Gönderen Konu: Eğitim bilimleri özet ders notu ve testler  (Okunma sayısı 17156 defa)

Çevrimdışı Sosyal Bilgiler1

  • Administrator
  • Usta Öğretmen
  • *****
  • İleti: 2921
  • Rep +712/-3
Eğitim bilimleri özet ders notu ve testler
« : Ağustos 14, 2008, 08:23:11 ÖS »
Psikoloji genel olarak; insan ve hayvan davranışlarını ve bu davranışların kökenlerini inceleyen bilim dalıdır. Psikoloji davranışla ilgili olarak iki önemli ilişki üzerinde yoğunlaşır ki bunlar "beyin-davranış" ve "çevre-davranış" ilişkisidir. Bu bağlamda psikoloji, insan ve hayvan davranışlarını ve bu davranışlarla ilintili psikolojik, sosyal ve biyolojik süreçleri incelemektedir.
PSİKOLOJİNİN ALT ALANLARI
Adli Psikoloji: Yasal konulara ve sorunlara
psikolojinin ilkelerini uygulamak üzere hukuk ile m
psikoloji arasında kurulan ilişkiden doğan bir alandır. g
Adli psikologlardan bazıları hem psikoloji hem de ö
hukuk eğitimi almışlardır.   g
Deneysel Psikoloji: Temel davranışsal süreçlerdeki -=■
değişikliklerle ilgilenir. İki önemli alt dal içerir:   .1
a)   Bilişsel     Psikoloji:     Bilginin     ışlenmesi.
belleğimizde depolanması, depodan geri çağrılması
ve problem çözme durumlarına uyguianması gibi
bilgi işleme süreciyle ilgilenir.
b)   Fizyolojik Psikoloji: Öğrenme, duyum, aigı,
performans,   motivasyon,   bellek,   dil,   düşünme,
iletişim.  problem  çözme,  yeme ve okuma gibi
davranışların   altında  yatan  fizyolojik  süreçlerin
araştırılmasıyla ilgilenir.
Eğitim Psikolojisi: Eğitim psikolojisi insanların nasıl
öğrendiği, etkili öğrenmenin gerçekleştirilmesi, her
yaştaki insanın eğitimi için gerekli araç, gereç ve
yöntemlerin   geliştirilmesi,   becerilerin
değerlendirilmesi, eğitim programlarının düzenlenmesi ve uygulamaya aktarılmasıyla ilgilenir.
Endüstri / Örgüt Psikolojisi: İş yaşamını iyileştirme ve üretimi artırma amacıyla psikoloji ilkelerin çalışma hayatına uygulanmasıyla ilgilenir.
Gelişim Psikolojisi: Doğum öjıcesinden başlayarak ölüme   kadar   uzanan   yaşam   sürecinde   insan
 
gelişiminin evreleri, yaşa bağlı davranış değişiküklerinin tanımlanması, açıklanması ve ölçülmesiyle ilgilenir. Gelişimdeki evrensel nitelikler, kültürel ve bireysel farklılıklar üzerinde çalışır.
Klinik Psikoloji: Zihinsel, davranışsal ve duygusal bozukluğu (gelişim dönemleriyle ilgili kısa süreli gelişimsel krizierden, fobi, depresyon, şizofreni gibi daha ağır sorunlar) olan bireylerin değerlendirilmesi, tedavi edilmesi ile ilgilenir.
Nöropsikoloji ve Psikobiyoloji: Biyolojik sistemler ile zihnin işlevi ve davranış arasındaki ilişkiyi inceler. Beynin biyokimyasal mekanizmaları, beyin yapılarının fonksiyonları, kimyasal ve fiziksel değişikliklerin davranışlara ve duygulara etkisini araştırır.
Okul Psikolojisi: Okul psikologları özel ya da devlet okullarında çalışır, öğrencilere danışmanlık ve değerlendirme yaparlar.
Psikometri: Psikolojik bilginin elde edilmesi ve uygulanması sırasında kullanılacak teknik ve yöntemler üzerinde çalışır. Zeka, kişilik, yetenek ve diğer alanlardaki testleri geliştirir.
Sağlık psikolojisi: Sağlık psikologları, hastalıkların önlenmesi ve sağlığın sürdürülebilmesi için araştırmacı ve uygulamacı olarak çalışırlar.
Sosyai Psikoloji: İnsanların birbirleri ile nastl etkileşime girdikleri ve sosyal çevrelerinden nasıl etkilendikleriyle ilgilenirler. Bireyleri, grupları ve grup davranışını, tutumları, önyargıları ve bunların oluşumu ile değişimini inceler. Arkadaşlık, ikili ilişkiler, çekicilik ve saidırganlık gibi konular üzerinde araştırma yaparlar.
Spor Psikolojisi: Spor psikolojisi, psikoloji ilkelerinin spor ortamına uygulanmasını içeren bir alt alandır. Spor psikologları hem akademisyen hem de uygulamacı olarak çalışıriar.
 
