Gönderen Konu: Türk Medeni Kanunu  (Okunma sayısı 4290 defa)

Çevrimdışı Sosyal Bilgiler1

  • Administrator
  • Usta Öğretmen
  • *****
  • İleti: 2921
  • Rep +712/-3
Türk Medeni Kanunu
« : Ağustos 20, 2008, 04:53:45 ÖS »
5721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU
TÜRK MEDENÎ KANUNU
 
 
      Kanun No. 4721          Kabul Tarihi : 22.11.2001       

 
BAŞLANGIÇ
 
A. Hukukun uygulanması ve kaynakları
MADDE 1.- Kanun, sözüyle ve özüyle değindiği bütün konularda uygulanır.
Kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa,  hâkim, örf ve âdet hukukuna göre, bu da
yoksa kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre karar
verir.
Hâkim, karar verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanır.
B. Hukukî  ilişkilerin kapsamı
I. Dürüst davranma
MADDE 2.- Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken
dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.
Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.
II. İyiniyet
MADDE 3.- Kanunun iyiniyete hukukî bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan
iyiniyetin varlığıdır.
Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse
iyiniyet iddiasında bulunamaz.
III. Hâkimin takdir yetkisi
MADDE 4.- Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı
sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hâkim, hukuka ve hakkaniyete
göre karar verir.
C. Genel nitelikli hükümler
MADDE 5.- Bu Kanun ve Borçlar Kanununun genel nitelikli hükümleri, uygun düştüğü
ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır.
D. İspat kuralları
I. İspat yükü
MADDE 6.- Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını
dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. 
II. Resmî belgelerle ispat
MADDE 7.- Resmî sicil ve senetler, belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt
oluşturur.
Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı, kanunlarda başka bir hüküm
bulunmadıkça, her hangi bir şekle bağlı değildir.   
 
