Gönderen Konu: ATATÜRK DÖNEMİ TÜRK DIŞ POLİTİKASI VE ATATÜRK’ÜN ÖLÜMÜ  (Okunma sayısı 42934 defa)

Çevrimdışı Sosyal Bilgiler1

  • Administrator
  • Usta Öğretmen
  • *****
  • İleti: 2921
  • Rep +712/-3
TÜRK DIŞ POLİTİKASI:
Millî dış politika; bağımsız bir devletin, diğer devletlerle olan ilişkilerinde, benimsediği ilkeler doğrultusunda izlediği yoldur. İzlenen bu yolda öncelikle yurdun bölünmezliği ve ulusun bağımsızlığı göz önünde bulundurulmalıdır. Diğer ulusların haklarına da saygı gösterilmelidir. Atatürk’ün dış politika ile ilgili görüşlerini en iyi "Yurtta barış, dünyada barış" ilkesini ortaya koymaktadır.
Atatürk'ün belirlediği millî dış politikamızın esasları şunlardır:
1-Bağımsızlığımızı korumak
2-Milli çıkarlarımızı korumak ve
3-Milli sınırlarımız içinde kalmak
4-Gerçekleşmeyecek amaçlar peşinde olamamak
5-Barışçı olmak
6-Diğer devletlerle dostluk ve eşitliğe dayalı ilişkiler kurmak
7-Diğer devletlerin iç politikalarına karışmamak ve onların da bizim iç politikamıza karışmamalarını sağlamak
8-Dünyadaki gelişmeleri göz önünde  tutmak
YABANCI OKULLAR
NÜFUS MÜBADELESİ: Yunanistan ile nüfus değişimi yapıldı

MUSUL SORUNU : İngilizler, Mondros Ateşkes Anlaşması'nın imzalandığı gün henüz Türk birliklerinin elinde bulunan Musul'u işgal ettiler. Bölgedeki zengin petrol yataklarına sahip olmak isteyen İngiltere, Musul sorununun Lozan Barış Antlaşması'yla kesin çözüme ulaştırılmasını engelledi. Konferansta Türkiye, bölge halkının çoğunluğunun Türk olduğunu bu nedenle bölgenin Türkiye'ye bırakılması gerektiğini savundu. İngiltere buna karşı çıktı. Böylece Türkiye-Irak sınırının belirlenmesi ve Musul sorununun çözümlenmesi, Türkiye ile İngiltere arasında yapılacak görüşmelere bırakıldı. Bir çözüm sağlanamazsa Milletler Cemiyetine başvurulacaktı.
Musul sorununu barışçı yollardan çözmek amacıyla 19 Mayıs 1924'te İstanbul'da Haliç Konferansı adı verilen bir toplantı düzenlendi. Ancak İngiltere bu toplantıda Lozan'dakinden daha aşırı isteklerde bulundu. Musul yanında Hakkâri ilinin de kendi yönetiminde bulunan Irak'a bırakılması gerektiğini savundu. Bu nedenle bir antlaşma sağlanamadı ve görüşmeler kesildi.
İngiltere, Türkiye-Irak sınırında karışıklıklar çıkardı ve Güneydoğu Anadolu’daki  Şeyh Sait Ayaklanması'nı destekledi. Böylece Musul nedeniyle yapılacak bir askerî harekâtta Türkiye'yi güçsüz bırakmayı amaçladı. Bu sırada , Musul sorunun çözümü için İngiltere , Milletler Cemiyetine ve   Lahey Adalet Divanı’na başvurdu ; ancak Musul sorunu buralarda da çözüme kavuşturulamadı.
Şeyh Sait Ayaklanmasıyla uğraşıp askeri gücü azalan Türkiye ile İngiltere arasında yapılan görüşmeler sonucunda 5 Haziran 1926'da Ankara Antlaşması imzalandı. Bu antlaşmayla Musul ,İngiltere’nin sömürgesi Irak'a bırakılacak, ancak bölgeden elde edilen petrol gelirinin   % 10'u      25 yıl süreyle Türkiye'ye verilecekti.   Böylece Türkiye-Irak sınırı çizildi ve  Musul sorunu çözüldü.