-GELİŞİM PSİKOLOJİSL
 
Trafik Psikolojisi: Trafik psikolojisi, psikoloji ilkelerinin trafik ve yol güvenliği alanına uygulanmasıdır.
GELIŞİM PSİKOLOJİSİNİN KULLANDIĞI YÖNTEMLER
1.   Deneysel Yöntem: (Determinizm, neden sonuç
ilişkileri.)
2.   Betimsel Yöntem: Gözlem (doğal, sistematik,
kesit alma, boylamsal, iç, dış gözlem.)
3.   Korelasyonel Yöntem: Değişkenler arasındaki
"karşılıklı" ilişkilerin belirlenmesi.
BilgiNotu/
Gelişim psikolojisi bireylere ilişkin ortak özellikleri ve bireysel farklılıklara ilişkin verileri toplar. Bununla birlikte insan gelişiminin değişik evrelerindeki davranışları betimlemeye çalışırken aynı zamanda bu gelişimin hangi ilkelere bağlı olarak gerçekleştiğini inceler.
Bireylerin Özellikleri
Bireysel farklılıklar gelişimi etkileyen temel faktörlerden birisidir.
Ortak Özellikler: Bireylerin yaşamları boyunca geçirdikleri ortak bedensel, duygusal, zihinsel, sosyal gelişim özellikleridir.
Ortak özelliklere ilişkin buigular özellikle değişik gelişim düzeylerine uygun ders programiarının hazırlanmasında önemli bir belirleyici etkendir. Söz gelimi yaklaşık yedi yaş civarında bireylerin ortak gelişimsel özelliklerinin ilköğretime başlama açısından uygun olduğu söylenebilir.
Bireysel Farklılıklar: Bireyse! farklılıkların ve nedenlerinin araştırılması, yüzyıllardır bilim adamlarının ilgisini çeken bir konudur. 1950lerden bu yana fiziksel, zeka, bilgi işleme, motivasyon, kişilik, değerler konuları ile son yıllarda duygusal farklılıklar, başlıca araştırma konuları olmuştur. Her bireyde farklı farklı olan ve bireyleri diğer bireylere göre farklılaştıran özelliklerdir. Bireysel farklılıklar genetik kökenli olabileceği gibi, daha sonra çevresel faktörlerden etkilenerek de kazanılmış olabilir. Örneğin cinsiyet, fiziksel özelliklerin çok önemli bir bölümü (kas yapısı, yüz hatları, fiziksel
 
görünümü gibi) kalıtımsal olarak edinilmişlerdir. Dilin kullanımı, başkalarıyla kurulan iletişim biçimi gibi özellikler ise daha çok çevresel faktörlerden beslenerek kazanılırlar. Bireysel farklılıkların kaynaklarına kalıtım ve çevreden başka, tesadüfî etkenler de eklenebilir. Sözgelimi bir deprem yaşamış olan bireyin buna bağlı olarak geliştirmiş olduğu korkular buna bir örnek olarak verilebilir. Bireysel farklılıkların kişilik ve bireyin tercihleri üzerindeki etkileri öylesine farklıdır ki, tamammı ele alamayız, bu durumu gerçek manada herkesin özel olduğu şeklinde betimleriz.
Çağdaş eğitim anlayışı bireysel farklılıkları ihmal etmez. Bireyselleştirilmiş eğitim anlayışı çerçevesinde onları da kuilanır. Öğrencilerin daha yetenekli daha güçlü oldukları alanlarda eğitim almalarına imkân tanır.
Bireysel Farklılıkların Nedenleri:
a)   Ana-baba tutumları
b)   Ekolojik çevre
c)   Sosyoekonomik düzey
d)   Kültürel unsurlar
e)   Çocuk bakım uygulamaları
f)   Doğum sırası
g)   Ailenin özel durumları
ANA-BABATUTUMLARI • • •
Otokratik Tutum: Çocuğun kendisini ifade etmesine fırsat verilmez. Anne ya da baba evin mutlak hakimidir ve söz sahibi olan yalnızca odur. Çocuklar karar veremedikleri gibi ebeveynce alınan karara da uymak zorundadır. Bu tutum doğrultusunda yetişen anne babanın çocukları ya saldırgan ya da içe kapanık kişilik özellikleri göstereceklerdir.
Yetkeci Tutum: Çocuğa kısmen de olsa karar hakkı tanınır. Ancak son karar yine ebeveynlerce verilir.
Demokratik Tutum: Çocuğa kendini ifade edebilme hakkı tanınır, hem çocuğun hem de anne-babanın karşılıklı hakları vardır. Anne-baba-çocuk iletişiminde ve etkileşiminde belirleyici olan da bu karşılıklı haklardır.
 