 
BİRİNCİ KİTAP
KİŞİLER HUKUKU
BİRİNCİ KISIM
GERÇEK KİŞİLER
BİRİNCİ BÖLÜM
KİŞİLİK
 
A. Genel olarak
I. Hak ehliyeti
MADDE 8.- Her insanın hak ehliyeti vardır.
Buna göre bütün insanlar, hukuk düzeninin sınırları içinde, haklara ve borçlara 
ehil olmada eşittirler.
II. Fiil ehliyeti
1. Kapsamı
MADDE 9.- Fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve
borç altına girebilir.
2. Koşulları
a. Genel olarak
MADDE 10.- Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil
ehliyeti vardır.
b. Erginlik
MADDE 11.- Erginlik onsekiz yaşın doldurulmasıyla başlar.
Evlenme kişiyi ergin kılar.
c. Ergin  kılınma
MADDE 12.- Onbeş yaşını dolduran küçük, kendi isteği ve velisinin  rızasıyla
mahkemece ergin kılınabilir.
d. Ayırt etme gücü
MADDE 13.- Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı,
sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma
yeteneğinden yoksun olmayan herkes, bu Kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.
III. Fiil ehliyetsizliği
1. Genel olarak
MADDE 14.- Ayırt etme gücü bulunmayanların, küçüklerin ve kısıtlıların fiil
ehliyeti yoktur.
2. Ayırt etme gücünün bulunmaması
MADDE 15.- Kanunda gösterilen ayrık  durumlar saklı kalmak üzere, ayırt etme
gücü bulunmayan kimsenin fiilleri hukukî sonuç doğurmaz.
3. Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar
MADDE 16.- Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar, yasal temsilcilerinin
rızası olmadıkça, kendi işlemleriyle borç altına giremezler. Karşılıksız
kazanmada ve kişiye sıkı sıkıya bağlı hakları kullanmada bu rıza gerekli
değildir.
Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar haksız fiillerinden
sorumludurlar.   
IV. Hısımlık
1. Kan hısımlığı
MADDE 17.- Kan hısımlığının derecesi, hısımları birbirine bağlayan doğum
sayısıyla belli olur.
Biri  diğerinden gelen kişiler arasında üstsoy-altsoy hısımlığı; biri diğerinden
gelmeyip de, ortak bir kökten gelen kişiler arasında yansoy hısımlığı vardır.
2. Kayın hısımlığı
MADDE 18.- Eşlerden biri ile diğer eşin kan hısımları, aynı tür ve dereceden
kayın hısımları olur.
Kayın hısımlığı, kendisini meydana getiren evliliğin sona ermesiyle ortadan
kalkmaz.
V. Yerleşim yeri
1. Tanım
MADDE 19.- Yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir.
Bir kimsenin aynı zamanda birden çok yerleşim yeri olamaz.
Bu kural ticarî ve sınaî kuruluşlar hakkında uygulanmaz.
2. Yerleşim yerinin değiştirilmesi ve oturma yeri
MADDE 20.- Bir yerleşim yerinin değiştirilmesi yenisinin edinilmesine bağlıdır.
Önceki yerleşim yeri belli olmayan veya yabancı ülkedeki yerleşim yerini
bıraktığı hâlde Türkiye'de henüz bir yerleşim yeri edinmemiş olan kimsenin hâlen
oturduğu yer, yerleşim yeri sayılır.
3. Yasal yerleşim yeri
MADDE 21.- Velâyet altında bulunan çocuğun yerleşim yeri, ana ve babasının; ana
ve babanın ortak yerleşim yeri yoksa, çocuğun kendisine bırakıldığı ana veya
babanın yerleşim yeridir. Diğer hâllerde çocuğun oturma yeri, onun yerleşim yeri
sayılır.
Vesayet altındaki kişilerin yerleşim yeri, bağlı oldukları vesayet makamının
bulunduğu yerdir.
4. Kurumlarda bulunma
MADDE 22.- Bir öğretim kurumuna devam etmek için bir yerde bulunma ya da eğitim,
sağlık, bakım veya ceza kurumuna konulma, yeni yerleşim yeri edinme sonucunu
doğurmaz.
B. Kişiliğin korunması
I. Vazgeçme ve aşırı sınırlamaya karşı
MADDE 23.- Kimse, hak ve fiil ehliyetlerinden kısmen de olsa vazgeçemez.
Kimse özgürlüklerinden vazgeçemez veya onları hukuka ya da ahlâka aykırı olarak
sınırlayamaz.
Yazılı rıza üzerine insan kökenli biyolojik maddelerin alınması, aşılanması ve
nakli mümkündür. Ancak, biyolojik madde verme borcu altına girmiş olandan
edimini yerine getirmesi istenemez; maddî ve manevî tazminat isteminde
bulunulamaz.   
II. Saldırıya karşı
1. İlke
MADDE 24.- Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hâkimden,
saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir.
Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal
yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı
kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır.
2. Davalar
MADDE 25.- Davacı, hâkimden saldırı tehlikesinin önlenmesini, sürmekte olan
saldırıya son verilmesini, sona ermiş olsa bile etkileri devam eden saldırının
hukuka aykırılığının tespitini isteyebilir.
Davacı bunlarla birlikte, düzeltmenin veya kararın üçüncü kişilere bildirilmesi
ya da yayımlanması isteminde de bulunabilir.
Davacının, maddî ve manevî tazminat istemleri ile hukuka aykırı saldırı
dolayısıyla elde edilmiş olan kazancın vekâletsiz iş görme hükümlerine göre
kendisine verilmesine ilişkin istemde bulunma  hakkı saklıdır.
Manevî tazminat istemi, karşı tarafça kabul edilmiş olmadıkça devredilemez;
mirasbırakan tarafından ileri sürülmüş olmadıkça mirasçılara geçmez.
Davacı, kişilik haklarının korunması için kendi yerleşim yeri veya davalının
yerleşim yeri mahkemesinde dava açabilir.
III. Ad üzerindeki hak
1. Adın korunması
MADDE 26.- Adının kullanılması çekişmeli olan kişi, hakkının tespitini dava
edebilir.
Adı haksız olarak kullanılan kişi buna son verilmesini; haksız kullanan kusurlu
ise ayrıca maddî zararının giderilmesini ve uğradığı haksızlığın niteliği
gerektiriyorsa manevî tazminat ödenmesini isteyebilir.
2. Adın değiştirilmesi
MADDE 27.- Adın değiştirilmesi, ancak haklı sebeplere dayanılarak hâkimden
istenebilir.
Adın değiştirildiği nüfus siciline kayıt ve ilân olunur.
Ad değişmekle kişisel durum değişmez.
Adın değiştirilmesinden zarar gören kimse, bunu öğrendiği günden başlayarak bir
yıl içinde değiştirme kararının kaldırılmasını dava edebilir.
C. Kişiliğin başlangıcı ve sonu
I. Doğum ve ölüm
MADDE 28.- Kişilik, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlar ve ölümle
sona erer.
Çocuk hak ehliyetini, sağ doğmak koşuluyla, ana rahmine düştüğü andan başlayarak
elde eder.   
II. Sağ olmanın ve ölümün ispatı
1. İspat yükü
MADDE 29.- Bir hakkın kullanılması için bir kimsenin sağ veya ölü  olduğunu veya
belirli bir zamanda ya da başka bir kimsenin ölümünde sağ bulunduğunu ileri
süren kimse, iddiasını ispat etmek zorundadır.
Birden fazla kişiden hangisinin önce veya sonra öldüğü ispat edilemezse, hepsi
aynı anda ölmüş sayılır.
2. İspat araçları
a. Genel olarak
MADDE 30.- Doğum ve ölüm, nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunur.
Nüfus sicilinde bir kayıt yoksa veya bulunan kaydın doğru olmadığı anlaşılırsa,
gerçek durum her türlü kanıtla ispat edilebilir.
b. Ölüm karinesi
MADDE 31.- Bir kimse, ölümüne kesin gözle bakılmayı gerektiren durumlar içinde
