Gönderen Konu: TARİHİ YERLER  (Okunma sayısı 11123 defa)

Çevrimdışı PeRi

  • Usta Öğretmen
  • *****
  • İleti: 712
  • Rep +33/-10
  • Cinsiyet: Bayan
TARİHİ YERLER
« : Ekim 14, 2009, 08:10:00 ÖS »
Istanbul - Tarihi Yerler Müzeler
ISTANBUL'un TARIHÇESI VE FETHI

Istanbul'un tarihi 300 bin yil önceye kadar uzanir. Küçükçekmece gölü kenarinda bulunan Yarimburgaz magarasinda yapilan kazilarda insan kültürüne ait ilk izlere rastlanmistir. Bu dönemde gölün çevresinde Neolitik ve Kalkolitik insanlarin yasadigi sanilmaktadir. Çesitli dönemlerde yapilan kazilarda, Dudullu yakinlarinda Alt Paleolitik Çag'a, Agaçli yakinlarinda ise, Orta Paleolitik Çag ile Üst Paleolitik Çag'a özgü aletlere rastlanmistir. 5000 yillarindan itibaren basta Kadiköy Fikirtepe olmak üzere Çatalca, Dudullu, Ümraniye, Pendik, Davutpasa, Kilyos ve Ambarli'da yogun bir yerlesimin basladigi sanilmaktadir. Ama bugünkü Istanbul'un temelleri M.Ö. 7. yüzyilda atilmistir. M.S. 4. Yüzyilda Imparator Constantin tarafindan yeniden insa edilip, baskent yapilmis; o günden sonra da yaklasik 16 asir boyunca Roma, Bizans ve Osmanli dönemlerinde baskentlik sifatini sürdürmüstür. Ayni zamanda, Imparator Constantis ile birlikte Hristiyanligin merkezlerinden biri olan Istanbul, 1453'te Osmanlilar tarafindan fethedildikten sonra Müslümanlarin en önemli kentlerinden biri sayilmistir.

ISTANBUL TARIHINDEKI BELLI BASLI DÖNEMLER

Bizantion (M.O. 660 - M.S. 324) Yunanistan'dan gelen Megara'lilar M.Ö. 680'lerde Marmara Denizi'ni geçerek Istanbul'a ulastilar ve bugünkü Kadiköy'de Halkedon adini verdikleri bir kent kurdular. "Körler Ülkesi" olarak da anilan Halkedon'un halki tarimla ugrasiyordu. M.Ö. 660'larda da Trak kökenli komutanlari Bizans önderliginde yola çikan Mega'lilarin diger bir kolu bugünkü Sarayburnu'nun oldugu yerde baska bir kent daha kurdu. Efsaneye göre Delfi Tapinagi'ndaki kahinin ögüdüne uyarak burayi seçen Megara'lilar, komutanlarinin adindan hareketle, kente "Bizantion " adini verdiler. Bu yörede Megara'lilardan önce de bazi Trak topluluklari yasadigi bilindigi için Megara'lilarla yerli halkin kaynasmis olduklari sanilmaktadir. Pek çok istilalara ugrayan Bizantion, M.Ö. 269'da Bithynialilar tarafindan yagmalanarak ele geçirildi. M.Ö. 202'de Makedonyalilar'in tehdidinden korkarak, Bizantion Roma'dan yardim isteginde bulundu. Bu dönemden itibaren kentte Roma Imparatorlugu'nun etkisi baslamis ve M.Ö 146'da kent Roma'nin egemenligine girmistir. Önceleri idari olarak varligini sürdüren kent, daha sonra Bitinya-Pontus eyaletinin bir parçasi haline gelmistir. Böylece 700 yillik kent devleti statüsü sona ermistir. 73 yilinda Bizantion Roma'nin Bithynia-Pontus eyaletine baglandi. Imparator Vespasianus kentin gelisimine katkida bulundu. 193 yilina gelindiginde, Roma Imparatoru Septimus Severus, Partlar'in tarafini tutan Bizantion'u kusatarak kenti yagmalayip, surlari da yiktirdi. Daha sonra ise surlari yeniden insa ettirip, kenti imar etti. Yeni binalarla sokaklari düzenledi. Hipodrom insaatini baslatti. 269'da kent bu defa Gotlar'in saldirisina ugradi. Zafer kazanan Gotlar, deniz kiyisina yakin bir yere sütunlarini diktiler. 13'de Nicomedialilar kenti ele geçirdiler. I. Constantinus, Nicomedialilar'la yaptigi savasi kazanarak kenti geri aldi.