-EĞİTİM BİLİMLERİ-
 
 
ÇOZUMLU KONU   KAVRAMA   TESTİ
Eşitlikçi Tutum: Çocuğun ve anne babanın rolleri aynı düzeydedir.
İzin Verici Tutum: Anne-baba sadece onay verici konumdadır. Ağırlık çocuğun üzerindedir ve çocuğun yapıp etmelerine anne- baba sadece onay vermektedirler.
Bırak Yapsıncı Tutum: Çocuk, anne ve babanın kararlarına uyup uymamakta serbesttir.
İlgisizlik: Ebeveynler, çocuklarının davranışlarıyla ve eğitimleriyle ilgilenmezler.
 
(3
tc
cE m
 
1. Sosyoloji biliminin öncülerinden olan İbn-i Haldun'a göre "Devletler insan gibidir. Doğar, büyür ve ölürler."
İbn-i Haldun'un bu sözü aşağıdaki psikoloji dallarından hangisinin kapsamını oluşturur?
A)   Sosyal Psikoloji
B)   Kent Psikolojisi
C)   Klinik Psikolojisi
D)   Eğitim psikolojisi
E)   Gelişim Psikolojisi
ibn-i Haldun'un bu sözü dikkatli bir şekilde incelenirse, doğuım, gelişme, büyüme, ölüm gibi gelişim psikolojisinin temel kavramları kullanılarak insanlar devlete, devlet de insana benzetilmiştir. Dolayısıyla bu söz, gelişim psikolojisinin kapsamını oluşturmaktadır.
(Cevap E)
 

 

Q
UJ
 
Aşağıda verilen  ifadelerden hangisi "Gelişim Psikolojisi" kavramı ile ilgili doğru bir ifadedir?
A)   Gelişim      psikolojisi      insan     yaşamında
doğumdan itibaren görülen her türlü nitel ve
nicel yöndeki değişim ve gelişimleri ele alan
birdisiplindir.
B)   Gelişim psikoiojisi evrensel nitelikler, kültürel
ve bireysel farklılıklar yerine sadece bireyler
arasındaki ortak gelişimsel özellikler üzerinde
durmaktadır.
C)   Gelişim psikolojisi insan gelişiminin değişik
dönemlerindeki    davranışları    betimlemeye
çalışır. Bunun yanı sıra her bir dönemdeki
gelişimin     hangi     ilkelere     bağlı     olarak
gerçekleştiğini de incelemektedir.
D)   Gelişim psikolojisi insan yaşamında meydana
gelen değişim ve gelişimlerin sadece nitel
yönü   ile  ilgilenirken  nicei  yönünü  dikkate
almamaktadır.
E)   Gelişim psikolojisi insan yaşamında meydana
gelen değişim ve gelişimlerin sadece nicel
yönü   ile   ilgilenirken   nitel   yönünü   dikkate
almamaktadır.
 
-GELIŞIM PSİKOLOJISİ-
 
Gelişim psikolojisi insan yaşamını doğum öncesi döneminden başlayarak ölüme kadar olan süreç içerisinde insan gelişiminin evrelerini, her bir evrede görülen davranış değişikliklerinin tanımlanması ve ölçülmesi ile ilgilenirken gelişimde evrensel nitelikler, kültürel ve bireysel farklılıklar üzerinde de durmaktadır.
(Cevap C)
 
Gelişim psikolojisinin kullanmış olduğu üç yöntemden birisi olan Koreİasyonel yöntem; değişkenler arasındaki karşılıklı ilişkilerin belirlenmesinde kullanılmaktadır.
(Cevap E)
 

 
3. İnsanlann birbirleri ile nasıl bir iletişim süreci kurdukları ve etkileşime girdikleri, sosyal çevrelerini nasıl etkileyip sosyal çevrelerinden nasıl etkilendiklerini inceleyen psikolojinin alt dalı aşağıdakilerden hangisidir?
A)   Eğitim Psikolojisi
B)   Örgüt Psikolojisi
C)   Sosyal Psikoloji
D)   Okul Psikolojisi
E)   Bilişsel Psikoloji
 
o "cs
 


Gelişim   psikolojisinin    kullandığı   yöntemler şunlardır:
1-Deneysel Yöntem 2-Betimsel Yöntem
 

 
Psikolojinin alt dallarından biri olan sosyal psikoloji, insanların birbirleri ile nasıl etkileşim kurduklarını, çevrelerini nasıl etkilediklerini, arkadaşlık, ikili ilişkiler, saldırganlık, çekicilik gibi konular üzerinde durur.
(Cevap C)
 
5. Psikolojinin hangi alt dalı bilginin işienmesi, belleğimizde depolanması, depodan geri çağrılması ve problem çözme durumlarına uygulanması gibi bilgi işleme süreciyle ilgilenmektedir?
A)   Fizyolojik Psikoloji
B)   Bilişsel Psikoloji
C)   Bireysel Farklar Psikolojisi
D)   Psikometri
E)   Nöropsikoloji
 