kaybolursa, cesedi bulunamamış olsa bile gerçekten ölmüş sayılır.
III. Gaiplik kararı
1. Genel olarak
MADDE 32.- Ölüm tehlikesi içinde kaybolan veya kendisinden uzun zamandan beri
haber alınamayan bir kimsenin ölümü hakkında kuvvetli olasılık varsa, hakları bu
ölüme bağlı olanların başvurusu üzerine mahkeme bu kişinin gaipliğine karar
verebilir.
Yetkili mahkeme, kişinin Türkiye'deki son yerleşim yeri; eğer Türkiye'de hiç
yerleşmemişse nüfus sicilinde kayıtlı olduğu yer; böyle bir kayıt da yoksa
anasının veya babasının kayıtlı bulunduğu yer mahkemesidir.
2. Yargılama usulü
MADDE 33.- Gaiplik kararının istenebilmesi için, ölüm tehlikesinin üzerinden en
az bir yıl veya son haber tarihinin üzerinden en az beş yıl geçmiş olması
gerekir.
Mahkeme, gaipliğine karar verilecek kişi hakkında bilgisi bulunan kimseleri,
belirli bir sürede bilgi vermeleri için usulüne göre yapılan ilânla çağırır.
Bu süre, ilk ilânın yapıldığı günden başlayarak en az altı aydır.
3. İstemin düşmesi
MADDE 34.- Gaipliğine karar verilecek kişi, ilân süresi dolmadan ortaya çıkar
veya kendisinden haber alınırsa ya da öldüğü tarih tespit edilirse gaiplik
istemi düşer.
4. Hükmü
MADDE 35.- İlândan sonuç alınamazsa, mahkeme gaipliğe karar verir ve ölüme bağlı
haklar, aynen gaibin ölümü ispatlanmış gibi kullanılır.
Gaiplik kararı ölüm tehlikesinin gerçekleştiği veya son haberin alındığı günden
başlayarak hüküm doğurur.
İKİNCİ BÖLÜM
KİŞİSEL DURUM SİCİLİ
A. Genel olarak
I. Sicil
MADDE 36.- Kişisel durum, bu amaçla tutulan resmî sicille belirlenir.
Bu sicilin tutulmasına ve zorunlu bildirimlerin yapılmasına ilişkin esaslar,
ilgili kanunda gösterilir.
II. Görevliler
MADDE 37.- Kişisel durum sicili, Devletçe atanan memurlar tarafından tutulur.
Sicil kayıtlarını tutmak ve örnek vermek bu memurların görevidir.
Yabancı memleketlerdeki Türkiye temsilcilerine, Dışişleri Bakanlığının önerisi,
İçişleri Bakanlığının katılması ve Başbakanlığın onayı ile nüfus memurluğu
yetkisi verilebilir.
III. Sorumluluk
MADDE 38.- Kişisel durum sicilinin tutulmasından doğan zararlar, kusurlu memura
rücu edilmek kaydıyla, Devletçe tazmin edilir.
Tazminat ve rücu davaları, kişisel durum sicilinin tutulduğu yer mahkemesinde
açılır.
IV. Düzeltme
1. Genel olarak
MADDE 39.- Mahkeme kararı olmadıkça, kişisel durum sicilinin hiçbir kaydında
düzeltme yapılamaz.
 2. Cinsiyet değişikliğinde
MADDE 40.- Cinsiyetini değiştirmek isteyen kimse, şahsen başvuruda bulunarak
mahkemece cinsiyet değişikliğine izin verilmesini isteyebilir. Ancak, iznin
verilebilmesi için, istem sahibinin onsekiz yaşını doldurmuş bulunması ve evli
olmaması; ayrıca transseksüel yapıda olup, cinsiyet değişikliğinin ruh sağlığı
açısından zorunluluğunu ve üreme  yeteneğinden sürekli biçimde yoksun
bulunduğunu bir eğitim ve araştırma hastanesinden alınacak resmî sağlık kurulu
raporuyla belgelemesi şarttır.
Verilen izne bağlı olarak amaç ve tıbbî yöntemlere uygun bir cinsiyet değiştirme
ameliyatı gerçekleştirildiğinin resmî sağlık kurulu raporuyla doğrulanması
hâlinde, mahkemece nüfus sicilinde gerekli düzeltmenin yapılmasına karar
verilir.
B. Doğum kütüğü
I. Bildirme
MADDE 41.- Doğumlara ilişkin bildirimler ve kimliği bilinmeyen bulunmuş çocuklar
hakkındaki işlemler ilgili kanun hükümlerine göre yapılır.
II. Doğum kütüğünde değişiklikler
MADDE 42.- Kişisel durumdaki değişiklikler, özellikle evlilik dışı bir çocuğun
tanınması veya hâkimin babalığa karar vermesi, soybağının düzeltilmesi, evlât
edinme ya da bulunmuş bir çocuğun soybağının belli olması, ilgili kanun
hükümlerine göre kütüğe işlenir.   
C. Ölüm kütüğü
I. Ölümün bildirilmesi
MADDE 43.- Ölümlere ilişkin bildirimler ilgili kanun hükümlerine göre yapılır.
II. Cesedi bulunamayan kişi
MADDE 44.- Bir kimse, ölümüne kesin gözle bakılmayı gerektiren durumlar içinde
ortadan kaybolursa cesedi bulunamamış olsa bile, o yerin en büyük mülkî amirinin
emriyle kütüğe ölü kaydı düşürülür.
Bununla birlikte her ilgili, bu kişinin ölü veya sağ olduğunun mahkemece
tespitini dava edebilir.
III. Gaiplik kararı
MADDE 45.- Gaiplik kararı, hâkimin bildirmesi üzerine, ölüm kütüğüne kaydolunur.
IV. Değişikliklerin kütüğe geçirilmesi
MADDE 46.- Tescile esas olan bir bildirimin doğru olmadığının tespit edilmesi
veya kime ait olduğu bilinmeyen cesedin kimliğinin belli olması ya da gaiplik
kararının kaldırılması sebepleriyle zorunlu olan değişiklikler, ilgilinin
kütükteki kaydının düşünceler sütununa yazılarak yapılır.
İKİNCİ KISIM
TÜZEL KİŞİLER
BİRİNCİ BÖLÜM
GENEL HÜKÜMLER
A. Tüzel kişilik
MADDE 47.- Başlıbaşına bir varlığı olmak üzere örgütlenmiş kişi toplulukları ve
belli bir amaca özgülenmiş olan bağımsız mal toplulukları, kendileri ile ilgili
özel hükümler uyarınca tüzel kişilik kazanırlar.
Amacı hukuka veya ahlâka aykırı olan kişi ve mal toplulukları tüzel kişilik
kazanamaz.
B. Hak ehliyeti
MADDE 48.- Tüzel kişiler, cins, yaş, hısımlık gibi yaradılış gereği insana özgü
niteliklere bağlı olanlar dışındaki bütün haklara ve borçlara ehildirler.
C. Fiil ehliyeti
I. Koşulu
MADDE 49.- Tüzel kişiler, kanuna ve kuruluş belgelerine göre gerekli organlara
sahip olmakla, fiil ehliyetini kazanırlar.
II. Kullanılması
MADDE 50.- Tüzel kişinin iradesi, organları aracılığıyla açıklanır.
Organlar, hukukî işlemleri ve diğer bütün fiilleriyle tüzel kişiyi borç altına
sokarlar.
Organlar, kusurlarından dolayı ayrıca kişisel olarak sorumludurlar.   
D. Yerleşim yeri
MADDE 51.- Tüzel kişinin yerleşim yeri, kuruluş belgesinde başka bir hüküm
bulunmadıkça işlerinin yönetildiği yerdir.
E. Kişiliğin sona ermesi
I. Sınırlı devam etme
MADDE 52.- Sona eren tüzel kişinin kişiliği, ehliyeti tasfiye amacıyla sınırlı
olmak üzere tasfiye sırasında da devam eder.
II. Malvarlığının tasfiyesi
MADDE 53.- Tüzel kişinin malvarlığının tasfiyesi, kanunda ve kuruluş belgesinde
aksine hüküm bulunmadıkça, terekenin resmî tasfiyesine ilişkin hükümlere göre
yapılır.
III. Malvarlığının özgülenmesi
MADDE 54.- Tüzel kişinin malvarlığı, kanunda veya kuruluş belgesinde başka bir
hüküm bulunmadıkça ya da yetkili organı başka türlü karar vermedikçe, en yakın
amacı güden kamu kurum veya kuruluşuna geçer.
Bu malvarlığı olanak ölçüsünde daha önce özgülendiği amaç için kullanılır.
Hukuka veya ahlâka aykırı amaç güttüğü için kişiliği mahkeme kararıyla sona eren
tüzel kişinin malvarlığı her hâlde ilgili kamu kuruluşuna geçer.
F. Saklı hükümler
MADDE 55.- Kamu tüzel kişileri ile ticaret şirketleri hakkındaki kanun hükümleri
saklıdır.
 
