Gönderen Konu: Türkçe test soruları  (Okunma sayısı 11178 defa)

Çevrimdışı Sosyal Bilgiler1

  • Administrator
  • Usta Öğretmen
  • *****
  • İleti: 2921
  • Rep +712/-3
Türkçe test soruları
« : Şubat 28, 2010, 12:07:49 ÖÖ »
TÜRKÇE TESTİ (Tür)
1.   Bu testte 40 soru vardır.
2.   Cevaplarınızı, cevap kağıdının Türkçe Testi için ayrılan kısmına işaretleyiniz.

 
1. Her yapıt dokusunda sanatçının vurduğu damga¬yı taşır. Bu, kimi yapıtlarda oldukça gizlenmiştir. Bu gizliliğe rağmen okur, yazarın sesini sözcükle¬rin ardından duyar.
Bu parçadaki altı çizili sözle anlatılmak iste¬nen aşağıdakilerden hangisidir?
A)   Yazarın üslubundan onu tanır.
B)   Sözcükleri yerli yerinde kullanır
C)   Sıradanlıktan kurtulur.
D)   Anlatılanları kolayca algılar.
E)   Ayrıntılara önem verir.
2. Nazım Hikmet, Orhan Veli, Cahit Külebi, Edip Cansever gibi ünlü şairlerimizin bilinen şiirlerinin üstündeki perdeleri sıyırıyor bu kitabında.
Bu cümledeki "şiirlerinin üstündeki perdeleri sı-yırmak' sözüyle anlatılmak istenen aşağıdaki-lerden hangisidir?
A)   Yerleşik kullanımların dışına çıkmamak
B)   Anlatılanları düş gücüyle yorumlamak
C)   Olayları kişisel ölçütlerle değerlendirmek
D)   Anlatılmak istenen düşünceleri ortaya çıkarmak
E)   Bir düşünceyi açıklarken ana noktalar üzerin¬de durmak
3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde aynı düşün¬ce değişik sözlerle yinelenmiştir?
A)   Sanatçının olayların sırasını bozmadan ver¬mesi anlatımı monotonlaştırıyor.
B)   Bu sanatçı sözcüklerini seçerken kılı kırk yar¬mış, çok titiz davranmıştır.
C)   Yazar seçtiği konuyla örtüşen, özgün bir bi- çem oluşturmuştur.
D)   Sanatçı anlatımında tek düzeliğe düşmemeye çalışıyor ve bunda da başarılı oluyor.
E)   Sanatçı yerleşik kullanımların dışına çıkma¬dan eserini yazıyor.
4. Ünlü sanatçı Sartre bir yazısında şöyle diyor: "Bir edebiyat eseri ruhuma değmeyecekse, bana yeni bir şey söylemeyecekse ona arkamı dönerim."
Aşağıdakilerden hangisi anlamca bu cümleye en yakındır?
A)   Bir sanat eseri hem özgün hem de etkileyici olmalıdır.
B)   Bir sanat eseri yalın ve yoğun bir anlatıma sa-hip olmalıdır.
C)   Bir sanat eseri her okuyanın farklı anlamlar çıkaracağı şekilde olmalıdır.
D)   Bir sanat eseri okuyucuyu duygulandırmalıdır.
E)   Bir sanat eseri yaşamdan kopuk olmamalıdır.
5. Toprakta kökü olmayan fidan gibi hayatta kökü ol-mayan sanat da uzun süre yaşayamaz
Bu cümleyle anlatılmak istenen aşağıdakiler¬den hangisidir?
A)   Her sanat eseri okura bir fayda vermek ama-cıyla yazılmalıdır.
B)   Sanat eseri insanı değiştirip onu yönlendirme gibi bir amaç taşımalıdır.
C)   Gerçek yaşamdan kopuk bir eser kalıcı olamaz.
D)   Sanat eserinde okurun seviyesine göre bir üs-lup kullanılmalıdır.
E)   Sanat eseri yaşamın bire bir kopyası olmama-lıdır.