BOĞAZLAR SORUNU : Lozan Barış Antlaşmasıyla, İstanbul ve Çanakkale  Boğazlarının yönetimi Türkiye'nin başkanlık edeceği “Boğazlar Komisyonuna” bırakılmıştı. Ayrıca Boğazlar Bölgesi'nde asker bulundurulmayacaktı. Bu durum, Türkiye'nin güvenliği açısından     olumlu sayılmazdı. Ama Milletler Cemiyetinin Dünyada barışı koruyacağı ve silâhsızlanmaya gidileceği düşünüldüğü için boğazlarla ilgili    bu şartlar kabul edilmişti.   
1930’lu yılların başında, dünyada  İtalya, Habeşistan'a (Etiyopya’ya) saldırdı;Rodos adası  ve Ege denizindeki oniki adayı silâhlandırdı. Almanya, Ren Bölgesi'ni yeniden silâhlandırdı. Japonya, Mançurya'ya girdi.Dünyadaki devletler silahlanmaya başladılar ve  Böylece dünyada savaş çıkması olasılığı arttı. Bu nedenle Türkiye, ilk fırsatta  Boğazlarda egemenliğini sağlamaya karar verdi.
Türkiye, Lozan Barış Antlaşmasının Boğazlarla ilgili maddelerini imzalayan devletlere ve Sovyetler Birliği'ne  başvurarak; Boğazlar konusunun yeniden görüşülmesi için bir konferans toplanmasını istedi.                                             
İsviçre'nin Montrö şehrindeki konferansta yapılan görüşmeler sonucunda 20 Temmuz 1936'da Montrö Boğazlar  Sözleşmesi imzalandı.
Bu sözleşmeye göre;
1-Boğazlar Komisyonu kaldırılacak ve görevleri Türk Hükûmetine devredilecekti.
2-Türkiye, Boğazları silâhlandırabilecekti. Türkiye tarafsız ve savaş dışında ise savaşan tarafların gemileri Boğazlardan geçemeyecekti.
   Türkiye savaşa girdiğinde ise Türk Hükûmeti savaş gemilerinin Boğazlardan geçişini istediği gibi düzenleyebilecekti.
3-Barış zamanında ticaret gemilerinin Boğazlardan geçmeleri serbestti.
Montrö Sözleşmesi ile Türkiye, yüz yıldan bu yana süren Boğazlar Sorunu'nu çözdü, buradaki egemenliğini ilân etti ve tam bağımsızlığını  pekiştirdi.

    BALKAN ANTANTI (ANTLAŞMASI): Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra barışı korumak amacıyla kurulan Milletler Cemiyeti , başarılı olamadı. 1930’lu yılların başından itibaren, başta Almanya ve İtalya olmak üzere Avrupa devletleri hızla silâhlanmaya başladılar. Almanya ve İtalya’nın  Balkanları  hedef alan politikaları , Balkanlardaki  ülkeleri endişelendirdi ve güç birliği yapmaya yönlendirdi.
Türkiye, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya,  Balkanlardaki bu  tehlikeye karşı güç birliği yapmak üzere Romanya’nın başkenti Bükreş'te  9 Şubat 1934'te Balkan Antantı'nı imzaladılar.
Bu antlaşmayla ülkeler sınırlarını karşılıklı olarak güvence altına almış, ortaya çıkabilecek tehlikelere birlikte karşı koymaya karar vermişlerdi.
Balkan Antantı'nın imzalanmasıyla Türkiye batı sınırının güvenliğini sağlamış ;  bölgenin  ve dünyanın  barışına katkıda bulunmuştur.
   *Bulgaristan Makedonya sorunu yüzünden, Arnavutluk ise İtalya’dan çekindiği için katılmadı.
SÂDÂBAT PAKTI (ANTLAŞMASI) : İtalya, 1935 yılında Afrika’daki Habeşistan'ı(Etiyopya’yı) işgal etti ve Akdeniz’in   Doğusundaki bölgede (Orta Doğu’da) yayılmacı bir politika izlemeyi sürdürdü. Bu durum, Orta Doğu'da bulunan ülkeleri endişelendirdi ve   önlem almaya yöneltti.
Bu nedenle 8 Temmuz 1937'de Türkiye, İran, Irak ve Afganistan İran’ın başkenti Tahran'da bulunan Sâdâbat Sarayı'nda  Sâdâbat Paktı (Antlaşması)  İmzalandı.
Sâdâbat Paktı'na göre, taraflar ortak sınırlarını koruyacaklar, birbirlerine karşı saldırıya geçmeyecekler, uluslar arası uyuşmazlıklarda birlikte hareket edecekler  ve birbirlerinin iç işlerine karışmayacaklardı.
Böylece Türkiye, Sâdâbat Paktı ile II.Dünya savaşı öncesinde  doğu ve güneyindeki sınırlarının güvenliğini sağlamış oldu.