Roma Imparatorlugu'nun baskenti (324 - 395)Bizantion Roma'nin Dogu'sunun yönetim merkezi olarak seçildi. Bu yeni konumu, kentin dünya kültürü ve siyaseti içindeki önemli rolünü de belirledi. I. Constantinus (324-337), Romali soylulari Bizantion'a çagirarak kentin Romali nüfusunu artirdi. Yeni baskentin konumuna yakisir bir imar hamlesi baslatildi. Limanlar ve su tesisleri yeniden düzenlendi. Kent içi su dagitim sistemlerinin temelleri atildi. Savunma için yeni bir sur yaptirildi. Septimus Severius'un baslattigi hipodrom insaati tamamlandi. 100 bin kisilik hipodromun genisligi 117, uzunlugu ise 480 metreydi. Hipodrom duvarlarinin üzeri çok sayida heykelle süslüydü. En önemlisi de at heykelleriydi. Kentin Latinler tarafindan istila edilmesiyle bu at heykelleri Venedik'e, San Marco Meydani'na tasindi. Hipodrom'daki (Sultanahmet Meydani) imparatorluk sarayi (Sultanahmet Camisi'nin bulundugu alan) ve anitsal ibadethaneler, akropolis (Topkapi Sarayi'nin bulundugu yer) yapildi. Önceleri Nea (Yeni) Roma adi ile anilan kenti, I. Constantinus kendi adiyla özdeslestirdi. 11 Mayis 330 tarihinde kentin adi Constantinopolis olarak ilan edildi. Önce Aya Irini, ardindan 360 yilinda da Ayasofya kiliselerini yaptiraran I. Constantinus, kenti Hiristiyan dünyasi için önemli bir merkez haline getirdi.Bizans Imparatorlugu Dönemi (395 - 1453) 476'da Bati Roma'nin yikilmasindan sonra Dogu Roma Imparatorlugu, Bizans Imparatorlugu'na dönüsmüs ve Istanbul da, bu yeni imparatorlugun baskenti haline gelmistir. 6. yüzyilin ortalari, Bizans Imparatorlugu ve Istanbul için yeni bir yükselis döneminin baslangicidir. Imparator I. Jüstinyen yönetimindeki bu dönemde daha önce tahrip edilmis olan Ayasofya bugünkü haliyle yeniden insa edilmis, 543'lerde kentte görülen ve nüfusun yarisinin ölümüne sebep olan veba salgininin izleri silinmistir.

7, 8 ve 9. Yüzyillar Istanbul için kusatilma yillari oldu. Yedinci yüzyilda Sasaniler ve Avarlar'in saldirisina ugrayan kenti, sekizinci yüzyilda Bulgarlar ve Müslüman Araplar dokuzuncu yüzyilda ise Ruslar ve Bulgarlar kusattilar. 1204'de kent Haçlilar tarafindan ele geçirildi ve yagmalandi. Bu isgal ve yagma sonrasinda ortaçagin en büyük kenti 40-50.000 nüfuslu, yoksul ve harabe bir kente dönüstü. Bu dönemden sonra Istanbul sürekli küçülmeye ve fakirlesmeye basladi. Sehrin soylu ve zenginleri Iznik'e göç etti. Latin Imparatorlugu sadece Istanbul ve yöresinde egemenlik kurabildi.Iznik (Nikia), Trabzon ve Yunanistan'daki Epiros'ta bir Bizans muhalefeti gelisti. 1254 yilina gelindiginde Latin Imparatorlugu çepeçevre kusatilmisti. Bu esnada Istanbul çok fakirlesmis hatta Latin Imparatoru II. Baudouin isinmak için sarayinin ahsap bölümlerini yakacak olarak kullanmaya baslamisti. Nihayet 1261 yilinda Palailogos Hanedani Istanbul'u tekrar ele geçirdi ve böylece Istanbul'daki Latin dönemi sona erdi.