İKİNCİ BÖLÜM
DERNEKLER
 
A. Kuruluşu
I. Tanımı
MADDE 56.- Dernekler, en az yedi gerçek kişinin kazanç paylaşma dışında belirli
ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak
birleştirmek suretiyle oluşturdukları, tüzel kişiliğe sahip kişi
topluluklarıdır.
Hukuka veya ahlâka aykırı amaçlarla dernek kurulamaz.
II. Dernek kurma hakkı
MADDE 57.-  Herkes, önceden izin almaksızın dernek kurma hakkına sahiptir.
Dernek kurucularının fiil ehliyetine sahip olması gerekir.
III. Tüzük
MADDE 58.-  Her derneğin bir tüzüğü bulunur.
Dernek tüzüğünde derneğin adı, amacı, yerleşim yeri, kurucuları, gelir
kaynakları, üyelik koşulları, organları ve örgütü ile geçici yönetim kurulunun
gösterilmesi zorunludur.
Dernek tüzüğü, kanunun emredici hükümlerine aykırı olamaz.
Dernek tüzüğünde düzenlenmemiş konularda kanun hükümleri uygulanır.   
IV. Tüzel kişiliğin kazanılması
1. Kazanma anı
MADDE 59.- Dernekler, kuruluş bildirimini, dernek tüzüğünü ve gerekli belgeleri
yerleşim yerinin bulunduğu yerin en büyük mülkî amirine verdikleri anda tüzel
kişilik kazanırlar.
Kuruluş bildiriminin içeriği ve gerekli belgelerin nelerden ibaret olduğu,
yönetmelikte gösterilir.
2. İnceleme
MADDE 60.- Kuruluş bildirimi ve belgelerin doğruluğu ile dernek tüzüğü, en büyük
mülkî amir tarafından altmış gün içinde dosya üzerinden incelenir.
Kuruluş bildiriminde, tüzükte ve kurucuların hukukî durumlarında kanuna
aykırılık veya noksanlık tespit edildiği takdirde bunların giderilmesi veya
tamamlanması derhâl kuruculardan istenir. Bu istemin tebliğinden başlayarak otuz
gün içinde belirtilen noksanlık tamamlanmaz ve kanuna aykırılık giderilmezse; en
büyük mülkî amir, yetkili asliye hukuk mahkemesinde derneğin feshi konusunda
dava açması için durumu Cumhuriyet savcılığına bildirir. Cumhuriyet savcısı
mahkemeden derneğin faaliyetinin durdurulmasına karar verilmesini de
isteyebilir.
Kuruluş bildiriminde, tüzükte ve belgelerde kanuna aykırılık veya noksanlık
bulunmaz ya da bu aykırılık veya noksanlık belirli sürede giderilmiş bulunursa;
keyfiyet derhâl derneğe yazıyla bildirilir ve dernek, dernekler kütüğüne
kaydedilir.
3. Dernek tüzüğünün ilânı
MADDE 61.- Dernek tüzüğü, derneğe yapılan yazılı bildirimden başlayarak  onbeş
gün içinde yerel bir gazete ile ilân edilir.
Tüzük ve yerleşim yeri değişikliklerinde de aynı usul uygulanır.
4. İlk genel kurul toplantısı
MADDE 62.- Dernekler, tüzüklerinin gazetede yayımlandığı günü izleyen altı ay
içinde ilk genel kurul toplantılarını yapmak ve zorunlu organlarını oluşturmakla
yükümlüdürler.
B. Üyelik
I. Kazanılması
1. Kural
MADDE 63.- Hiç kimse, bir derneğe üye olmaya ve hiçbir dernek de üye kabul
etmeye zorlanamaz.
2. Koşulları
MADDE 64.- Fiil ehliyetine sahip bulunan her gerçek kişi, derneklere üye olma
hakkına sahiptir.
Yazılı olarak yapılacak üyelik başvurusu, tüzükte başkaca bir düzenleme yoksa,
dernek yönetim kurulunca en çok otuz gün içinde karara bağlanır ve sonuç yazıyla
başvuru sahibine bildirilir. Başvurusu kabul edilen üye, bu amaçla tutulacak
deftere kaydedilir.   
II. Sona ermesi
1. Kendiliğinden
MADDE 65.- Üyelik için kanunda veya tüzükte aranılan nitelikleri sonradan
kaybedenlerin dernek üyeliği kendiliğinden sona erer.
2. Çıkma ile
MADDE 66.- Hiç kimse, dernekte üye kalmaya zorlanamaz. Her üye altı ay önceden
yazılı olarak bildirmek kaydıyla, dernekten çıkma hakkına sahiptir.
3. Çıkarılma ile
MADDE 67.- Tüzükte üyelerin çıkarılma sebepleri gösterilebilir.
Tüzükte çıkarma sebepleri gösterilmişse, çıkarma kararına bu sebeplerin haklı
sayılamayacağı iddiasıyla itiraz edilemez.
Tüzükte çıkarma düzenlenmemişse üye, ancak haklı sebeple çıkarılabilir. Bu
çıkarma kararına, haklı sebep bulunmadığı ileri sürülerek itiraz edilebilir.
III. Kapsamı
1. Üyelerin hakları
a. Eşitlik ilkesi
MADDE 68.- Dernek üyeleri eşit haklara sahiptirler. Dernek, üyeleri arasında
dil, ırk, renk, cinsiyet, din ve mezhep, aile, zümre ve sınıf farkı gözetemez;
eşitliği bozan veya bazı üyelere bu sebeplerle ayrıcalık tanıyan uygulamalar
yapamaz.
Her üyenin, derneğin faaliyetlerine ve yönetimine katılma hakkı vardır.
Dernekten çıkan veya çıkarılan üye, dernek malvarlığında hak iddia edemez.
b. Oy hakkı
MADDE 69.- Her üyenin genel kurulda bir oy hakkı vardır; üye, oyunu şahsen
kullanmak zorundadır.
Onursal üyelerin oy hakkı yoktur.
2. Üyelerin yükümlülükleri
a. Ödenti verme borcu
MADDE 70.- Üyelerin ödenti verme borcu tüzükle düzenlenir. Tüzükte düzenleme
yoksa üyeler, dernek amacının gerçekleşmesi ve borçlarının karşılanması için
zorunlu ödentilere eşit olarak katılırlar. Dernekten çıkan veya çıkarılan üye,
üyelikte bulunduğu sürenin ödentisini vermek zorundadır.
Onursal üyeler ödenti vermek zorunda değildir.
b. Diğer yükümlülükler
MADDE 71.- Üyeler, dernek düzenine uymak ve derneğe sadakat göstermekle
yükümlüdürler.
Her üye, derneğin amacına uygun davranmak, özellikle amacın gerçekleşmesini
güçleştirici veya engelleyici davranışlardan kaçınmakla yükümlüdür.   
C. Organlar
I. Genel olarak
MADDE 72.- Derneğin zorunlu organları, genel kurul, yönetim kurulu ve denetim
kuruludur.
Dernekler zorunlu organları dışında başka organlar da oluşturabilirler. Ancak,
bu organlara zorunlu organların görev, yetki ve sorumlulukları devredilemez.
II. Genel kurul
1. Niteliği ve oluşumu
MADDE 73.- Genel kurul, derneğin en yetkili karar organı olup; derneğe kayıtlı
üyelerden oluşur.
2.Toplanması
a. Olağan toplantı
MADDE 74.- Genel kurul, tüzükte belirtilen zamanda yönetim kurulunun çağrısı
üzerine toplanır.
Olağan genel kurul toplantılarının en geç iki yılda bir yapılması zorunludur.
b. Olağanüstü toplantı
MADDE 75.-  Genel kurul, yönetim veya denetim kurulunun gerekli gördüğü hâllerde
veya dernek üyelerinden beşte birinin yazılı başvurusu üzerine, yönetim
kurulunca olağanüstü toplantıya çağrılır.
Yönetim kurulu, genel kurulu toplantıya çağırmazsa; üyelerden birinin başvurusu
üzerine, sulh  hâkimi, üç üyeyi genel kurulu toplantıya çağırmakla
görevlendirir.
c. Toplantısız veya çağrısız alınan kararlar
MADDE 76.- Bütün üyelerin bir araya gelmeksizin yazılı katılımıyla alınan
kararlar ile dernek üyelerinin tamamının kanunda yazılı çağrı usulüne uymaksızın
bir araya gelerek aldığı kararlar geçerlidir.
Bu şekilde karar alınması olağan toplantı yerine geçmez.
3. Toplantıya çağrı
MADDE 77.- Genel kurul, yönetim kurulunca, en az onbeş gün önceden toplantıya
çağrılır. Bu amaçla toplantının günü, saati, yeri ve gündemi, yerel bir gazete
ile ilân edilir ve aynı zamanda üyelere  bir yazıyla bildirilir.
Toplantıya çağrı usulü ve toplantının ertelenmesine ilişkin konular,
yönetmelikle düzenlenir.
4. Toplantı yeri ve toplantı yeter sayısı
MADDE 78.- Genel kurul toplantıları, tüzükte aksine hüküm olmadıkça, dernek
merkezinin bulunduğu yerde yapılır.
Genel kurul, katılma hakkı bulunan üyelerin salt çoğunluğunun, tüzük değişikliği
ve derneğin feshi hâllerinde üçte ikisinin katılımıyla toplanır; çoğunluğun
sağlanamaması sebebiyle toplantının ertelenmesi durumunda ikinci toplantıda
çoğunluk aranmaz. Ancak, bu toplantıya katılan üye sayısı, yönetim ve denetim
kurulları üye tam sayısının iki katından az olamaz.
Genel kurul toplantısı, bir defadan fazla geri bırakılamaz.   
5. Toplantı usulü
MADDE 79.- Genel kurul toplantısının açılışından sonra, toplantıyı yönetmek
üzere, bir başkan ve yeteri kadar başkan vekili ile yazman seçilir.