6. (I) Sanatçı bir dil ve anlatı ustası titizliğiyle öykü¬lerini yazıyor. (II) Yazınsal figürler aracılığıyla öy¬külerine yoğunluk sağlamayı başarıyor. (III) Bu yoğunluğu duyumsatılar ve eğretilemeler gibi ya¬zınsal araçlarla belirginleştiriyor. (IV) Sait Faik'in, Yaşar Kemal'in, Orhan Kemal'in anlatı geleneğin¬den yararlanıyor. (V) Bu yaklaşımı Türk öykücülü¬ğünde geçmişin birikimi üzerinde yeni denemeler yapmayı özendirecektir.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin han-gisinde tahmin söz konusudur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V. 
(I) Okur önüne çok genç yaşta çıkmış bir yazarın olgunlaşmadan değerlendirilmesinden yana deği-lim. (II) Bir sanatçı zamanla kendini geliştirir de ondan. (III) Belki de önceden savunduğu bir dü-şüncenin tam tersini savunur halde gelecektir. (IV) Sanat merdiveninin ilk basamağında ürettiği ürünlerle şimdikiler arasında dağlar kadar fark olacaktır. (V) Her ne olursa olsun sanatçı belli bir olgunluğa ermeden onun hakkında yapılan her değerlendirme yanlış olacaktır.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A)   I. cümlede bir kişisel düşünce dile getiriliyor.
B)   II. cümlede I. cümledeki düşüncesinin nedeni¬ne yer veriliyor.
C)   III. cümlede bir ihtimalden bahsediliyor
D)   IV. cümlede bir karşılaştırma yapılıyor.
E)   V. cümlede somutlamaya yer veriliyor.
8. Aşağıdakilerin hangisinde yazara ilişkin açık-lamayla ayraç içinde verilen nitelik birbiriyle
uyuşmamaktadır?
A)   Bütün yazılarındaki düşünceler birbiriyle çeliş-mez, aksine birbirini destekler, (tutarlılık)
B)   Yazılarında anlatmak istediklerini dolandırma-dan, yalın bir dille anlatır (akıcılık)
C)   Yapıtlarında, yaşanan hayattan kesitler bulu¬nur. (gerçekleri yansıtma)
D)   Olayları, insanları, hatta cansız varlıkları renk¬li bir biçimde dile getirme (yoğunluk)
E)   Her yaratısından sonra ara vermeden bir yeni¬sini yazma, (üretkenlik)
10. Sessiz bir meydanın ortasında buldur- «endimi |
î
Yeşil tarlaların, sarı çiçeklerle kaplan^ ş bayırların
ardından karşımızda düz bir meydan Meydanın
tam ortasında tarihi bir çeşme vardama suyu yok
IV
Yerdeki son nemi de kurutmak istiyor güneş .
V
C)
A) I. B)
Bu parçadaki numaralanmış yerlerin hangi¬sinde bir yazım yanlışı vardır?
D) IV E) V.
11. Hiç kimse Euro 2008'e gitmemiz engelleyemez, I   II
diyen bakan Türkiye'nin UEFA ve FIFA ile ilişkile-
III
rinde herhangi bir olumsuzL- ■ 5ss"rnasınında
IV   V
söz konusu olmadığını be "t*
E)V.
D) IV.
B) II.
A)
Bu parçadaki numaralanmtş yerterin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
C) »I.
12. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soru nes¬neyi bulmaya yöneliktir?
A)   Bugün mü gelecekler''
B)   Annen mi seni çağınyor?
C)   Kitap mı okuyorsun?
D)   Okula mı gideceksin?
E)   Yağmur mu yağıyor?

 
Nefis bir kumsal, hafif dalgalı engin Karadeniz, I   II
Hemen hemen yanıbaşımızda denize dökülen
Yeşilçay Deresi. . Dere ağzında balıkçı tekneleri...
III   IV
Arkada Ağva evleri
B) II
C)
E) V.
A) I.
Bu parçadaki numaralanmış noktalama işaret-lerinden hangisi yanlış kullanılmıştır?
D) IV.
13. Halk bütün uyarılara karşılık yakaladığı hırsızı teslim etmek istemiyor.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdaki de-ğişikliklerin hangisiyle giderilebilir?