 
4. Gelişim psikolojisi değişkenler arasındaki "karşılıklı ilişkilerin" nasıl oluştuğunu ve bunların birbirleri üzerinde nasıl etkileşime yol açtığını tespit etmeye çalışırken aşağıda verilen yöntemlerden hangisini kullanmaktadır?
A)   Deneysel yöntem
B)   Betimsel yöntem
C)   Determinizm
D)   Sistematik Yöntem
E)   Korelasyonel Yöntem
 
Psikolojinin bir alt dalı olan Deneysel Psikoloji; a-Bilişsel Psikoloji, b-Fizyolojik Psikoloji olarak ikiye ayrılmaktadır. Bunlardan Bilişsel Psikoloji bilginin işlenmesi, belieğimizde depolanması, depodan geri çağrılması ve problem çözme durumlarına uygulanması gibi bilgi işleme süreciyie ilgilenirken, Fizyolojik Psikoloji davranışların altında yatan fizyolojik süreçlerin araştırılması ile ilgilenir.
(Cevap B)
 
-EGITIM BILIMLERI-
 
6. ilköğretim birinci kademede görev yapan bir sınıf öğretmeni kendi sınıfında öğretim etkiniiklerini öğrencilerinin gelişimsel özelliklerine uygun olacak birtarzda düzenlemeye çalışmaktadır.
Bu öğretmenin öğretim etkinliklerini düzenlerken yararlanmaya çalıştığı bilim dalı aşağıdakilerden hangisidir?
A)   Gelişim psikolojisi
B)   Eğitim psikolojisi
C)   Okul psikolojisi
D)   Bireysel farklar psikolojisi
E)   Bilişsel gelişim psikolojisi
Eğitim psikolojisi insanların nasıl öğrendiğini, etkili öğrenmenin gerçekleştirilmesini, öğrenmenin gerçekleşebilmesi için gerekli olan araç-gereç ve yöntemlerin geliştirilmesini, becerilerin değeriendirilmesini konu edinen bir bilim dalıdır.
(Cevap B)
 
8.  I.Tutarlıdırlar.
II.Gerektiğinde cezaya başvursalar da daha ziyade olumlu davranışları ödüllendirirler.
III.Koydukları kuralların mantıklı gerekçelerini çocuklarına izah ederler
IV. Çocuklarına karşı besledikleri sevgilerini onlara hissettirirler.
V.Çocukların kendilerine güvenleri ve saygıları yüksek düzeydedir.
Yukarıda verilen özellikler hangi ana-baba tipinin taşıdığı tutumlara örnek olarak verilebilir?
A)   Yetkeci ana-baba tutumu
B)   İzin verici ana baba tutumu
C)   Demokratik ana-baba tutumu
D)   Otokratik ana-baba tutumu
E)   Eşitlikçi ana-baba tutumu
 

 
m Q
"sx
 
Demokratik   ana-baba   îutumuna   sahip   olan bireyler yukarıda verilen özellikleri taşımaktadırlar.
(Cevap C)
 

 
7.  I.Kalıtım-olgunlaşma-bireysel farklılıklar
II.Bilginin    işlenmesi,    depolanması    ve    geri getirilmesi süreçleri
lll.Sosyal, bedensel zihinsel, duygusal gelişim
IV.Öğrenme yöntem ve teknikleri
V.Kritik dönem, gelişim dönemleri ve evreleri
Yukarıda    verilenlerden     hangileri    gelişim psikolojisinin ele almış olduğu konulardır?
A)   I, II, III
B)   11,111, IV
C)   III, IV, V
D)   I, III,V
E)   1,11, IV
Kalıtım, olgunlaşma, bireysel farklılıklar, kritik dönem kavramlarının yanısıra insan yaşamıniR gelişimsel dönem ve evleri ile bu dönem ve evrelerde görülen davranışlar ve davranış değişiklikleri gelişim psikolojisinin ilgilendiği temel konulardır.
(Cevap D)
 

fJikjiNotu/
Demokratik    ana-baba    tutumunu    benimseyen ebeveynlerin özellikleri şunlardır:
1 -   İlişkilerinde ve kararlarında tutarlıdırlar.
2-   Koymuş oldukları kuralların mantıklı gerekçelerini
çocuklarına izah ederler.
3-   Çocuklarının    fikir   ve    eleştirilerini    dikkatlice
dinlerler.
4-   Gerektiği durumda cezaya başvursalar da çoğu
zaman olumlu davranışları ödüllendirirler.
5-   Çocuklarına karışı besledikleri duygu ve sevgilerini
onlara    hissettirmekte    herhangi    bir   sakınca
görmezler.
6-   Çocuklarından  beürli  ölçüde  istekte  bulunarak
onları  belirli  sınırlar içerisinde  kontrol  etmeye
çalışırlar.
7-   Çocuklar,    kendine    güvenen    mutlu,    atılgan
bireylerdir.
8-   Çocukların  kendilerine  olan  özsaygı   düzeyleri
yüksektir.
 