Genel kurul toplantısında yalnız gündemde yer alan maddeler görüşülür. Ancak,
toplantıda hazır bulunan üyelerin en az onda biri tarafından görüşülmesi yazılı
olarak istenen konuların gündeme alınması zorunludur.
Genel kurul toplantılarına hükûmet komiseri katılır. Ancak, komiserin toplantıya
katılmaması toplantının yapılmasını önlemez.
6. Genel kurulun görev ve yetkileri
MADDE 80.- Genel kurul, üyeliğe kabul ve üyelikten çıkarma hakkında son kararı
verir; dernek organlarını seçer ve derneğin diğer bir organına verilmemiş olan
işleri görür.
Genel kurul, derneğin diğer organlarını denetler ve onları haklı sebeplerle her
zaman görevden alabilir.
7. Genel kurul kararları
a. Karar yeter sayısı
MADDE 81.- Genel kurul kararları, toplantıya katılan üyelerin salt çoğunluğuyla
alınır. Şu kadar ki, tüzük değişikliği ve derneğin feshi kararları, ancak
toplantıya katılan üyelerin üçte iki çoğunluğuyla alınabilir.
b. Oy hakkından yoksunluk
MADDE 82.- Hiçbir dernek üyesi, dernek ile kendisi, eşi, üstsoyu ve altsoyu
arasındaki bir hukukî işlem veya uyuşmazlık konusunda alınması gereken
kararlarda oy kullanamaz.
c. Kararın iptali
MADDE 83.- Toplantıda hazır bulunan ve kanuna veya tüzüğe aykırı olarak alınan
genel kurul kararlarına katılmayan her üye, karar tarihinden başlayarak bir ay
içinde; toplantıda hazır bulunmayan her üye kararı öğrenmesinden başlayarak bir
ay içinde ve her hâlde karar tarihinden başlayarak üç ay içinde mahkemeye
başvurmak suretiyle kararın iptalini isteyebilir.
Diğer organların kararlarına karşı, dernek içi denetim yolları tüketilmedikçe
iptal davası açılamaz.
Genel kurul kararlarının yok veya mutlak butlanla hükümsüz sayıldığı durumlar
saklıdır.
III. Yönetim kurulu
1. Oluşumu
MADDE 84.- Yönetim kurulu, beş asıl ve beş yedek üyeden az olmamak üzere dernek
tüzüğünde belirtilen sayıda üyeden oluşur.
Yönetim kurulu üye sayısı, boşalmalar sebebiyle üye tamsayısının yarısının
altına düşerse; genel kurul, kalan yönetim kurulu üyeleri veya denetim kurulu
tarafından bir ay içinde toplantıya çağrılır. Çağrı yapılmazsa, üyelerden
birinin istemi üzerine, sulh  hâkimi, üç üyeyi genel kurulu toplantıya
çağırmakla görevlendirir.
2. Görevleri
MADDE 85.- Yönetim kurulu, derneğin yürütme ve temsil organıdır; bu görevini
kanuna ve dernek tüzüğüne uygun olarak yerine getirir.
Temsil görevi, yönetim kurulunca, üyelerden birine veya bir üçüncü kişiye
verilebilir. 
IV. Denetim kurulu
MADDE 86.- Denetim kurulu, üç asıl ve üç yedek üyeden az olmamak üzere dernek
tüzüğünde belirtilen sayıda üyeden oluşur.
Denetim kurulu, denetleme görevini, dernek tüzüğünde belirtilen esas ve usullere
göre yapar; denetleme sonuçlarını bir raporla yönetim kuruluna ve genel kurula
sunar.
D. Sona erme
I. Kendiliğinden
MADDE 87.- Dernekler, aşağıdaki hâllerde kendiliğinden sona erer:
1. Amacın gerçekleşmesi, gerçekleşmesinin olanaksız hâle gelmesi veya sürenin
sona ermesi,
2. İlk genel kurul toplantısının kanunda öngörülen sürede yapılmamış ve zorunlu
organların oluşturulmamış olması,
3. Borç ödemede acze düşmüş olması,
4. Tüzük gereğince yönetim kurulunun oluşturulmasının olanaksız hâle gelmesi,
5. Olağan genel kurul toplantısının iki defa üst üste yapılamaması.
Her ilgili, sulh  hâkiminden, derneğin kendiliğinden sonra erdiğinin tespitini
isteyebilir.
II. Genel kurul kararı ile
MADDE 88.- Genel kurul, her zaman derneğin feshine karar verebilir.
III. Mahkeme kararı ile
MADDE 89.- Derneğin amacı, kanuna veya ahlâka aykırı hâle gelirse; Cumhuriyet
savcısının veya bir ilgilinin istemi üzerine mahkeme, derneğin feshine karar
verir. Mahkeme, dava sırasında faaliyetten alıkoyma dahil gerekli bütün
önlemleri alır.
E. Derneklerin faaliyetleri
I. Genel olarak
MADDE 90.- Dernekler, amaçlarını gerçekleştirmek üzere, tüzüklerinde belirtilen
çalışma konuları ve biçimleri doğrultusunda faaliyette bulunurlar.
Yasaklanan veya izne bağlı faaliyetlerle ilgili kamu hukuku nitelikli özel kanun
hükümleri saklıdır.
Dernek faaliyetleri ile ilgili yasak ve sınırlamalara aykırılık hâlinde,
Cumhuriyet savcısının istemiyle mahkemece faaliyetten alıkoyma kararı
verilebilir. 
II. Uluslararası faaliyet
1. Faaliyet serbestliği
MADDE 91.- Dernekler, tüzüklerinde gösterilen amaçları gerçekleştirmek üzere,
uluslararası faaliyette bulunabilirler ve yurt dışında şube açabilirler.
Türkiye'de kurulan dernekler, amaçları doğrultusunda uluslararası alanda
işbirliği yapılmasında yarar görülen hâllerde, Bakanlar Kurulunun izniyle yurt
dışında kurulmuş dernek veya kuruluşlara üye olarak katılabilirler.
2. Yabancı dernekler
MADDE 92.- Yabancı dernekler, uluslararası alanda işbirliği yapılmasında yarar
görülen hâllerde ve karşılıklı olmak koşuluyla kültürel, ekonomik ve teknik
konularda bilgi veya teknolojilerinden yararlanılmak üzere, Bakanlar Kurulunun
izniyle Türkiye'de faaliyette bulunabilirler, şube açabilirler, üst kuruluşlar
kurabilirler, kurulmuş üst kuruluşlara katılabilirler.
III. Yabancıların dernek kurma hakkı
MADDE 93.- Türkiye'de yerleşme hakkına sahip olan yabancı gerçek kişiler,
karşılıklı olmak koşuluyla dernek kurabilirler veya kurulmuş derneklere üye
olabilirler.
Onursal üyelik için bu koşul aranmaz.
F. Derneklerin örgütlenmesi
I. Şube açmaları
1. Kuruluşu
MADDE 94.- Dernekler, gerekli görülen yerlerde genel kurul kararıyla şube
açabilirler. Bu amaçla dernek yönetim kurulunca yetki verilen en az üç kişilik
kurucular kurulu, şube açılacak yerin en büyük mülkî amirine şube kuruluş
bildirimini ve gerekli belgeleri verir.
Şube kurucularının, şubenin açılacağı yerde en az altı aydan beri oturmakta
olmaları zorunludur.
Şube kuruluş bildiriminin içeriği ve gerekli belgeler, yönetmelikte gösterilir.
2. Şubenin organları ve uygulanacak hükümler
MADDE 95.- Her şubede genel kurul ve yönetim kurulu ile denetim kurulu veya   
denetçi bulunması zorunludur.
Bu organların görev ve yetkileri ile şubelere ilişkin diğer hususlar hakkında bu
Kanun hükümleri uygulanır.
II. Üst kuruluşlar kurmaları
1. Federasyon
MADDE 96.- Federasyonlar, kuruluş amaçları aynı olan en az beş derneğin,
amaçlarını gerçekleştirmek üzere üye sıfatıyla bir araya gelmeleri suretiyle
kurulur.
Her federasyonun bir tüzüğü bulunur.
Federasyon, kuruluş bildirimi, tüzük ve gerekli belgelerin yerleşim yerinin en
büyük mülkî amirine verilmesiyle tüzel kişilik kazanır.
2. Konfederasyon
MADDE 97.- Konfederasyonlar, kuruluş amaçları aynı olan en az üç federasyonun,
amaçlarını gerçekleştirmek üzere üye sıfatıyla bir araya gelmeleri suretiyle
kurulur.
Her konfederasyonun bir tüzüğü bulunur.
Konfederasyon, kuruluş bildirimi, tüzük ve gerekli belgelerin yerleşim yerinin
en büyük mülkî amirine verilmesiyle tüzel kişilik kazanır.
3. Ortak hükümler
MADDE 98.- Dernekler, bağlı oldukları federasyonun; federasyonlar da bağlı
oldukları konfederasyonun genel kurulunda en az üçer üye ile temsil olunurlar.
Temsilci üyeler, ilgili derneklerin ve federasyonların genel kurullarınca
seçilirler.
Federasyon ve konfederasyonlara ilişkin diğer hususlar hakkında bu Kanun
hükümleri uygulanır.
G. Dernek gelirleri
MADDE 99.- Dernek gelirleri, üye ödentisi, dernek faaliyetleri sonucunda veya
dernek malvarlığından elde edilen gelirler ile bağış ve yardımlardan oluşur.
H. Saklı hükümler
MADDE 100.- Kamuya yararlı dernekler ve özel kanunlarla kurulan dernekler
hakkındaki özel hükümler saklıdır.
 