HATAY SORUNU: Mondros Ateşkes Anlaşması imzalandığında İskenderun ve Hatay Türklerin elindeydi. Bu bölgede yaşayan halkın büyük çoğunluğu da Türk'tü. Bu bölge, anlaşmanın imzalanmasından sonra İngilizler tarafından işgal edildi. Ama İngilizler burasını daha önce Osmanlı topraklarının paylaşılması için yapılan antlaşmalar uyarınca Fransızlara devrettiler.
Türkiye-Suriye sınırı da Fransızlarla 1921'de yapılan Ankara Antlaşması ile çizildi. Antlaşma yapılırken Türkiye,Hatay’ın kendisine bırakılmasını istedi. Ama Fransızlar, burasının sömürgesi olan Suriye'nin bir parçası olduğunu söyleyerek Türkiye'nin isteğini kabul etmediler.
Oysa Misakı millî kararlarına  göre İskenderun(Hatay) Türkiye'nin ayrılmaz bir parçasıydı. Buna rağmen imzalanan Ankara Antlaşması ile Hatay Fransız yönetimindeki Suriye’ye kaldı.
1936 yılında Avrupa'da İkinci Dünya Savaşı'na neden olan gelişmelerin ortaya çıkması üzerine Fransa, Suriye'deki manda(sömürge) yönetimine son verdi ve buradan çekildi.  Bu durum, Hatay sorununun yeniden gündeme gelmesine neden oldu. Çünkü Suriye ile birlikte Hatay'ın yönetimi de Suriye hükûmetine devredilmiş gibi oluyordu. Türkiye, konunun Milletler Cemiyetinde görüşülmesini istedi. Cemiyet aracılığı ile Türkiye ve Fransa arasında yapılan görüşmeler sonucunda Hatay'da bağımsız bir devlet kurulmasına karar verildi. Bir anayasa hazırlandı, seçimler yapıldı ve  2 Eylül 1938'de Hatay Devleti kuruldu.
Avrupa'da savaş olasılıklarının artması üzerine Fransa, Türkiye ile 23 Haziran 1939'da Ankara'da yeni bir antlaşma imzaladı ve Hatay'ın Türkiye'ye bağlanmasına razı oldu. Böylece Hatay'ın Türkiye'ye bağlanması konusundaki tüm engeller ortadan kalktı.
Hatay Millet Meclisi , 29 Haziran 1939'da oy birliği ile Türkiye'ye bağlanmaya karar verdi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, 7 Temmuz'da kabul ettiği bir yasa ile Hatay'ın bir il olarak Türkiye toprakları içinde yer almasını onayladı.
   Böylece, kendisi görmese de Atatürk’ün çabaları sonucunda Hatay , 1939’da Türkiye’ye katıldı ve Hatay Sorunu çözüldü.
.

Çevrimdışı PeRi

  • Usta Öğretmen
  • *****
  • İleti: 712
  • Rep +33/-10
  • Cinsiyet: Bayan
Ynt: ATATÜRK DÖNEMİ TÜRK DIŞ POLİTİKASI VE ATATÜRK’ÜN ÖLÜMÜ
« Yanıtla #1 : Ekim 13, 2009, 07:31:38 ÖS »
TESEKKÜRLER
fORUMDA PAYLAŞIMDA BULUNMAK İÇİN
1. http://www.sosyalbilgiler.org/forum/indir linke tıklayıp dosyanızı yükledikten sonra  size verilen linki kopyayıp yapıştırabilirsiniz.
2.http://www.sosyalbilgiler.org/forum/index.php?action=downloads bu linkten uygun bölüme dosyanızı yükleyebilirsiniz.
3. Yada yeni konu açıp ek özellikler kısmına tıklayıp dosyanızı yükleyebilirsiniz.


!!! Okuyorsun, eğleniyorsun, öğreniyorsun. Paylaş ki başkaları da okusun, eğlensin, öğrensin !!!

Sosyal Bilgiler

Ynt: ATATÜRK DÖNEMİ TÜRK DIŞ POLİTİKASI VE ATATÜRK’ÜN ÖLÜMÜ
« Yanıtla #1 : Ekim 13, 2009, 07:31:38 ÖS »