-GELİŞİM PSİKOLOJİSİ-
 
9. Ebeveynlerin çocuklarının kendilerine güven duymalarını ve kendilerini yeterli hissetmelerini sağlamak amacıyla aşağıda verilen ifadelerden hangisi yerine getirmemeleri gereken bir davranıştır?
A)   Çocuklarının  merak ve  özerklik  isteklerine
onların gelişimsel özelliklerine uygun gelecek
bir tarzda destek vermelidirler.
B)   Çocuklarına yapma ve yaptığı davranış ve
eylemlerden haz alma duygusunu tattırmaya
çalışmalıdırlar.
C)   Ebeveynler  çocukların  sağlıklı   ve   istendik
yönde   bir   gelişim   ve   güven   duygusunu
kazanmaları amacıyla okul öncesi dönemin
bitimine kadar çocuğun istek ve arzularını
kendi istedikleri yönde sınırlamalı, bu şekilde
okul çağında çocuklarının daha sakin ve uysal
bir kişilik gelişimi geliştirmelerine    yardımcı
olmalıdırlar.
D)   Çocuğun    ev    içerisinde    ve    dışarısında
kısıtlamalardan uzak, özgür bir ortamda güven
içerisinde  kendisini  rahat bir şekilde ifade
etmesine imkan sağlanmalıdır.
E)   Ebeveynler çocuklarında güven duygusunun
gelişimini sağlamak amacıyla onların "küçük
bir yetişkin  olmadıkları,  kendilerine  ait bir
kişilik  yapısına   sahip   olduklan"  anlayışını
benimsemelidirler.
 
10.1- Kural koymaktan hoşlanmazlar.
II.   Boş vermecidirler. Çocuklarının yaptıkları olumlu
ve    olumsuz    davranış    modelleri    ile    fazla
ilgilenmezler.
III.   Çocuklarından herhangi bir şey istemeyerek
onları kontrol altına almaya çalışmazlar.
IV.   Olumsuz    ve    istenmeyen    davranışlarla
karşılaştıkları zaman çocuklarına ceza vermekten
kaçınırlar.
V.   Çoğu zaman tutarsız ve güvensiz davranış
modelleri sergilerler.
Yukarıda verilen özellikler hangi ana-baba tipinin taşıdığı tutumlara örnek olarak verilebilir?
A)   Yetkeci ana-baba tutumu
B)   izin verici ana baba tutumu
C)   Demokratik ana-baba tutumu
D)   Otokratik ana-baba tutumu
E)   Eşitlikçi ana-baba tutumu
f&g&Ms
izin verici ana-baba tutumuna sahip olan bireyler yukarıda verilen özellikleri taşımaktadırlar.
(Cevap B)
 

 
A, B, D, E şıklarında verilen ifadeler çocukların kendilerine güven duymaları ve kendilerini daha yeterli hissetmelerini sağlamak amacına uygun olan ebeveyn davranışı iken C şıkkı çocuğa kişilik gelişiminde bir sınırlama getirdiği için uygun bir davranış tnodeli değildir.
(Cevap C)
 
İzin   verici   (boşvermeci)   ana-baba   tutumunu benimseyen ebeveynlerin özellikleri şunlardır:
1-Davranışlarında     çoğu     zaman     tutarsız     ve
güvensizdirler.
2-istenmeyen davranışlara ceza vermekten kaçınırlar.
3-Çocuklarına   herhangi   bir   sorumluluk  ve   görev
vermedikleri   için   onlardan   bir  şey  beklemez  ve
istemezler.
4-Çocuklarına   uymaları   için   herhangi   bir   kural
koymazlar.
5-Çocuklarının   olumlu   ve   olumsuz   davranış   ve
tutumlarına     yönelik     boşvermeci     bir     anlayış
benimserler.
 
-EGITIM BILIMLERI-
 
H.Bireysel  farklılıklar  ile  ilgili  olarak  aşağıda verilen ifadelerden hangisi yanlış bir ifadedir?
A)   Bireysel farklılıklar genetik kökenli olabileceği
gibi  daha  sonra  çevresel  faktörlerden  de
etkilenilerek kazanılmış olabilir.
B)   Cinsiyet, fiziksel özellikler vb.(kas yapısı, dış
görünüm gibi) özellikler kalıtsal olarak elde
edilmiş nitelikler iken; dilin kullanımı, diğer
insanlarla kurulan iletişimin seviyesi daha çok
çevresel    faktörlerin     etkisiyle     kazanılan
özelliklerdir.
C)   Eğitim-öğretim ortamında bireysel farklılıklara
verilen önem gitgide artan bir biçimde önemini
sürdürmekte, öğrenme ortamlarının bireysel
farklılıkları     esas     alacak     bir     şekilde
düzenlenmesi amaçlanmaktadır.
D)   Kalıtım ile gelen bireysel özellikler çevreden
kaynaklanan     özeüiklere     göre     bireyin
gelişiminde daha etkili bir rol oynamaktadır.
Çünkü anne-babası avukat ve doktor olan
çocukların ileriki yaşamlarında da kalıtımsal
özellikleri nedeniyle yüksek statülü mesleklere
sahip bireyler olmaları kaçınılmazdır.
E)   Bireysel gelişim üzerinde kalıtım ve çevre
faktörlerinden hangisinin daha etkili olduğu
tam olarak bilinememektedir. Bazı bireylerde
kalıtım başat etkenken bazı  bireylerde de
çevre    daha    başat    bir    etken    otarak
belirmektedir.
Bireysel farklılıklar üzerinde çevre ve kalıtım faktörü önemli etkilerde bulunmaktadır. Bazı durumlarda çevre, bazı durumlarda da kalıtımın etkisi diğerine nazaran daha yüksek düzeyde olmaktadır. Günümüzde eğitim-öğretim faaliyetlerinde öğrenme-öğretme süreçlerinin bireysel farklılıklara uygun olacak düzeyde düzenlenmesi geçerli bir ilke olarak kabul edilmektedir.
(Cevap D)
 