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
VAKIFLAR
 
A. Kuruluşu
I.Tanımı
MADDE 101.- Vakıflar, gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli
ve sürekli bir amaca özgülemeleriyle oluşan tüzel kişiliğe sahip mal
topluluklarıdır.
Bir malvarlığının bütünü veya gerçekleşmiş ya da gerçekleşeceği anlaşılan her
türlü geliri veya ekonomik değeri olan haklar vakfedilebilir.
Vakıflarda üyelik olmaz.
Cumhuriyetin Anayasa ile belirlenen niteliklerine ve Anayasanın temel
ilkelerine,  hukuka,  ahlâka, millî birliğe ve millî menfaatlere aykırı veya
belli bir ırk ya da cemaat mensuplarını desteklemek amacıyla vakıf kurulamaz.
 II. Kuruluş şekli
MADDE 102.- Vakıf kurma iradesi, resmî senetle veya ölüme bağlı tasarrufla
açıklanır. Vakıf, yerleşim yeri mahkemesi nezdinde tutulan sicile tescil ile
tüzel kişilik kazanır.
Resmî senetle vakıf kurma işleminin temsilci aracılığıyla yapılması, temsil
yetkisinin noterlikçe düzenlenmiş bir belgeyle verilmiş olmasına ve bu belgede
vakfın amacı ile özgülenecek mal ve hakların belirlenmiş bulunmasına bağlıdır.
Mahkemeye başvurma, resmî senet düzenlenmiş ise vakfeden tarafından; vakıf ölüme
bağlı tasarrufa dayanıyorsa ilgililerin veya vasiyetnameyi açan sulh  hâkiminin
bildirimi üzerine ya da Vakıflar Genel Müdürlüğünce re'sen yapılır.
Başvurulan mahkeme, mal ve hakların korunması için gerekli önlemleri re'sen
alır.
III. Temyiz ve iptal
MADDE 103.- Mahkemenin verdiği karar, tebliğ tarihinden başlayarak bir ay
içinde, başvuran veya Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından temyiz edilebilir.
Vakıflar Genel Müdürlüğü veya ilgililer, vakfın kurulmasını engelleyen
sebeplerin varlığı hâlinde iptal davası açabilirler.
IV. Tescil ve ilân
MADDE 104.- Tesciline karar verilen vakıf, vakfın yerleşim yeri mahkemesi
nezdinde tutulan sicile tescil edilir; ayrıca Vakıflar Genel Müdürlüğünde
tutulan merkezî sicile kaydolunur.
Tescil kararı, başka bir mahkemece verilmiş ise, ilgili belgelerle birlikte
tescil için vakfın yerleşim yeri mahkemesine gönderilir.
Yerleşim yeri mahkemesinin yapacağı bildirim üzerine Vakıflar Genel Müdürlüğünce
merkezî sicile kaydolunan vakıf Resmî Gazete ile ilân olunur.
Tescil ve ilân tüzük hükümlerine göre yapılır.   
V. Mal ve hakların kazanılması ve sorumluluk
MADDE 105.- Özgülenen malların mülkiyeti ile haklar, tüzel kişiliğin
kazanılmasıyla vakfa geçer.
Tescile karar veren mahkeme, vakfedilen taşınmazın vakıf tüzel kişiliği adına
tescil edilmesini tapu idaresine bildirir.
Ölüme bağlı tasarrufla kurulan vakfın mirasbırakanın borçlarından sorumluluğu,
özgülenen mal ve haklarla sınırlıdır.
B. Vakıf senedi
I. İçeriği
MADDE 106.- Vakıf senedinde vakfın adı, amacı, bu amaca özgülenen mal ve haklar,
vakfın örgütlenme ve yönetim şekli ile yerleşim yeri gösterilir.
II. Noksanlıklar
MADDE 107.- Vakıf senedinde vakfın amacı ile bu amaca özgülenen mal ve haklar
yeterince belirlenmiş ise, diğer noksanlıklar vakfın tüzel kişilik kazanması
için yapılan başvurunun reddini gerektirmez.
Bu tür noksanlıklar, tescil kararı verilmeden önce mahkemece
tamamlattırılabileceği gibi; kuruluştan sonra da denetim makamının başvurusu
üzerine, olanak varsa vakfedenin görüşü alınarak vakfın yerleşim yeri
mahkemesince tamamlattırılır.
Tescili istenen vakfa ölüme bağlı tasarrufla özgülenen mal  ve haklar amacın
gerçekleşmesine yeterli değilse; vakfeden aksine bir irade açıklamasında
bulunmuş olmadıkça bu mal ve haklar, denetim makamının görüşü alınarak  hâkim 
tarafından benzer amaçlı bir vakfa özgülenir.
C. Mirasçıların ve alacaklıların dava hakkı
MADDE 108.- Vakfedenin mirasçıları ile alacaklılarının, bağışlamaya ve ölüme
bağlı tasarruflara ilişkin hükümler uyarınca dava hakları saklıdır.
D. Vakfın örgütü
I. Genel olarak
MADDE 109.- Vakfın bir yönetim organının bulunması zorunludur. Vakfeden, vakıf
senedinde gerekli gördüğü başka organları da gösterebilir.
II. Çalıştırılanlara ve işçilere  yardım vakfı
MADDE 110.- Çalıştırılanlara ve işçilere yardım vakıflarının yöneticileri,
yararlananlara, vakfın örgütü, işleyişi ve malî durumu hakkında gerekli bilgiyi
vermekle yükümlüdürler.
Vakfa ödenti veren çalıştırılanlar ve işçiler en az yapmış oldukları ödeme
oranında yönetime katılırlar ve temsilcilerini olabildiğince kendi aralarından
seçerler.
Vakfın malvarlığının çalıştırılanların ve işçilerin yapacakları ödemelerle
sağlanacak bölümünün işverene karşı vakfın bir alacağından ibaret olması, ancak
bu alacak için yeterli güvence sağlanmış olmasına bağlıdır.
Yararlananların, vakfın edimlerinin yerine getirilmesini dava yoluyla
isteyebilmeleri, ödenti vermiş olmalarına veya vakfı düzenleyen hükümlerin
kendilerine bu hakkı tanımış bulunmasına bağlıdır.   
Çalıştırılanlara ve işçilere  yardım vakıflarında yararlananların yönetime
katılmaları ve vakıftan yararlanma koşulları ile ilgili hükümlerde yapılacak
değişiklikler, vakıf senedine göre buna yetkili organın istemi üzerine, denetim
makamının yazılı görüşü alındıktan sonra yerleşim yeri mahkemesince karara
bağlanır.
E. Denetim
MADDE 111.- Vakıfların, vakıf senedindeki hükümleri yerine getirip
getirmedikleri, vakıf mallarını amaca uygun biçimde yönetip yönetmedikleri ve
vakıf gelirlerini amaca uygun olarak harcayıp harcamadıkları Vakıflar Genel
Müdürlüğünce ve üst kuruluşlarınca denetlenir. Vakıfların üst kuruluşlarınca
denetimi özel kanun hükümlerine tabidir.
Denetimin nasıl yapılacağı, sonuçları ve bu Kanuna göre kurulmuş olsun veya
olmasın bütün vakıfların Vakıflar Genel Müdürlüğüne ödeyecekleri denetim
giderlerine katılma payı, vakfın safî gelirinin yüzde beşini geçmemek üzere
tüzükle belirlenir.
F. Yönetimin, amacın ve malların değiştirilmesi
I. Yönetimin değiştirilmesi
MADDE 112.- Haklı sebepler varsa mahkeme, vakfın yönetim organı veya denetim
makamının istemi üzerine diğerinin yazılı görüşünü aldıktan sonra vakfın
örgütünü, yönetimini ve işleyişini değiştirebilir.
Mahkeme, denetim makamının başvurusu üzerine, tüzükte gösterilen sebeplerle
duruşma yaparak yöneticileri görevden alabilir ve vakıf senedinde başka bir
hüküm yoksa yenisini seçebilir.
II. Amacın ve malların değiştirilmesi
MADDE 113.- Durum ve koşullardaki değişmeler yüzünden vakıf senedinde yazılı
amaca bağlı kalınması vakfedenin arzusuna açıkça uymayacak hâle gelmiş ise
mahkeme, vakfın yönetim organı veya denetim makamının başvurusu üzerine
diğerinin yazılı görüşünü aldıktan sonra vakfın amacını değiştirebilir.
Amacın gerçekleşmesini önemli ölçüde güçleştiren veya engelleyen koşulların ve
yükümlülüklerin kaldırılmasında veya değiştirilmesinde de aynı hüküm uygulanır.
Amaca özgülenen mal ve hakların daha yararlı olanları ile değiştirilmesini veya
paraya çevrilmesini haklı kılan sebepler varsa mahkeme, vakfın yönetim organı
veya denetim makamının başvurusu üzerine diğerinin yazılı görüşünü aldıktan
sonra gerekli değişikliğe izin verebilir.
G. Yıllık rapor
MADDE 114.- Yönetim organı her takvim yılının ilk üç ayı içinde vakfın bir
önceki yıla ait malvarlığı durumunu ve çalışmalarını bir rapor hâlinde denetim
makamına bildirir ve durumun uygun araçlarla yayımlanmasını sağlar.
H. Faaliyetten geçici alıkoyma
MADDE 115.- İçişleri Bakanlığı, Anayasada öngörülen hâllerde ve belirlenen
usullere uygun olarak, denetim makamının da görüşünü almak suretiyle mahkemece
bir karar verilinceye kadar vakfı geçici olarak faaliyetten alıkoyabilir ve
derhâl mahkemeye başvurur. Hâkim başvuruyu gecikmeksizin karara bağlar.
İ. Vakfın sona ermesi
MADDE 116.- Amacın gerçekleşmesi olanaksız hâle geldiği ve değiştirilmesine de
olanak bulunmadığı takdirde, vakıf kendiliğinden sona erer ve mahkeme kararıyla
sicilden silinir.
Yasak amaç güttüğü veya yasak faaliyetlerde bulunduğu sonradan anlaşılan veya
amacı sonradan yasaklanan vakfın amacının değiştirilmesine olanak bulunmazsa;
vakıf, denetim makamının ya da Cumhuriyet savcısının başvurusu üzerine duruşma
yapılarak dağıtılır.
J. Diğer hükümler
MADDE 117.- Vakıfların malları üzerinde zilyetlik yoluyla kazanma hükümleri
uygulanmaz.
Derneklerin uluslararası faaliyette bulunmalarına ve üst kuruluş kurmalarına
ilişkin hükümler kıyas yoluyla vakıflar hakkında da uygulanır.
Kamuya yararlı veya özel kanunlarla kurulan vakıflar hakkındaki özel hükümler
saklıdır.
 
İKİNCİ KİTAP
AİLE HUKUKU
BİRİNCİ KISIM
EVLİLİK HUKUKU
BİRİNCİ BÖLÜM
EVLENME
BİRİNCİ AYIRIM
NİŞANLILIK
 
A. Nişanlanma
MADDE 118.- Nişanlanma, evlenme vaadiyle olur.
Nişanlanma, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça küçüğü veya kısıtlıyı
bağlamaz.
B. Nişanlılığın hükümleri
I. Dava hakkının bulunmaması
MADDE 119.- Nişanlılık, evlenmeye zorlamak için dava hakkı vermez.
Evlenmeden kaçınma hâli için öngörülen cayma tazminatı veya ceza şartı dava
edilemez; ancak yapılan ödemeler de geri istenemez.
II. Nişanın bozulmasının sonuçları
1. Maddî tazminat
MADDE 120.- Nişanlılardan biri haklı bir sebep olmaksızın nişanı bozduğu veya
nişan taraflardan birine yükletilebilen bir sebeple bozulduğu takdirde; kusuru
olan taraf, diğerine dürüstlük kuralları çerçevesinde ve evlenme amacıyla
yaptığı harcamalar ve katlandığı maddî fedakârlıklar karşılığında uygun bir
tazminat vermekle yükümlüdür. Aynı kural nişan giderleri hakkında da uygulanır.
Tazminat istemeye hakkı olan tarafın ana ve babası veya onlar gibi davranan
kimseler de, aynı koşullar altında yaptıkları harcamalar için uygun bir tazminat
isteyebilirler.   
2. Manevî tazminat
MADDE 121.- Nişanın bozulması yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf,
kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para
ödenmesini isteyebilir.
III. Hediyelerin geri verilmesi
MADDE 122.- Nişanlılık evlenme dışındaki bir sebeple sona ererse, nişanlıların
birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların, diğer nişanlıya
vermiş oldukları alışılmışın dışındaki hediyeler, verenler tarafından geri
istenebilir.
Hediye aynen veya mislen geri verilemiyorsa, sebepsiz zenginleşme hükümleri
uygulanır.
IV. Zamanaşımı
MADDE 123.- Nişanlılığın sona ermesinden doğan dava hakları, sona ermenin
üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
İKİNCİ AYIRIM
EVLENME EHLİYETİ VE ENGELLERİ
 