   "istemiyor" yerine "istenmiyor scz_ getirilerek
   "yakaladığı" yerine "yakalara- getirilerek
   "karşılık" yerine "karşın scr_ ;e--<=rek
   "uyarılara" yerine "ikazlara ¿c^r- getirterek
   "istemiyor" yerine s"e~   getirilerek 
14. Hiç kimse sesini çıkarmıyor, bu büyüleyici müziği dinliyordu.
Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A)   Tamlama yanlışlığı
B)   Özne - yüklem uyumsuzluğu
C)   Nesne eksikliği
D)   Çatı uyumsuzluğu
E)   Gereksiz sözcük kullanılması
15. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A)   Hastanın başında saatlerce beklemişti.
B)   Yoğun kar ara sokakların kapanmasına yaradı.
C)   Bütün eşyaları küçük bir kamyonete sığmıştı
D)   Kıyıda toplanan çocuklar denize taş atıyordu.
E)   Herkes bu dev gibi adamın yatağa düşmesine şaşırıyordu.
18. (I) Deneme yazarı anlattığını içten ve tam bir açık yüreklilikle anlatır. (II) Anlattıklarını belgelerle ka-nıtlama yoluna gitmez. (III) Bu açık yürekli tavrı okuyucunun ona uzanmasını sağlar. (IV) Deneme bilimsel bir soğukluğa bürünmeden, sanatçının hiçbir etki altında kalmadan düşüncelerini dile getirdiği bir yazı türüdür. (V) Yazar, yazdıklarının nasıl bir etki uyandıracağını hiç düşünmez.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A)   I. cümlede durum zarfı vardır.
B)   II. cümlede yüklem geçişli bir fiildir.
C)   III. cümlede hem niteleme hem belirtme sıfatı vardır.
D)   IV. cümlede ekfiil vardır.
E)   V. cümlede soru sıfatı vardır.

 
16. Kardeşim çok yetenekli biri ama bir o kadar da gayretli.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdaki değişikliklerin hangisiyle giderilebilir?
A)   "ama" bağlacı cümleden çıkarılarak
B)   "çok" sözcüğü cümleden çıkarılarak
C)   "gayretli" yerine "çalışkan" sözü getirilerek
D)   "biri" yerine "çocuk" sözü getirilerek
E)   "yetenekli" yerine "kabiliyetli" sözü getirilerek
17. Sanatçı yaşadığı zamanı eserine kendi bakış açı¬sına göre yansıtır.
Bu cümleyle ilgili olarak aşağıdakilerden han¬gisi söylenemez?
A)   Geçişli bir fiil vardır.
B)   Dönüşlülük zamiri vardır.
C)   Bağlaç kullanılmıştır.
D)   "yaşadığı" sözcüğü sıfat - fiildir.
i
E)   ilgeç kullanılmıştır.
19. (I) En sevdiğim yazarlardan biridir ama bu kita¬bının iz bırakacağını sanmıyorum. (II) Romanın gerçeklikle uzaktan yakından ilgisi yok. (III) Eser okura yaşanmışlık izlenimi vermediğinden okuru etkilemeyecek. (IV) Bu tür romanlarda halk ken-dinden bir şeyler bulamaz, bulamayınca da ro¬mana ilgi göstermez. (V) Dil konusunda da anla¬şılmaz bir roman olduğunu söylemekte yarar var.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A)   I. cümle bağlı cümledir.
B)   II. cümle kurallı isim cümlesidir.
<Z\ UL cüro.ı.o özrva., z.arf VAioAeci, rva.wa ><«. ^'¿ki¬lemden oluşur.
D)   IV. cümle sıralı bir cümledir.
E)   V cümle bileşik, kurallı, fiil cümlesidir. 
20.   (I) Çadırı ve bulunduğumuz yeri yalayıp geçti. (II) Vadinin öbür ucuna kadar uzandı. (III) Başımızı kaldırınca karşımızdaki ayı gördük. (IV) Bize saz çalan delikanlı da başını kaldırdı ve gözlerini bi¬raz yumarak tam karşısında duran bu aydınlık yü¬zü süzdü. (V) Sonra saza vuran eli yavaşladı, gözleri kapandı.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A)   I. cümlede birden fazla yan cümlecik vardır.