Q LU
 
12.1. Erkekierin aşçılık yapması
II.   Günümüzde bayanların araba kullanmaları
III.   Eşi çalışan bir erkeğin ev işlerini yapması
IV.   Duygusal film seyreden bir erkeğin ağlaması
V.   Günümüzde   erkeklerin   de   hemşire   olarak
çalışabilmeleri
Yukarıda verilen özellikler hangi kişilik tipinin taşıdığı özelliklerdir?
A) Fenemonolojik kişilik B) Androjen kişilik C) Psikopatik kişilik       D) Hemoostatik kişilik E) Psikoanalitik kişilik
Cinsiyet rol anlayışı bireysel farklılıklar üzerinde etki eden faktörlerden bir tanesidir. Cinsiyet rolü, kişinin toplumun kendisi için uygun görmüş olduğu görevleri ve sorumlulukları yerine getirmesidir. Ancak günümüzde teknolojik, toplumsal, sosyal ve ekonomik gelişmeler erkek ve kadın rollerinde bazı değişikliklerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Geçmişte sadece kadına ya da erkeğe has bir davranış biçimi olarak algılanan bazı davranış ve tutumlar artık her iki cinsin de yerine getirebildiği davranış ya da tutumlar olarak benimsenmiş, toplum hem kadına hem de erkeğe bu rolleri uygun görmüştür. İşte bu kişilik tipine Androjen kişilik adı verilmektedir.
(Cevap B)
13. Aşağıda belirtilen özelliklerin hangisinin kazanılmasında çevresel faktörler daha etkili bir rol oynamaktadır?
A)   Bireyin zeka yapısı
B)   Bireyin ten rengi
C)   Bireyin göz rengi
D)   Bireyin iletişim becerisi
E)   Bireyin boyunun uzunluğu
 
A, B, C ve E şıklarında verilen özellikler kalıtımın bireysel farklılıklar ve bireysel gelişim üzerindeki etkisine örnek olurken, D şıkkında verilen ifade çevresel faktörlerin gelişim üzerindeki etkisine bir ömektir.
(Cevap D)
 
-GELİŞİM PSİKOLOJİSL
 
 
CEVAPLI KONU KAVRAMA TESTİ
1. Psikolojik bilginin elde edılmesi ve uygulanması sırasında kullanıiacak olan teknik ve yöntemler üzerinde çalışan, zeka, kişilik, yetenek ve diğer alanlarda psikolojik ölçme araçları geliştiren bilim dalı aşağıdakilerden hangisidir?
A)   Fizyolojik psikoioji
B)   Bilişsel psikoloji
C)   Psikometri
D)   Nöropsikoloji
E)   Psikobiyoloji
2. I. Ana-baba tutumları
II.   Kültürel unsurlar
III.   Doğum sırası faktörler
IV.   Ebeveynlerin mesleği
 
2: o
m
 
Psikoloji   ilmi   ile   eğitim   ilişkisi   açısından aşağıda verilen ifadelerden hangisi doğrudur?
A)   Psikoloji    insan    davranışlarını    anlamaya
çalışırken, eğitim insan davranışlarını istendik
yönde değiştirme ve geliştirmenin yollarını
aramaktadır.
B)   Psikoloji  alanında  yapılan  çalışmalar  aynı
zamanda  hayvan davranışları  üzerinde de
olduğu   için   psikoloji   biliminin   verilerinden
eğitimde çok fazla yararlanılmamaktadır.
C)   Eğitim         bireylerinin         davranışlarının
değiştirilmesinin üzerinde dururken psikoloji
bu davranışların temelinde yatan etkenierin
neler olduğu üzerinde durmamaktadır.
D)   Psikoloji insan davranışlarının temelinde yatan
faktörlerin      tedavi       edilmesi       üzerine
yoğunlaşırken, eğitimde de böyle bir anlayış
hakim bir faktör olarak belirmiştir.
E)   Eğitim   yoluyla   kazandırılması   amaçlanan
istendik davranışlar aynı zamanda psikoloji
biliminin konusunu oluşturmaktadır.
 