A. Ehliyetin koşulları
I. Yaş
MADDE 124.- Erkek veya kadın onyedi yaşını doldurmadıkça evlenemez.
Ancak, hâkim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple onaltı yaşını
doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir. Olanak bulundukça
karardan önce ana ve baba veya vasi dinlenir.
II. Ayırt etme gücü
MADDE 125.- Ayırt etme gücüne sahip olmayanlar evlenemez.
III. Yasal temsilcinin izni
1. Küçükler hakkında
MADDE 126.- Küçük, yasal temsilcisinin izni olmadıkça evlenemez.
2. Kısıtlılar hakkında
MADDE 127.- Kısıtlı, yasal temsilcisinin izni olmadıkça evlenemez.
3. Mahkemeye başvurma
MADDE 128.- Hâkim, haklı sebep olmaksızın evlenmeye izin vermeyen yasal
temsilciyi dinledikten sonra, bu konuda başvuran küçük veya kısıtlının
evlenmesine izin verebilir.
B. Evlenme engelleri
I. Hısımlık
MADDE 129.- Aşağıdaki kimseler arasında evlenme yasaktır:
1. Üstsoy ile altsoy arasında; kardeşler arasında; amca, dayı, hala ve teyze ile
yeğenleri arasında,
2. Kayın hısımlığı meydana getirmiş olan evlilik sona ermiş olsa bile, eşlerden
biri ile diğerinin üstsoyu veya altsoyu arasında,
3. Evlât edinen ile evlâtlığın veya bunlardan biri ile diğerinin altsoyu ve eşi
arasında.
II. Önceki evlilik
1. Sona erdiğinin ispatı
a. Genel olarak
MADDE 130.- Yeniden evlenmek isteyen kimse, önceki evliliğinin sona ermiş
olduğunu ispat etmek zorundadır.
b. Gaiplik durumunda
MADDE 131.- Gaipliğine karar verilen kişinin eşi, mahkemece evliliğin feshine
karar verilmedikçe yeniden evlenemez.
Kaybolanın eşi evliliğin feshini, gaiplik başvurusuyla birlikte veya ayrıca
açacağı bir dava ile isteyebilir.
Ayrı bir dava ile evliliğin feshi, davacının yerleşim yeri mahkemesinden
istenir.
2. Kadın için bekleme süresi
MADDE 132.- Evlilik sona ermişse, kadın, evliliğin sona ermesinden başlayarak
üçyüz gün geçmedikçe evlenemez.
Doğurmakla süre biter.
Kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması veya evliliği sona eren
eşlerin yeniden birbiriyle evlenmek istemeleri hâllerinde mahkeme bu süreyi
kaldırır.
III. Akıl hastalığı
MADDE 133.- Akıl hastaları, evlenmelerinde tıbbî sakınca bulunmadığı resmî
sağlık kurulu raporuyla anlaşılmadıkça evlenemezler.
ÜÇÜNCÜ AYIRIM
EVLENME BAŞVURUSU VE TÖRENİ
A. Başvuru
I. Başvuru makamı
MADDE 134.- Birbiriyle evlenecek erkek ve kadın, içlerinden birinin oturduğu yer
evlendirme memurluğuna birlikte başvururlar.
Evlendirme memuru, belediye bulunan yerlerde belediye başkanı veya bu işle
görevlendireceği memur, köylerde muhtardır.
II. Şekli
MADDE 135.- Başvuru, evlenecekler tarafından yazılı veya sözlü olarak yapılır.
III. Belgeler
MADDE 136.- Erkek ve kadından her biri, nüfus cüzdanı ve nüfus kayıt örneğini,
önceki evliliği sona ermiş ise buna ilişkin belgeyi, küçük veya kısıtlı ise
ayrıca yasal temsilcisinin imzası onaylanmış yazılı izin belgesini ve evlenmeye
engel hastalığının bulunmadığını gösteren sağlık raporunu evlendirme memurluğuna
vermek zorundadır.
IV. Başvurunun incelenmesi ve reddi
MADDE 137.- Evlendirme memuru, evlenme başvurusunu ve buna eklenmesi gereken
belgeleri inceler. Başvuruda bir noksanlık görürse bunu tamamlar veya
tamamlattırır.
Başvurunun usulüne uygun olarak yapılmadığı veya evleneceklerden birinin
evlenmeye ehil olmadığı ya da evlenmeye yasal bir engel bulunduğu anlaşılırsa,
evlenme başvurusu reddolunur ve durum evleneceklere yazıyla hemen bildirilir.
V. Redde itiraz ve yargılama usulü
MADDE 138.- Evleneceklerden her biri evlendirme memurunun ret kararına karşı
mahkemeye başvurabilir. İtiraz, evrak üzerinde incelenip kesin karara bağlanır.
Ancak, mutlak butlan sebeplerinden birinin bulunduğuna ilişkin ret kararlarına
karşı açılan davalar, basit yargılama usulüyle ve Cumhuriyet savcısının hazır
bulunmasıyla görülür.
B. Evlenme töreni ve tescil
I. Koşulları
1. Evlenme izni
MADDE 139.- Evlendirme memuru, evlenme koşullarının varlığını tespit ederse veya
ret kararı mahkemece kaldırılırsa, evleneceklere evlenme gün ve saatini bildirir
veya isterlerse evlenme izni belgesini verir.
Evlenme izni belgesi, verildiği tarihten başlayarak altı ay içinde evleneceklere
herhangi bir evlendirme memuru önünde evlenebilme hakkı sağlar.
2. Evlenmenin yapılamaması
MADDE 140.- Evlenme koşullarının bulunmadığının anlaşılması veya belgelerin
verilmesinden başlayarak altı ayın geçmesi hâlinde, evlendirme memuru evlenme
törenini yapamaz.
II. Yapılışı
1. Tören yeri
MADDE 141.- Evlenme töreni, evlendirme dairesinde evlendirme memurunun ve ayırt
etme gücüne sahip ergin iki tanığın önünde açık olarak yapılır. Ancak, tören
evleneceklerin istemi üzerine evlendirme memurunun uygun bulacağı diğer yerlerde
de yapılabilir.
2. Törenin şekli
MADDE 142.- Evlendirme memuru, evleneceklerden her birine birbiriyle evlenmek
isteyip istemediklerini sorar. Evlenme, tarafların olumlu sözlü cevaplarını
verdikleri anda oluşur. Memur, evlenmenin tarafların karşılıklı rızası ile
kanuna uygun olarak yapılmış olduğunu açıklar.
 3. Aile cüzdanı ve dinî tören
MADDE 143.- Evlenme töreni biter bitmez evlendirme memuru eşlere bir aile
cüzdanı verir.
Aile cüzdanı gösterilmeden evlenmenin dinî töreni yapılamaz.
Evlenmenin geçerli olması dinî törenin yapılmasına bağlı değildir.
C. Yönetmelik
MADDE 144.- Evlenme işlemi, evlenme kütüğü, evlenmeye ilişkin yazışma ve evlenme
ile ilgili diğer konular yönetmelikle düzenlenir.
DÖRDÜNCÜ AYIRIM
BATIL OLAN EVLENMELER
 