B)   II cümle bileşik, kurallı, fiil cümlesidir.
C)   III. cümle zarf tümleci, nesne ve yüklemden oluşan bileşik bir cümledir.
D)   IV. cümle bağlı bir cümledir.
E)   V. cümle bağımsız sıralı bir cümledir.
21.   Tanyeri ağarmaya başladı. Dağlar gecenin karan-lığından kurtulmayı, kuşlar ve böcekler yuvaların-dan çıkmayı düşünüyorlar. Yorgun dünyamız gü¬nün ilk ışıklarına doğru bir kere daha esniyor. Ta¬biat yeni bir günü yaşamanın heyecanı içinde. Önümüzden akıp gitmekte olan sular yalnızlığın şarkısını söylüyor. Böyle ılık ve tatlı bir bahar sabahında Gönü! Bahçesi'nin sevimli misa¬firlerine mutluluklar diliyorum,
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdaki-lerden hangisi söylenemez?
A)   Gözlem gücünden yararlanılmıştır.
B)   Benzetmeye yer verilmiştir.
C)   Kişileştirmeye yer verilmiştir.
D)   Niteleyici sözcüklere yer verilmiştir.
E)   Anlatıma duygular katılmıştır.
22.   (I) Bir yazı sözcükleri oynatmak, koşturmak, sıç-ratmak ve onlara diz çöktürmekle değer kazanır. (II) Üstesinden kolayca gelinecek bir iş değildir bu. (III) Öncelikle içinde solunan dilin bütün gir¬disini çıktısını bilmeyi gerektirir. (IV) Bu yüzden de onların sıradan kullanımıyla yetinmek zorunda kalır yazar ya da ozanlar. (V) Sözcüklerin sıra- danlığını aşamayan, onlara yeni anlamlar yükle- yemeyen sanatçı özgünlüğe ulaşamaz. (VI) Öz¬gün olmayan bir sanatçı da geleceğe kalamaz.
Bu parçadaki numaralanmış yerlerin hangi¬sine "Dilin bu özelliklerini tanımayan bir yazar ya da ozanın önünde diz çökmez sözcükler." cümle¬si getirilebilir?
A) II B) III. C) IV. D) V. E) VI.
23. (I) Milletler yaşadıkları tarihe göre değişir gelişir, bo-zulur veya yıkılır. (II) Fakat bunlar hakkında ancak belgelerle bilgi edinilir. (III) Bir millet kendi tarihini bil¬mezse, içinde bulunduğu durumu da anlayamaz. (IV) Tarih sadece bilgi edinilen okunan ve korunan bir şey değildir. (V) Tarih aynı zamanda herkesin katkıda bulunabileceği bir milli hazinedir. (VI) Genç-lerde öyle bir tarih duygusu uyandırılmalı ki çevrele-rindeki her şeyin tarihini merak etsinler.
Parça iki ayrı paragrafa bölünmek istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI
24. Edebiyat dile dayanır. Bir şiirde, hikayede, romanda, tiyatroda bize heyecan veren o derin hisler, ka-famızın içinde bir dünya yaratan hayaller ve betimle-meler, varlıklarını ve tesirlerini sözcüklere borçludur. Müzikte ses, resimde boya, mimaride taş ne ise edebiyatta bu temelini unutarak, onu his ve hayal sanırlar. Duymak, düşünmek, zengin bir hayal gücü-ne sahip olmak şüphesiz önemlidir Ancak
Parçanın sonuna aşağıdakilerden hangisi ge-tirilebilir?
A)   sanatçı dünyayı başkalarından farklı gören in-sandır.
B)   sanatçı yapıtlarıyla dile katkıda bulunan insan-dır.
C)   sanatçı duygularını ve hayallerini sözcüklerle di-le getirebilen insandır.
D)   sanatçı edebiyat ve toplum arasındaki ilişkiyi anlayabilen insandır.