 
V. Ebeveynlerin boşanma durumu   £
o
o
Yukarıda    verilen    ifadelerden    hangisinde   îi
bireysel farklılıklar üzerinde diğerlerine göre   S
daha   çok   etki   eden   faktörler   bir   araya   ^
getirilmiştir?
A)   II, III, IV
B)   I, IV, V
C)   III, IV, V
D)   II, III, V
E)   1,11,111
3. Bir öğretmenin sınıftaki rollerini daha etkili ve verimli bir şekilde yerine getirmesinde diğer bilimlere göre daha etkili olan bilim dalı hangisidir?
A)   Sosyal Psikoloji
B)   Eğitim Psikolojisi
C)   Gelişim Psikolojisi
D)   Klinik Psikoloji
E)   Örgüt Psikolojisi
 
"Günümüzde birçok öğretmen öğrenme-öğretme süreçlerini düzenlerken bireysel farklılıkları dikkate almakta ve yapılan öğretimden her öğrencinin kendi düzeyine göre yararlanmasını sağlamaya çalışmaktadır" fikrine sahip olan bir birey için aşağıdaki ifadelerden hangisi söylenebilir?
A)   Psikoloji ve gelişim psikolojisinin verilerinden
eğitimde yararlanılması gerektiğini savunan bir
bireydir.
B)   Yeniliklerin     ve     teknolojik     gelişmelerin
bilincinde olan ve bu tür gelişmelerin yararına
inanan bir bireydir.
C)   Bireylerin zihinsel gelişimi için yeni hedefler
peşinde koşan bir bireydir.
D)   Bireylerin   öğrenmelerini   tam   ve   eksiksiz
yapmaları gerektiğini savunan bir bireydir.
E)   Öğrenme-öğretme   sürecinde   öğretmenlerin
aktif  rol  oynamalarını   savunan  ve  bunun
gereğini vurgulayan bir bireydir.
 
-EGITIM BILIMLERU
 
6. Aşağıdakilerden hangisi otokratik ana-baba tutumuna sahip olan ebeveynlerin özelliklerinden birisi değildir?
A)   Otokratik  tutuma   sahip   olan   ebeveynlerin
çocuklarının   kendilerine   güven   ve   saygı
düzeyleri düşüktür.
B)   Otokratik tutuma sahip olan ebeveynler soğuk
ve katı bir kişilik yapısının yanı sıra ceza ve
emir verme eğilimine sahiptirler.
C)   Çocuklarıyia çok fazla ilgilenmezler.
D)   Çocuklarını   hem  kontrol   ederler  hem  de
onların fikirlerini dinlerler.
E)   Otokratik  tutuma   sahip   olan  ebeveynlerin
çocuklarının akademik başarı oranları genelde
düşük seviyededir.
7. Çocuklarına kısmen de olsa karar verme hakkı tanıyan ancak son kararın yine ebeveynler tarafından verildiği ana-baba tutumu aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak verilmiştir?
A)   İzin verici tutum
B)   Bırak yapsıncı tutum
C)   Yetkeci tutum
D)   Eşitlikçi tutum
E)   Demokratik tutum
 
05
"o
cc
IU Q
"Sc yj
 
9.   "Gelişim psikoiojisi bireylerin yaşam dönemlerinde
geçirdikleri gelişim özelliklerini incelemektedir."
Bu   ifadeye   göre   aşağıdakilerden   hangisi gelişim psikolojisinin amacı olabilir?
A)   Bireylere kazandırılması düşünülen istendik
davranış modellerinin neler olduğunu tespit
edebilmek.
B)   Bireylerin hangi gelişim dönemlerinde ortak
davranış     eğilimleri     gösterdiğini     tespit
edebilmek.
C)   Her gelişim döneminin kendine özgü olan
temel özelliklerinin neler olduğunu belirlemek.
D)   Bireylerin   hangi   davranış   modellerini   ne
düzeyde   yapabildiklerini,    hangi   davranış
modeilerini yapamadıklarını tespit edebilmek.
E)   Öğretmenlerin        öğrenme        ortamlarını
düzenlerken   bireylerin   davranış   özellikleri
hakkında bilgi sahibi olmalarını sağlamak.
10.   Yasal konulara ve sorunlara psikoloji biliminin
temel  ilkelerini  uygulamak üzere  hukuk  ile
psikoloji   arasında   kurulan   ilişkiden   doğan
psikoiojinin alt dalı aşağıdakilerden hangisidir?
A)   Deneysel psikoloji
B)   Okul psikolojisi
C)   Klinik psikoloji
D)   Adli psikoloji
E)   Psikometri
 
11. "En sık görülen ana-baba tutumlarından birisidir. Anne ve baba çocuğa farklı farklı davranırlar, birisinin "hayır" dediğine diğeri "evet" demektedir. Ayrıca çocuk eğitimi konusunda ebeveynler değişik görüşler paylaşırlar. Bir gün görmezlikten gelinen bir davranışa ertesi gün ceza verilebilir."
 
