Ceza Hukuku kpss ders notu

Başlatan Sosyal Bilgiler1, Ağustos 04, 2008, 10:54:35 ÖS

« önceki - sonraki »

Sosyal Bilgiler1

CEZA HUKUKU
Ceza hukuku, suç oluşturan eylem ve davranışların nelerden ibaret bulunduğu, bu eylem ve davranışlarda bulunanlara ne gibi yaptırımlar, yani "ceza'lar uygulanacağını gösteren hukuk kurullarının tümünden meydana gelmektedir.
Ceza hukukumuzun başta gelen kaynağını, "Türk Ceza Kanunu" oluşturur.
5237 sayılı kanunla yeni Türk Ceza Kanunu kabul edilmiştir. Bu kanunun yürürlüğe giriş tarihi 1 Nisan 2005'dir.
Ancak 'Türk Ceza Kanunu" bütün suç ve cezaları içermez. Bütün suç ve cezalar 'Türk Ceza Kanunu"nda yer alan suç ve cezalardan ibaret değildir. Türk Ceza Kanunıfnun dışında birçok özel kanunlar da suç ve ceza koymak suretiyle genel ceza hukukunu tamamlarlar.
Hangi eylem ve davranışların suç oluşturacağını ve bunlara ne gibi cezalar verileceğinin önceden bir kanunla belirtilmesi gerekir ki, buna Kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi denir.
Suç ve Suçun Unsurları
Suç, kanunun ceza tehdidiyle yasaklamış olduğu fiillerdir. Suçun unsurları: Suçun unsurları demek, bir fiilin suç sayılabilmesi için bulunması gerekli olan unsurlar demektir. 0 halde, bu unsurlar bir arada bulunmadıkça bir fiili suç olarak nitelendirmek mümkün değildir. Suçun unsurlarını; hukuka aykırılık, kanuni unsurlar, maddi unsur ve manevi unsur olmak üzere dört noktada toplayabiliriz.

Suçun kanuni unsuru, fiilin ceza kanununda yazılı tanıma uygun olmasıdır.
Suçun maddi unsuru, harici bir fiilin varlığıdır. Başka bir deyişle, kanundaki tanıma uygun tipik bir fiil, her şeyden  önce  icra veya  ihmal  hareketinin  yapılmış

olmasını gerektirir. Çünkü çağımızda insanları icra ve ihmal hareketinde bulunmaksızın, yalnız düşünce ve kanaatlarından ötürü cezalandırmak imkanı artık tanınmamaktadır.
Suçun manevi unsuru, fiilin kusuru bir irade tarafından yaratılmış olmasıdır ki, buna da kısaca kusurluluk denilmektedir.
Kusurluluk kast veya taksir biçiminde ortaya çıkar. Kusurluluğun tipik biçimi olan kast, "kanunun suç saydığı bir eylemi ve onu meydana getirecek hareketin sonuçlarını bilerek ve isteyerek işlemek iradesi"dir. Kusurluluğun ikinci türü olan taksir ise, "idare olarak işlenen bir icra ya da ihmal eyleminden, fail tarafından istenmemiş olmalarına karşın, kanunun cezalandırdığı sonuçiarın meydana gelmesi halidir".
aykırı  ise  suçtur. ıli suç teşkil etmez.
Hukuka aykırılık; Fiil hukuka hukuka uygun hareket eden kişinin f Meşru müdafa, hakkın icrası gibi.
Türk Ceza Kanunu suçları cürüm ve kabahat olarak ikiye ayırmaktadır.
Cürümler, toplum düzenini ağır biçimde sarsan suçlardır ve bu nedenle bunlara verilecek cezalar da ağır hapis, hapis ve ağır para cezası gibi ağırdır.
Kabahat, toplum düzenini sarsma bakımından daha hafif olan suçlardır, dolayısıyla bu suçların cezaları da hafif hapis, hafif para cezası, belli bir meslek veya sanatın icrasının geçici olarak durdurulması gibi, cürümler için öngörüien cezalardan daha hafiftir.
5237 sayılı kanunla kabul edilen yürürlüğe giriş tarihi 1 Nisan 2005 olan yeni Türk Ceza Kanunu'nda kabahatlere yer verilmemiştir.
Ceza ve Ceza Ehliyeti
Ceza, kanunun suç işleyen kimseye uygulanmasını öngördüğü yaptırımdır. Cezanın amacı, suçtan zarar görmüş olan kimsenin intikamını almak değildir. Cezanın biri suçlunun ıslahı, diğeri ise suç işlemeyi önleme olmak üzere başlıca iki amacı vardır.
Cezaların da suçlar gibi önceden kanunla belirlenmesi şarttır. Hiç kimse kanunun öngörmediği bir ceza ile cezalandırılamaz.
Ceza ehliyeti: "Türk Ceza Kanunu" ceza ehliyetini ayırt etme gücü ve yaş bakımından özel şekilde düzenlemiştir.
Ceza Kanununa göre, fiili işlediği zaman şuurunun ve harekatının serbestliğini kaldıracak surette akıl hastalığına tutulmuş olan kimseye ceza verilemez.