E)   sanatçı günlük konuşma dü nden üstün bir üslup oluşturan insandır 
25   Kolayı değil, zoru yeğleyerek yapabilirler
bunu. Bulduklarıyla, kurduklarıyla yetinmeyerek başarırlar. Tümcelerin iç ve dış yapısıyla, sözcük-lerin anlam ve bağlamlarıyla oynayarak yapabilirler. Bunlardan kaçınırsa, dilin yerleşik kalıplarının çağrısından kurtaramazsa kendini elbette düşün-ceyle söz arasında bir denge kuramayacak, yazıyı gereksiz ayrıntılarla dolduracaktır yazar. Oysa dü-şüncenin canı, anlatımın gücü böyle bir savaşı üst-lenmeye bağlıdır.
Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
   Yazarlar ve ozanlar düşünceyi solduran fazla-lıklardan kurtulmalıdırlar.
   Yazarlar ve ozanlar herkesin kolayca anlayabile-ceği bir anlatım biçimini benimsemelidir.
   Yazarlar ve ozanlar kendilerine özgü bir biçim oluşturmalıdır.
   Yazarlar ve ozanlar kendi kültürlerinden bes-lenmelidirler.
   Yazarlar ve ozanlar toplumun geçmişini ve gele-
27. Birtakım şairler için şiir yazmak gerçekten çok ko-laydır. Bilinen alışılagelmiş şeyleri tekrar eden du-rumlar. Yaygın duyguları, düşünceleri alıp onları ölçüye uydururlar. Sonra da birbirinin benzeri olan şiirler ortaya çıkar. Zor değildir onların yaptıkları. Bir yaratıcılık da gerektirmez. Zaten bu şairler de kalıcılığı asla yakalayamazlar. Kısa sürede unutu¬lup giderler. Oysa şair ...
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A)   topluma yol gösteren şiirler kaleme almalıdır.
B)   duygu ve düşüncelerini yalın ve yoğun bir an-latımla aktarabilmelidir.
C)   bilinen, alışılagelmiş söyleyişin dışında çaba harcayarak özgün bir üslup oluşturmalıdır.
D)   o güne kadar hiç işlenmeyen konularda eser¬ler vermelidir.
E)   toplumun alışık olduğu duygu ve düşünceleri eserlerinde işlemelidir.

 
26. Bu sanatçı için çok sayıda değerlendirme yazısı kaleme alındığını söylemek mümkün. Bunlardan bir kısmı olumlu bir kısmı olumsuz görüşler içeri¬yor kuşkusuz    Bu durum sanatçının okurla
sıcak bir ilişki kurmasını sağlıyor. Okur sanatçının kullandığı bu üslubu başka eserlerde bulama-dığından çok hoşuna gidiyor. Bu durumdan eleş-tirmenler de övgüyle bahsediyor. Onun romanla¬rının bu kadar çok tutulmasının altında yatan ger¬çeği de yazarın bu özelliğinde aramak gerekir
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirile-bilir?
A)   Sanatçı kendine özgü bir dil kullanıyor.
B)   Sanatçı okurun ilgisini çeken konulara yer veriyor.
C)   Sanatçı tüm insanlığı ilgilendiren konulara de-ğiniyor.
D)   Sanatçı güncelin peşinde koşuyor, ölümsüz¬lüğü hedefliyor.
)
(
E)   Sanatçı eserleriyle topluma yol gösteriyor.
28. Eskiden futbol taraftarlığı kolaydı. 15 günde bir gö-nü! verdiğiniz takımın maçına giderdiniz; bir forma, bilemedin bir de şapkayla koca sezon biterdi. Şimdi öyle mi? Hem taraftarlık duygusu hem taraftarlık al¬gısı değişti. Daha doğrusu taraftarlar birer tüketici, yani müşteri gibi algılanmaya başlandı. Ne kadar çok tüketirsen o kadar iyi taraftarsın artık. Eğer se¬zonluk kombine biletin yoksa, taraftarlığını inandır¬man neredeyse mümkün değil. Sadece kombine bilet olsa iyi, takımın ürettiği lisanslı her ürünü almak zorunda taraftarlar. Neler mi bunlar? Forma, eşof¬man takımı, şapka, kravat, kalem, atkı, anahtarlık ... Bu ürünlerin satıldığı "store" lar en lüks mağazaları aratmıyor.
