumuk Türkleri

kumuk türkleri

Literatürde Kumuk Türkleri, Kuzey Kafkasya ve Dağıstan havalisinde ikamet eden, eski bir geçmişe ve kendine has ekinsel niteliklere haiz bir Türk boyu olarak tarif edilmektedir.

Sunulan belgelere göre Kumuk Türkleri hakkındaki malumatlar şu başlıklar altında derlenebilir:

1. Coğrafi Dağılım ve Nüfus

Kumuklar, Kuzeydoğu Kafkasya ile Hazar Denizi’nin batı yakası boyunca, Azerbaycan hudutlarından kuzeye doğru giden alanda yaşam sürmektedirler. Yönetimsel olarak Dağıstan Özerk Sovyet Cumhuriyeti dahilinde bulunurlar. Sıklıkla yer aldıkları yöreler şunlardır:

• Hasavyurt, Babayurt, Kızılyurt, Buynak, Kayakent ve Kaytak eyaletleri.

• Mahaç-Kale (ve civarındaki altı köy), İzberbaş ve Derbent kentleri.

• Dağınık olarak Grozni eyaleti ve Kuzey Osetya köylerinde de bulunurlar.

Kumuk memleketini besleyen temel ırmaklar Terek, Sulak, Ullu-Çay, Hamri-özen, Şura-Özen ve Manas-Özen’dir. 1925 yılı tespitine göre nüfusları 160.000 dolaylarındaydı.

2. Tarih ve Köken

Kumukların aslı hakkında net veriler bulunmamakla birlikte, belgeler şu noktalara dikkat çekmektedir:

• Hazar İlişkisi: Kumukların yaşadığı yöre VII. yüzyıldan itibaren Hazar devleti sınırları içinde kalmıştır. Kumuk Türk soyunun, Moğol saldırısından çok önce, bu alanda Oğuz ve Kıpçak Türk boylarının birleşmesi sonucunda oluştuğu ifade edilmektedir.

• Tarihi Kalıntılar: Ahmed Cevdet Paşa, Dağıstan halkının (Kumuklar dahil) Hun, Hazar, Alan ve Avar gibi eski ulusların kalıntıları veya Selçuklular döneminde sınır koruması için yerleştirilmiş Türk toplulukları olduğunu belirtmektedir.

• İdare (Şamhallık): Rus işgaline kadar Kumukların “Şahmal’lık” (Şamhal) sistemine bağlı, belgelerde “Tarkov” olarak geçen bağımsız ve ulusal bir yönetimleri vardı.

• Rus İşgali: 1813 yılında imzalanan Gülistan Antlaşması ile Kumuklar, diğer Dağıstan toprakları gibi Rusya egemenliğine girmiş ve ulusal yönetimlerini yitirmişlerdir.

kumuk türkleri

3. Dil ve Edebiyat

Kumuk Türkçesi, Türk lehçeleri sınıflandırmasında Kıpçak-Kuman kolu (Kuzey-batı grubu) içerisinde bulunmaktadır. Ancak kendine özgü bazı dilbilgisi nitelikleri (örneğin sözcük başındaki k sesinin g’ye dönüşmesi; kişi > gişi gibi) vardır.

• Ortak Anlaşma Dili (Lingua Franca): Kumuk ağzı, diriliği ve akıcılığı nedeniyle kendi çevresinin dışına taşarak Kuzey Kafkasya’nın doğu halkları arasında bir anlaşma dili (Lingua franca) hâline gelmiştir. Hatta ünlü Rus yazar Lev Tolstoy’un Kumuk dilini iki sene okuyup öğrendiği not düşülmüştür.

• Kolları: Kumuk ağzı üç ana kola ayrılır: Hasavyurt, Buynak ve Haydak ağızları.

• Edebiyat: Kumukların varsıl bir halk yazını vardır. 19. yüzyıl ortalarında yaşayan ve Rusya tarafından Sibirya’ya sürülen şair İrçi Kazak, modern edebiyatın banisi sayılır. Ayrıca Manay Alibeyli ve Magomet Efendi Osmanzade gibi isimler de önemli edebi kişiliklerdir. Halk arasında “Aygazi” türküsü ulusal bir kahramanlık destanı olarak sevilir. “Ağaçkumuz” adı verilen bir sazları vardır.