-TEMEL YURTTAŞLIK BÝLGÝSÝ-

97



Suçlunun yaşı bakımından ceza ehliyeti kademeli bir biçimde düzenlemiştir. ilk kademede tam ehtiyetsizlik yer alır.
11 yaşını tamamlamamış kişi mutlak olarak sorumsuzdur. Yeni TCK ise fiili işlediği sırada 12 yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumlusu olmadığını kabul etmiştir. (5237 Sayılı Kanun)
Ýkinci kademede tam olmayan ehliyet gelmektedir. Bu kademe ikiye ayrılmıştır. Birincisi, on bir yaşını bitirmiş, on beş yaşını bitirmemiş küçükleri kapsar. Bu küçükler işledikleri fiilin suç olduğunu fark ve temyiz edebilecek olgunlukta iseler, cezalandırılmaları mümkündür, fakat verilecek cezadan indirim yapılır. Aksi halde, yani bu küçükler işledikleri fiilin suç oiduğunu fark ve temyiz edemeyecek durumda iseler, on bir yaşından küçük olanlar gibi cezalandırılamazlar. Tam olmayan ehliyetin ikinci kısmında, on beş yaşını bitirmiş, on sekiz yaşını doldurmamış küçükler yer alır. Bunların fark ve temyize sahip oldukları kabul edilir; ancak, aynı durumdaki on bir yaşını bitirmiş, on beş yaşını doldurmamış küçükler gibi bunlara verilecek cezadan indirim yapılır. Ceza ehliyetinin üçüncü kademesini tam ehliyet oluşturur ki, bu da on sekiz yaşın bitirilmesiyle başlamaktadır. Ancak, sağır-dilsizler bakımından tam ehliyet yirmi dört yaşını bitirmesiyle başlar.
YARGILAMA HUKUKU   |
(fi
Devletin, yasama yetkisi ve yürütme görevi yanında {£
yargı yetkisi de vardır. Yargı yetkisi, Türk Milleti adına *
bağımsız mahkemelerce kullanılır.   "3
Yargı deyimi genellikle "hukuk kurallarınm bağımsız S ve tarafsız mahkemelerce belli bir olaya uygulanmasını" ifade eder.

Ceza Yargılama Hukuku
Ceza yargılama hukuku, kanunların suç saydığı fiilleri işleyenlerin takip edilmesi, yargılanması ve cezalandırılmasında uyulacak yöntemlerin nelerden ibaret bulunduğunu belirleyen hukuk kurallarının tümünden meydana gelir.
Ýcra-Ýflas Hukuku
icra hukuku, özel hukuk alanında baş gösteren çekişmeleri bir sonuca bağlamakla görevli bulunan mahkemelerin vermiş oldukları hükümlerin gerektiğinde devlet organları eliyle zorla yerine getirilmesi yöntemlerini ve bu konuda hangi organların yetkili bulunduğunu gösteren hukuk kurallarından ibarettir.
DEVLETUMUMÝHUKUKU
Kamu hukuku bölümlerinden biri olan devletler umumi hukuku, egemenliğe sahip bağımsız bir devletin diğer bir devlet veya devletler ile ve milletlerarası kuruluşların birbirleriyle olan ilişkilerini düzenler. Bu hukuk dalını milletterarası hukuk şeklinde isimlendirenler de vardır.
Bir devletin ülkesinde vatandaşları arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk kurallarına iç hukuk denir. Bağımsız bir devlet ile diğer bir devlet veya devletler arasındaki ilişkileri düzenleyen kurallar ise bir devlete göre dış hukuku meydana getirir. îç hukukta devlet üstün bir iradenin sahibidir. Oysa dış hukukta, devlet gibi üstün kudrete sahip bir otorite henüz yoktur. Miiletlerarası hukukta eşitlik söz konusudur. Birleşmiş Milletler Örgütü, üye devletlere bazı tavsiyelerde bulunmak yetkisine sahiptir, fakat tam anlamıyla üstün bir otoritenin sahibi değildir.



BilgiNotu/

RîlgiNotu/



Yargılama hukuku, yargı yetkisini kullanan organların adalet dağıtılırken izleyecekleri yöntemleri gösteren hukuk kurallarının tümünden oluşmaktadır.
Türk yargı sistemL Anayasa yargısı,İdari yargı; Askeri yargı ve Adli yargı olmak üzere başlıca dört yargı çeşidi tanımaktadır.
Adli yargı, adli mahkemelerdeki yargıdır. Adli yargı, medeni yargı ve ceza yargısı olmak üzere ikiye ayrılır. Böylece yargılama hukuku da medeni yargılama hukuku ve ceza yargılama hukuku şeklinde ikili bir ayrıma tabi tutulur.
Medeni Yargılama Hukuku
Medeni yargılama hukuku, özel hukuk alanında ortaya çıkan uyuşmazlıkların bir sonuca bağlanmasında mahkemelerin izleyecekleri yöntemleri belirleyen hukuk kurallarından meydana gelir.

Devletler umumi  hukukunun  kaynakları, andlaşmalar, milletlerarası teamül, içtihatlar ve doktrindir.
VERGÝ HUKUKU
Vergi hukuku, devlet ile kişiler arasındaki vergi ilişkisinden doğan karşılıklı hak ve ödevleri, verginin tarh ve tahakkukunu, tahsitini ve vergi yargısını düzenleyen hukuk kurallarından meydana gelir.
ÃŞ HUKUKU
iş hukuku, işçi ve işveren arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk kurallarının türünden meydana gelen hukukdalıdır.
.