Parçada aşağıdakilerin hangisinden yakınıl- maktadır?
A)   Taraftarın tuttuğu takıma istediği gibi ulaşa-mamasından
B)   Taraftarlık anlayışının zaman içerisinde değiş-mesinden
C)   Futbol takımlarının lisanslı ürünlerinin pahalı sa-tılmasından
D)   Taraftarla takım arasındaki bütünlüğün eskisi gibi olmamasından
E)   Taraftarların ihtiyacına cevap veren mekanların bulunmamasından 
29. Sait Faik, denize balık avlamak için değil, balıkçı av-lamak için çıkan bir hikayecidir. Yakaladığı, yakalan¬dığına şahit olduğu balıklar hemen kalabalıkların arasında dolaşan bir adamın hayatını yaşamaya başlar, onun kimliğini kuşanır, hayatın herhangi bir yerinde karşımıza çıkıveren hasis, nankör, kıskanç, cömert, alçakgönüllü, sevecen hatta aylak, vurdum¬duymaz bir adamın yerini alır. Avladığı balıklardan biri çoğu zaman Sait Faik'in yerini alıverir. Bu de¬mektir ki Sait Faik kendisini avlamıştır, ağa takılan ta kendisidir. Sait Faik, kendisini de avlamaya çalışan, belki de en iyi kendisini avlayabilen bir adamdır.
Parçadan Sait Faik ile ilgili aşağıdaki yargılar¬dan hangisi çıkarılabilir?
A)   Hikayelerinde kendine özgü bir hikaye etme biçimi kullanır.
B)   Hikayelerinde kişisel düşüncelerini belirtmekten uzak durmaz.
C)   Hikayelerinde kendisini anlamaya ve anlatmaya çalışır.
D)   Hikayelerinde olayı ve kahramanlarını bir bü¬tün olarak işler.
E)   Hikayelerinde farklı karakterdeki insanlara yer verir.
30. Yazarlığın bilincine varmış hiçbir sanatçı sözcüklerin var olan durumlarıyla yetinmez. Her sözcüğü ses, anlam yükü yönünden yeniden gözden geçirir, de-ğiştirir onları, seslerin anlam ve çağrışım güçlerini zenginleştirmeyi dener. Yan yana dizerken yeni bir şeyler oluşturmaya çalışır. Kendi sesini bulmak, kendi biçimini kurmak isteyen her sanatçı bu yola başvurur.
Bu parçada asıl anlatmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
A)   Bir sanatçının başarısı neyi anlattığı değil, nasıl anlattığıyla ölçülür.
B)   Özgün bir üslup oluşturmak isteyen her sanatçı sözcüklerin var olan durumlarıyla yetinmez.
C)   Her sanatçı beğenilmek için elinden gelen gay-reti gösterir.
D)   Sanatçılar dili sanatlı kullanmadan önce doğru ve etkili kullanmayı öğrenmelidirler.
E)   Sanatçılar herkesin kolayca anlayıp tadına vara-cağı bir anlatım biçimini benimsemelidir.
31. Şiirimize giren bazı şeyler, şiirin öz malıymış gibi yerleşti kaldı. Bunlardan biri eski şiirin yüksekten ko¬nuşmasına karşılık şiire sokulan alelade konuşma, küçük alelade olaylar, küçük alelade insanlardı, ilk niyet hiçbir şeyin şiir dışı kalmamasını sağlamaktı. Ama bu yeni şiir yavaş yavaş yayılıp birçok kimse ta¬rafından da tutulunca iş değişir. Genç okur ve ya¬zarlar, hatta bu işle uğraşanlar sandılar ki şiir yalnız küçük olayların alelade bir dille anlatılmasından olu¬şur.
Bu parçada asıl yakınılan durum aşağıdakiler¬den hangisidir?