Osmanli Imparatorlugu Dönemi (1453-1923)Kent, 1391 yilindan baslayarak Osmanlilar tarafindan kusatilmaya baslandi. 1396'da I. Bayazid (1389-1403), Karadeniz'den gelecek yardimlari önlemek için kentin Anadolu yakasina bir hisar yaptirdi.Kenti almaya kararli olan II. Mehmed de (1451-1481), Bizans'a Kuzey'den gelecek yardimlari her iki taraftan Bogaz'i tutarak önlemek için bu defa kentin Avrupa yakasina Rumeli Hisari'ni insa ettirdi. Istanbul'un fetih hazirliklari bir yil önceden baslatildi. Kusatma için gerekli olan çok büyük toplar döktürüldü. 16 kadirgadan olusan güçlü bir donanma olusturuldu. Asker sayisi iki kat arttirildi. Bizansin yardim almasini engellemek için yardim yollari kontrol altina alindi. Ceneviz'lilerin elinde bulunan Galata'nin da savas esnasinda tarafsiz kalmasi saglandi. 2 Nisan 1453 tarihinde ilk Osmanli öncü kuvvetleri Istanbul önlerinde görüldü. Böylece kusatma basladi. Iki aya yakin süren bu kusatma dönemi 29 Mayis 1453 günü sabaha karsi baslayip, ögleden sonra kentin ele geçirilmesiyle tamamlandi. Bu tarihten itibaren Istanbul bir Osmanli kenti oldu.

Fetihten sonra sehrin kalkindirilmasi için yeni iskan bölgeleri olusturuldu. Bizans'in son dönemlerinde görkemini yitirmis olan kentte, öncelikle eskiden kalma binalar ve surlar onarilmaya baslandi. Bizans altyapilari üzerinde Osmanli'nin temel kurumlarinin binalari yükselmeye basladi. Büyük su sarniçlarinin da korunmasi saglandi. Osmanli kimligine uygun bir gelisme gösteren Istanbul artik imparatorlugun baskenti idi. Nüfusu artirmaya yönelik bu iskan ve sürgünlerle olusan mahalleler daha sonraki Istanbul idari yapisinin temelini olusturdu. 1459'da Istanbul her biri farkli demografik özellikler tasiyan dört idari birime ayrildi. Bunlardan biri idarenin merkezinin oldugu Suriçi, diger üçü ise surdisinda yeralan ve "Bilad-i Selase" olarak adlandirilan Eyüp (Büyük ve Küçük Çekmece, Çatalca ve Silivri dahil), Galata ve Üsküdar'di. 1457 sonunda eski baskent Edirne'nin ugradigi büyük yanginla sehre yeni göçmenler geldi ve sehir oldukça senlendi. Istanbul, fetihten elli yil sonra Avrupa'nin en büyük sehri haline geldi. 16. yüzyila büyük bir sehir olarak giren Istanbul, Küçük Kiyamet olarak anilan 14 Eylül 1509 depreminde çok zarar gördü. 8 Siddetinde oldugu tahmin edilen ve artçi sarsintilari 45 gün süren depremde binlerce bina yikildi, binlerce kisi öldü.

Istanbul, 1510'da Sultan II. Beyazid tarafindan 80.000 kisinin istihdamiyla neredeyse yeniden kuruldu. Bu yüzden günümüze gelebilen eserlerin büyük çogunlugu bu devirden kalmistir. 1520-1566 yillari arasinda Kanuni Sultan Süleyman yönetiminde Istanbul birçok degerli esere ve izleri günümüze kadar ulasan bir kent planina kavusarak, gelismistir. Bu dönemde özellikle Mimar Sinan imzali birbirinden degerli çok sayida eser insa edilmistir. Veba salgini, yanginlar ve sellere ragmen Kanuni dönemi Istanbul için tam bir yükselis dönemi sayilmistir. Lale Devri olarak da anilan Nevsehirli Damat Ibrahim Pasa'nin sadrazamligindaki 1718-1730 yillari, itfaiye teskilatinin kurulmasi, ilk matbaanin açilmasi ve çesitli fabrikalarin insasiyla Istanbul'un degismeye basladigi dönemdir. 3 Kasim 1839'da Topkapi Sarayi'nin Gülhane Bahçesi'nde okunarak halka ilan edilen Tanzimat Fermani ile Istanbul'da yeni bir dönem açildi. Batililasma sürecinin hizlandigi bu dönemde Istanbul'da mimariden yasama tarzina, egitim kuruluslarindan sanayi kuruluslarina kadar birçok alanda yenilikler yasandi.