A. Mutlak butlan
I. Sebepleri
MADDE 145.- Aşağıdaki hâllerde evlenme mutlak butlanla batıldır:
1. Eşlerden birinin evlenme sırasında evli bulunması,
2. Eşlerden birinin evlenme sırasında sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden
yoksun bulunması,
3. Eşlerden birinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı bulunması,
4. Eşler arasında evlenmeye engel olacak derecede hısımlığın bulunması.
II. Dava açma görevi ve hakkı
MADDE 146.- Mutlak butlan davası, Cumhuriyet savcısı tarafından re'sen açılır.
Bu dava, ilgisi olan herkes tarafından da  açılabilir.
III. Dava hakkının sınırlanması veya  kalkması
MADDE 147.- Sona ermiş bir evliliğin mutlak butlanı Cumhuriyet savcısı
tarafından re'sen dava edilemez; fakat her ilgili, mutlak butlanın karar altına
alınmasını isteyebilir.
Ayırt etme gücünün sonradan kazanılması veya akıl hastalığının iyileşmiş olması
durumlarında mutlak butlan davasını yalnız ayırt etme gücünü  sonradan kazanan
veya akıl hastalığı iyileşen eş açabilir.
Evliyken yeniden evlenen bir kimsenin önceki evliliği mutlak butlan kararı
verilmeden önce sona ermişse ve ikinci evlenmede diğer eş iyiniyetli ise, bu
evlenmenin butlanına karar verilemez.
B. Nisbî butlan
I. Eşlerin dava hakkı
1. Ayırt etme gücünden  geçici yoksunluk
MADDE 148.- Evlenme sırasında geçici bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun olan
eş, evlenmenin iptalini dava edebilir.
2. Yanılma
MADDE 149.- Aşağıdaki durumlarda eşlerden biri evlenmenin iptalini dava
edebilir:
1. Evlenmeyi hiç istemediği veya evlendiği kişiyle evlenmeyi düşünmediği hâlde
yanılarak bu evlenmeye razı olmuşsa,
2. Eşinde bulunmaması onunla birlikte yaşamayı kendisi için çekilmez bir duruma
sokacak derecede önemli bir nitelikte yanılarak evlenmişse.
3. Aldatma
MADDE 150.- Aşağıdaki durumlarda eşlerden biri evlenmenin iptalini dava
edebilir:
1. Eşinin namus ve onuru hakkında doğrudan doğruya onun tarafından veya onun
bilgisi altında bir başkası tarafından aldatılarak evlenmeye razı olmuşsa,
2. Davacının veya altsoyunun sağlığı için ağır tehlike oluşturan bir hastalık
kendisinden gizlenmişse.
4. Korkutma
MADDE 151.- Kendisinin veya yakınlarından birinin hayatı, sağlığı veya namus ve
onuruna yönelik pek yakın ve ağır bir tehlike ile korkutularak evlenmeye razı
edilmiş eş, evlenmenin iptalini dava edebilir.
5. Hak düşürücü süre
MADDE 152.- İptal davası açma hakkı, iptal sebebinin öğrenildiği veya korkunun
etkisinin ortadan kalktığı tarihten başlayarak altı ay ve her hâlde evlenmenin
üzerinden beş yıl geçmekle düşer.
II. Yasal temsilcinin dava hakkı
MADDE 153.- Küçük veya kısıtlı, yasal temsilcisinin izni olmadan evlenirse, izni
alınmayan yasal temsilci evlenmenin iptalini dava edebilir.
Bu suretle evlenen kimse sonradan onsekiz yaşını doldurmak suretiyle ergin olur,
kısıtlı olmaktan çıkar veya karı gebe kalırsa evlenmenin iptaline karar
verilemez.
C. Butlanı gerektirmeyen sebepler
I. Bekleme süresine uymama
MADDE 154.- Kadının bekleme süresi bitmeden evlenmesi, evlenmenin butlanını
gerektirmez.
II. Şekil kurallarına uymama
MADDE 155.- Evlendirmeye yetkili memur önünde yapılmış olan bir evliliğin
kanunun diğer şekil kurallarına uyulmaması sebebiyle butlanına karar verilemez.
D. Butlan kararı
I. Genel olarak
MADDE 156.- Batıl bir evlilik ancak  hâkimin  kararıyla sona erer. Mutlak butlan
hâlinde bile evlenme, hâkimin kararına kadar geçerli bir evliliğin bütün
sonuçlarını doğurur.
II. Sonuçları
1. Çocuklar yönünden
MADDE 157.- Mahkemece butlanına karar verilen bir evlilikten doğan çocuklar, ana
ve baba iyiniyetli olmasalar bile evlilik içinde doğmuş sayılırlar.
Çocuklar ile ana ve baba arasındaki ilişkilere boşanmaya ilişkin hükümler
uygulanır.
2. Eşler yönünden
MADDE 158.- Evlenmenin butlanına karar verilirse, evlenirken iyiniyetli bulunan
eş bu evlenme ile kazanmış olduğu kişisel durumunu korur.
Eşler arasındaki mal rejiminin tasfiyesi, tazminat, nafaka ve soyadı hakkında
boşanmaya ilişkin hükümler uygulanır.
E. Mirasçıların dava hakkı
MADDE 159.- Evlenmenin butlanını dava etme hakkı mirasçılara geçmez. Ancak,
mirasçılar açılmış olan davayı sürdürebilirler. Dava sonucunda  evlenme
sırasında iyiniyetli olmadığı anlaşılan sağ kalan eş, yasal mirasçı olamayacağı
gibi, daha önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla  kendisine sağlanan
hakları da kaybeder.
F. Yetki ve yargılama usulü
MADDE 160.- Evlenmenin butlanı davasında, yetki ve yargılama usulü bakımından
boşanmaya ilişkin hükümler uygulanır.
İKİNCİ BÖLÜM
BOŞANMA
A. Boşanma sebepleri
I. Zina
MADDE 161.- Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir.
Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her
hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.
Affeden tarafın dava hakkı yoktur. 
II. Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış
MADDE 162.- Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya
kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta
bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir.
Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her
hâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.
Affeden tarafın dava hakkı yoktur.
III. Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme
MADDE 163.- Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir
hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten
beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.
IV. Terk
MADDE 164.- Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine
getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak
konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam
etmekte ve istem üzerine hâkim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; 
terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye
zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de
terk etmiş sayılır.
Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim, esası incelemeden yapacağı ihtarda
terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde
doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilân yoluyla
yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı
bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava
açılamaz.
V. Akıl hastalığı
MADDE 165.- Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş
için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık
kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.
VI. Evlilik birliğinin sarsılması
MADDE 166.- Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden
beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma
davası açabilir.
Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise,
davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın
kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve
çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar
verilebilir.
Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin
diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış
sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat
dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın
malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek
düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini
göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu
değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde
tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı  hükmü uygulanmaz.
Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar
verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde,
her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği
temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar
verilir.
B. Dava
I. Konusu
MADDE 167.- Boşanma davası açmaya hakkı olan eş, dilerse boşanma, dilerse
ayrılık isteyebilir.
II. Yetki
MADDE 168.- Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin
yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları
yer mahkemesidir.
III. Geçici önlemler
MADDE 169.- Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince
gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının
yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen
alır.
C. Karar
I. Boşanma veya ayrılık
MADDE 170.- Boşanma sebebi ispatlanmış olursa,  hâkim  boşanmaya veya ayrılığa
karar verir.
Dava yalnız ayrılığa ilişkinse, boşanmaya karar verilemez.
Dava boşanmaya ilişkinse, ancak ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı
bulunduğu takdirde ayrılığa karar verilebilir.
II. Ayrılık süresi
MADDE 171.- Ayrılığa bir yıldan üç yıla kadar bir süre için karar verilebilir.
Bu süre ayrılık kararının kesinleşmesiyle işlemeye başlar.
III. Ayrılık süresinin bitimi
MADDE 172.- Süre bitince ayrılık durumu kendiliğinden sona erer.
Ortak hayat yeniden kurulmamışsa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
Boşanmanın sonuçları düzenlenirken ilk davada ispatlanmış olan olaylar ve
ayrılık süresinde ortaya çıkan durumlar göz önünde tutulur.
IV. Boşanan kadının kişisel durumu
MADDE 173.- Boşanma hâlinde kadın, evlenme ile kazandığı kişisel durumunu korur;
ancak, evlenmeden önceki soyadını yeniden alır.  Eğer kadın evlenmeden önce dul
id
.

Sosyal Bilgiler

Türk Medeni Kanunu
« : Ağustos 20, 2008, 04:53:45 ÖS »