A)   Eline kalem alan herkesin şiir yazmaya çalış-masından
B)   Şairlerin şiirde ağır, sanatlı bir dil kullanmasın-dan
C)   Şairlerin şiirle okuyucuya bilgi vermeye çalışma¬sından
D)   Şiirin sıradan olayların gelişigüzel bir dille iş-lenmesi olarak algılanmasından
E)   Şairlerin şiirde düşsel öğelere aşırı yer verme-sinden
32. Düşüncenin canı kısa sözdedir. Sözü etkili ve çarpı¬cı kullanmayı öğreten kitaplar yazarlara bu gerçeği belirlemekle başlasa yeridir. Yazarlar, ozanlar, yara-tılarını okurlarına sunmadan bu gerçeğe göre bir tar¬tıdan geçirmeleri gerekir dense bilinçli ve içtenlikli bir tutumla uyulsa bu çağrıya nice ölü doğmuş çocuk¬tan kurtulur yazın dünyamız.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
A)   Yazın dünyamızda anlatımlarının gücünü artı-racak çabayı göstermeyen sanatçılar vardır.
B)   Bir yazarın başarısı dili etkili bir biçimde kul-lanmasına bağlıdır.
C)   Her yazar beğenilmek, gelecek kuşaklarca okunmak için yazar.
D)   Yazın dünyamız gereksiz ayrıntılarla doldurul-dukları için başarısız olmuş birçok eserle do-ludur.
E)   Yazar sözcükleri temel anlamları kadar yan ve mecaz anlamlarıyla da kullanırsa başarılı eserler verir.
33. Şiir yazmanın salt bir avunma kendi kendine yet¬me olduğunu düşünen hiçbir şair yoktur. "Sanat sanat içindir, görüşüyle yazan, toplumsal konuları işlemeyen şairler bile yazdıklarının okunmasını, okurların onun yazdıklarını beğenmesini isterler. Her şairin bir okunma, beğenilme hırsı vardır. Benim yazdıklarım beni ilgilendirir, ister okunsun, ister okunmasın beni ilgilendirmiyor, demez.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
A)   Bir şair herkese hitap edebilirse başarıyı ya-kalar.
B)   Özgün bir üslup oluşturamayan sanatçı ba¬şarılı olamaz
C)   Her şair okunmak, beğenilmek için eser verir.
D)   Toplumu ilgilendiren konulan işleyen şairin başarılı olması daha kolaydır.
E)   Sadece kendisi için şiir yazan bir şair daha çok ilgi görür.
35. Şiir için şimdiye kadar çok şey yazılıp söylenmiş¬tir. Ama bunların çoğu sanatçılar tarafından kabul görmez Görüş birliğine varılan yalnız bir nokta vardır. O da sadece şiir sayesinde insanımızı tanıyabileceğimiz, tarihe bağlanabileceğimizdir. Bu yönüyle şiir yazıldığı dile özgü nitelikler taşır. Oluşturulduğu coğrafyanın havasını estirir. Diğer edebi türlerde de az çok bu duruma rastlanır an¬cak en fazla şiirde vardır bu durum.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
A)   Şiir, bir toplumu tanımada en önemli araçtır.
B)   Her şair az ya da çok içinde bulunduğu toplu¬mu anlatır.
C)   Şiir yazmak diğer türler içerisinde en zor ola-nıdır.
D)   Bir toplumu en iyi tanımanın yolu o toplumun edebiyatını incelemekten geçer.
E)   Şairler ve yazarlar içinde yaşadıkları toplumun özelliklerini ister istemez eserlerinde yansıtırlar.

 
i

 
34. Yazdıklarınıza bir çekidüzen vermeye çalış¬mazsanız düşündükleriniz ne denli yüksek olursa olsun anlaşılmaz. İçerik ancak biçimle aydınlanır. Biçime özen göstermeyen özü de önemsemiyor demektir. Nice sanatçı benim için düşüncelerimin aktarılması önemli, nasıl aktarıldığı önemli değil¬dir, düşüncesiyle çalakalem yazdığı için anlattık¬larından okuyucular hiçbir şey anlamamıştır. Anlatılan düşünceler ne kadar değerli de olsa belli bir düzenle anlatılmadıkça hiçbir işe yaramaz.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
   Bir sanat eserinde biçim kadar içeriğin de önemi büyüktür.
   Gerçek sanat eserlerinde önemli olan düşünce değil biçimdir.