Bu dönemde sehir yeni alanlara dogru genislemeye basladi.Suriçi Bakirköy yönünde, Galata ise Tesvikiye yönünde yayilirken; Bogaziçi'nde Sariyer'e iskan hizlandi. Anadolu yakasi ise bir taraftan Bostanci, diger taraftan Beykoz'a dogru büyüdü.Bu yillar, altyapi ve kent hizmetlerinde de önemli gelismelere sahne oldu. Haliç üzerine köprü yapilmasi, tünel (metro), Rumeli Demiryolu, kent içi deniz tasimaciligi yapan Sirket-i Hayriye'nin açilmasi, Sehremaneti (Belediye) örgütünün diger belediye dairelerinin kurulmasi, ilk telgraf hattinin çekilmesi, Zaptiye Nezareti'nin kurulmasi ve ona bagli karakollarin açilmasi, Vakif Gureba Hastanesi'nin hizmete girmesi ve Atli Tramvay Sirketi bu gelismelerin sadece bazilaridir. 23 Aralik 1876'da I. Mesrutiyet ve 24 Temmuz 1908'de II. Mesrutiyet ilanlarina sahne olan ve halk arasinda "Üçyüzon Depremi" denen 1894 depreminde büyük zarar gören Istanbul', II. Dünya Savasi'nin ardindan 13 Kasim 1918'de Itilaf Devletleri donanmasinca isgal edildi.

1923 yilinda Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulusuyla Istanbul'un baskent dönemi sona erdi.

ISTANBUL GENEL

Her devirde sehrin en önemli ve dinamik yeri, yarim ada yedi tepesinin ilki olmustur. Sehrin ilk kuruldugu akropol surlarla çevrili, tipik bir Akdeniz ticari yerlesimiydi. Roma devrinde bu merkez genisletilerek, yenilenmistir. Günümüze çok az kalintilari kalan Roma devri önemli yapilari ve abideleri Hipodrom çevresinde insa edilmisti. “Büyük Saray” diye bilinen Imparatorluk Sarayi Hipodromun yanindan baslar, asagilara, deniz kenarina kadar uzanirdi. Bu Saraydan günümüze bir büyük salonun yer mozaik panosu gelebilmistir. Sehrin en önemli meydani Agusteion ve burasi ile cadde arasinda Milerium zafer taki bulunurdu. Cadde Roma’ya kadar uzanan yolun baslangici idi ve ilk km tasida buradaydi. Hamamlar, mabetler, dini, kültürel, idare ve sosyal merkezler bu civara yerlesmislerdi. Semt Bizans ve Türk devirlerinde de merkezi önemini devam ettirmistir. Istanbul’un en önemli abideleri Ayasofya, Sultan Ahmet Camii, Türk ve Islam Eserleri Müzesi, Yere Batan Sarnici burada, Hipodromun çevresindedirler. Sehrin ana caddeleri (asagi limana inen ve batiya sehir surlarina dogru gidenler) Hipodromdan baslar ve yamaçlari takip ederdi. Yol kenarlari ticari kuruluslar ve ikametgahlarla çevrili idi. Yan yollar dar ve bazilari basamaklarla yokus asagi uzanirlardi. Anayol kaldirimlari bazen iki katli, galerili insaa edilmislerdi.