4. Sosyal Yapı ve Gelenekler

Kumuk toplumsal bünyesinde “Adat” (adet/töre) adı verilen geleneksel hukuk sistemi baskındır. Ataerkil bir düzene sahip olmalarına karşın, kadınlara büyük hürmet gösterilir. Kadınlar erkek toplantılarına katılabilir, kumaş ve halı dokur, tarımda erkeklere destek olurlardı.

5. “Kumuk” Adının Kökeni

“Kumuk” isminin kökeni hakkında türlü fikirler ortaya atılmıştır:

• Klaproth: Hazarların bir kolu olduklarını iddia etmiştir.

• Vambery: “Hareket etmek, deprenmek” anlamına gelen “kımmak” fiilinden veya aynı telaffuzlu bir yer adından türediğini öne sürmüştür.

• Çobanzade: Sözcüğün aslının “Kama” veya “Kuma” (ırmak adları) ile “ak” veya “ok” ekinin birleşmesinden oluştuğunu (“Kamalı” anlamında) savunmuştur.

• Halk Söylencesi: Kuzey Kafkasya halk hikayelerine göre ise kumluk alandan geldikleri için bu adı almışlardır.

Kaynaklara göre Kumanlar (Kıpçaklar), XI. yüzyılda Balkanlara gelmişlerdir.
Kumanların Balkanlara iniş süreci ve bu coğrafyadaki faaliyetleri kaynaklarda şu aşamalarla detaylandırılmıştır:
1. Balkanlara İlerleyiş Süreci (XI. Yüzyıl)
İlk Hareketler: Kumanlar, 1030’lu yıllarda İtil (Volga) Irmağı boylarında görülmüş ve Karadeniz’in kuzeyine yayılarak Slavların bu bölgelere inmesini engellemişlerdir. Bu dönemde Kuman baskısı, Uzları (Oğuzları) batıya ve nihayetinde Balkanlara doğru iten temel sebep olmuştur. 1036 civarında Kumanlar tarafından kovalanan Uzlar, Volga ve Don nehirlerinin batısına yönelmişlerdi
Tuna’ya Ulaşma: Karadeniz’in kuzeyinde Peçeneklere ait sahaları 1060 yılından itibaren işgal etmeye başlayan Kumanlar, 1080’lere doğru Tuna boylarına kadar ilerlemiş ve Bizans İmparatorluğu ile sınır komşusu olmuşlardı
Askeri Etkinlik (1091 Savaşı): Kumanlar, XI. yüzyılın sonlarında Balkanlar’da belirleyici bir rol oynamışlardır. Bizans İmparatorluğu, Peçenek akınlarından kurtulmak için Kumanları teşvik etmiş ve 1091 yılında (Meriç nehri kıyısında) gerçekleşen savaşta Kumanlar, Peçenekleri ağır bir yenilgiye uğratarak dağıtmışlardır
2. İkinci Büyük Göç Dalgası (XIII. Yüzyıl) XI. yüzyıldaki bu ilk ve etkili gelişin ardından, Kumanların Balkanlar’a yönelik bir diğer önemli göç hareketi XIII. yüzyılda gerçekleşmiştir. 1223-1224 yıllarında Moğollar (Tatarlar) tarafından bozguna uğratılan Kumanların bir bölümü, kitleler halinde Tuna’yı geçerek Balkanlar’a inmiş; Trakya, Makedonya ve Dobruca bölgelerine yerleşmişlerd. Bu dönemde Bizans İmparatorluğu’na (veya o dönemdeki Latin/İznik devletlerine) sığınmışlar, bir kısmı Hristiyanlaşarak yerel halkla (özellikle Bulgarlar ve Uzlar ile) karışmışlardır
Özetle, Kumanlar ilk olarak 11. yüzyılda Balkanlar’a gelerek bölge siyasetinde (özellikle Peçeneklerin yok edilmesinde) aktif rol oynamış, daha sonra 13. yüzyılda Moğol baskısı nedeniyle ikinci bir dalga halinde bölgeye yerleşmişlerdir.