   Önemli olmayan hiçbir düşünce okuyucuyla paylaşılmamalıdır.
   Bir sanat eserinde içerik hiçbir zaman biçimin önüne geçmemelidir.
   Biçime önem vermeyen sanatçı düşüncelerini okura yeterince aktaramaz.
36. Roman, kurgusu ve anlatımıyla kusursuz. Konu¬suyla günümüz toplum yapısına da kolayca uyar-lanabilecek, güncelliğini hiç yitirmemiş bir roman. Roman toplumdaki kötülükleri ve iyilikleri gözler önüne seriyor. Gençlerin bu romandan ders çıkar-malarını sağlayama çalışıyor. Böylece gençlerin önünü aydınlatıyor. Okuyucuyu sıkmayan, bir so-lukta okunabilecek bir üslupla yazılmıştır.
Bu parçada sözü edilen romanla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A)   Gençlere yol gösterdiğine
B)   Toplumda yaşanan iyi ya da kötü olayların an-latıldığına
C)   Sade bir dille yazıldığına
D)   İşlenilen konu yönüyle güncel olduğuna
E)   İnsanın iç dünyasını yansıtan tahlillerle dolu ol-duğuna
37. Öğretmenlik mesleğinin yeryüzünde ilk insanla başladığı ve dünyanın sonuna kadar devam ede-ceği ifade edilir, öğretmen tarih boyunca kişi ha-yatına etki etmenin yanı sıra milletler ve devletle¬rin varlığında da önemli rol oynamıştır. Bu derece önemli olan öğretmenliğin gereklilikleri nelerdir? Her şeyden önce öğretmen idealist olmalı. Bu da öğrenciyi ve öğretmeyi sevmekle olur. İyi öğret¬men kendini yetiştirmeli ve kendini mesleğine adamalı. Branşını iyi bilmeli. Dersini severek an¬latmalı. Öğrencilerine okuma araştırma, keşfetme zevki vermeli. Problemlere değil, çözümlere odaklanmalı. Bu konularda hassas olan bir eği¬timciyi hiç kimse başarısız yapamaz.
Parçada iyi bir öğretmenin hangi özelliğine değinilmemiştir?
A)   Öğrencilerini araştırmaya ve öğrenmeye yön-lendirmesine
B)   Öğretme işini severek yapmasına
C)   Öğrencilerine güzel davranışlar konusunda ör-nek olmasına
D)   idealist olması gerektiğine
E)   Sürekli yenilenme ve gelişme isteğinde olma-sına
38. içinde bulunduğumuz çağda insanoğlu adeta ko-şarak yaşıyor. Bu hızlı yaşamda beden önde ruh, akıl ve yürek geride kalıyor. Bu nedenle işitiyoruz; ama duymuyoruz, yemek yiyoruz; ama doymuyo-ruz, uyuyoruz; ama dinlenemiyoruz, bakıyoruz; ama görmüyoruz. Bu hız, insanı sosyal ilişkilerden alıkoyuyor. Bugünden mahrum kalan birey, hep gelecek için yaşıyor. Her şey akıp giderken insan kendi hayatı üzerinde pek düşünemiyor. Yani in¬san kendisiyle yüzleşmeyi geciktiriyor ve bir şekil¬de nerede, nasıl, niçin yaşadığını unutuyor.
Parçada aşağıdakilerden hangisine değinil-memiştir?
A)   insanoğlunun içinde bulunduğu anın güzelliği¬ni yakalayamadığına
B)   Hızlı yaşamın insanın sosyal yönünü zayıflattığı-na
C)   İnsanın ruhuyla değil, bedeniyle yaşadığına
D)   Günümüzde insanın çok hızlı yaşadığına
E)   Çağımızda insanın mutsuz ve ümitsiz olduğuna
39. Ahmet Mithat Efendi'nin Tanzimat döneminin en gözde yazarı olduğunu bir kez daha söylemeye gerek yok. Düzyazının bütün türlerinde ve konu-larında yazmış bir
.

Sosyal Bilgiler

Türkçe test soruları
« : Şubat 28, 2010, 12:07:49 ÖÖ »