Yol boyu genis meydanlardan ayrilan sapaklarla sur kapilarina ulasilirdi. Ana cadde “Mese” diye anilirdi. Surlarda Altin Kapi yolu “Via Egnetia” Roma’ya, giden yoldu. “Hipodrom” At binenlerin, atlarin meydani anlamina gelir. Roma Imparatoru Septimius Severus”un 2.yy. sonlarina insa ettirdigi hipodrom Büyük Konstantin tarafindan devasa ölçülerde genisletilmisti. Bazi tarihçiler 30, bazilari da 60 bin seyirci kapasitesinde oldugunu bildirirler. 2 veya 4 atin çektigi arabalarin yarislari esas gösterilerdi. Roma Imparatorlugu ve sonradan Bizans Imparatorlugu devrinde hipodrom sehrin toplanti, eglence, heyecan ve spor merkezi olarak 10 yy’a kadar önemini sürdürmüstü. 1204 Latin istilasi ile beraber, sehrin bir çok diger abideleri gibi burasi da önemini yitirmisti. Araba yarislari yaninda, müzisyen topluluklari, dansözler, akrobatlar, vahsi hayvanlarla kavga gösterileri, toplantilar yapilirdi. Bütün bu faaliyetler için ise Roma devrinde bol tatil günleri mevcuttu. Dev ölçüde bir U harfi seklinde olan hipodromun dogu uzun tarafinda, daminda 4 bronz at bulunan, balkon seklinde, imparator locasi yer alirdi. Ortada, hipodromun kum kapli sahasini ikiye bölen, arabalarin etrafinda yaristigi alçak bir duvar, bu duvarin üstünde de Imparatorlugun çesitli yerlerinden getirilen abideler ve meshur at yarisçilari ile atlarinin heykelleri bulunurdu. Söhretli bir araba yarisçisi akla gelebilecek her türlü maddi olanak içinde yüzerdi. Yarisçilar yesil-mavi-sari-kirmizi gibi politik güçleri de olan takimlara ayrilmislardi. Zaman, zaman yarislara politika karisir, karsilikli güçlerin mücadeleleri korkunç katliamlara dönüsebilirdi. Hipodrom günümüze zemini 4-5 metre yükselmis ve kalabilmis 3 abide ile gelmistir.

Bunlar Misir’dan getirilen Obelisk, Yilanli Sütun ve Örme Obelisktir. Türk devrinde, bu meydanda bazen, eski günlerindeki zengin gösteriler gibi, çesitli festival ve gösteriler tertiplenmisti. Hipodrom’un batisinda, Sultan Ahmet Camii’nin karsisinda yer alan Ibrahim Pasa Sarayi 16. yy. zengin ve tipik özel saraylarin günümüze gelen tek örnegidir. Bu güzel yapi Türk ve Islam Eserleri müzesi olarak ziyarete açiktir. Muazzam Hipodromdan günümüze yuvarlak güney ucu gelmistir. Büyük kemerlerle donatilmis tugla bir yapidir. Sonraki devirlerde Hipodromun tas bloklari ve sütunlarinin tamami baska yapilarda kullanilmistir. Hipodrom girisi sagindaki parkta 4-5 yy. ait özel saray kalintilari, az ilerisinde de Aya Öfemiya Bizans Kilisesinin kalintilari bulunmaktadir.

Metin kaynak : Istanbul Valiligi Web Sitesi

Istanbul'da Tarihi Yerlerin Listesi:

Gotlar Sutunu
Çemberlitas
Beyazit Meydani
Süleymaniye Camii
Kapali Çarsi
El Isi Türk Halilari
Kariye Müzesi
Tekfur Sarayi
Sehir Surlari
Yedikule
Eyüp Sultan Cami
Haliç
Misir Çarsisi
Valide Cami
Rüstempasa Cami
Galata
Galata Kulesi
Mehter
Dolmabahçe Sarayi
Resim Heykel Müzesi
Deniz Müzesi
Yildiz Sarayi
Çiragan Sarayi
Beylerbeyi Sarayi
Anadolu Hisari
Rumeli Hisari
Kiz Kulesi
 
             (ALINTIDIR)
fORUMDA PAYLAŞIMDA BULUNMAK İÇİN
1. http://www.sosyalbilgiler.org/forum/indir linke tıklayıp dosyanızı yükledikten sonra  size verilen linki kopyayıp yapıştırabilirsiniz.
2.http://www.sosyalbilgiler.org/forum/index.php?action=downloads bu linkten uygun bölüme dosyanızı yükleyebilirsiniz.
3. Yada yeni konu açıp ek özellikler kısmına tıklayıp dosyanızı yükleyebilirsiniz.


!!! Okuyorsun, eğleniyorsun, öğreniyorsun. Paylaş ki başkaları da okusun, eğlensin, öğrensin !!!

Sosyal Bilgiler

TARİHİ YERLER
« : Ekim 14, 2009, 08:10:00 ÖS »