8. İş yaşamını iyileştirme, üretimi ve verimi arttırma amacıyla psikolojinin ilkelerinin çalışma hayatına uygulanmasına imkan veren bilim dalı aşağıdakilerden hangisidir?
A)   Klinik psikoloji
B)   Eğitil psikolojisi
C)   Endüstri psikolojisi
D)   Sağlık psikolojisi
E)   Sosyal psikoloji
 
Hangi   ana-baba   tutumu özelliklere sahiptir?
A)   Tutarsız tutum
B)   Boşvermeci tutum
C)   Aşırı koruyucu tutum
D)   İzin verici tutum
E)   Mükemmeliyetçi tutum
 
yukarıda   verilen
 
10-
 
-GELİŞIM PSİKOLOJİSL
 

 

 
ÇIKMIŞ  SORULAR ve ÇÖZÜMLERİ
12. Klinik psikolojinin uğraşı alanı aşağıdaki ifadelerden hangisinde doğru olarak verilmiştir?
A)   Biyolojik sitemler ile zihnin işlevi ve davranış
arasındaki ilişkiyi incelemek
B)   Psikolojik  öiçme   araçlarını   hazırlamak  ve
geliştirmek
C)   Zihinsel, davranışsal ve duygusal bozuklukları
(fobi, depresyon vb.) olan bireylerin tedavi
edilmesi
D)   Hastalıkların      önlenmesi     ve     sağlığın
sürdürülebilmesi     için     araştırmalar     ve
uygulamalar yapmak
E)   Bilginin zihinsel süreçlerden nasıl geçirilerek
depolandığını   ve   gerektiğinde   nasıl   geri
getirildiği üzerine araştırmalaryapmak
 
1. Ayşe hanım kızına hiçbir kısıtlama getirmiyor ve hiçbir şeyine karışmıyor. Ayşe hanımın bu davranışını aşağıdakilerden hangisi açıklar? (2005 KPSS)
A)   Demokratik tutum benimsemiştir
B)   Aşırı koruyucu tutum benimsemiştir
C)   Kızını hiç sevmiyor
D)   Çocuk    yetiştirmede    izin    verici    tutumu
benimsemiştir
E)   Aşırı cezalandırıcı tutum benimsemiştir
 

 

1         CEVAP ANAHTARI      
1   .C   2.   E   3. B   4.   A
5   .A   6.   D   7.C   n   C
9   .C   10   .D   11.A   12   .C
 
'Z.
o
 
Ayşe hanımın davranışları çocuk yetiştirme tutumuyla ilgilidir. Demokratik tutum dengeli, tutarlı ve kararların aile içinde b^raberce tüm aile fertleriyle alındığı bir tutumdur. Aşırı koruyucu tutum ise çocukların sürekli kontrol altında tutulduğu, kendi başlarına hiçbir faaliyete izin verilmediği bir tutumdur. İzin verici tutum da örnekteki gibi çocuğa hiçbir kısıtlama getirm^den hertürlü etkinliğine izin verildiği bir tutumdur.
(Cevap D)
 

 
 

-EĞİTİM BİLİMLERİ-
 
11
 

 
 
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ    |   Öğrenme Psikolojisi ve Temel Kavramlar


ÖGRENME PSİKOLOJİSİNİN UGRAŞIALANLARI
•   Öğrenme süreçleri ile ilgili bilgilere ulaşma (Nasıl
öğreniliyor?)
•   Öğrenme ve öğretme süreçleri
•   Öğrenme  güçlüklerinin  kaynakları  (Öğrenmeyi
neler engeller?)
•   Farklı dönemlerde insanların öğrenme özellikleri ve
bu özelliklerin öğretim etkinliklerine uygulanması.
•   Öğrenme iikeleri, yöntemleri ve kuramları.
DAVRANIŞ VE ANALİZİ
Davranış insanın her yaptığı şey için kullanıian bir terimdir. Sadece eylemleri değil, durumları da kapsayacak kadar geniştir. Davranışlara örnek vermek gerektiğinde konuşmak ve(ya) konuşmamak diye örnek verilebilmesi bundandır. Çünkü konuşmak da davranıştır, konuşmamak da.
Davranışı analiz ederken onu uyarıcı, tepki, karşılık olarak analiz etmek yaygınlaşmışîır.
Uyarıcı;
a)   Organizma tarafından (algılanarak) davranışa yol
açan,
b)   İçte ve dışta meydana gelen değişikliklerdir.
Buna göre bir değişikliğin uyarıcı niteliği kazanabilmesi için bu iki şartı yerine getirmesi gerekir. İçte meydana gelen değişikliklere; karnın acıkması, vücuttaki su miktarının azalması, kalbin hızlı atması örnek olarak verilebilir. Dışta meydana gelen değişiklikler ise ısı, ışık ve ses açısından meydana gelen değişiklikler olarak ele alınabilir.
Tepki;
Organizmanın uyarıcıya karşı göstermiş olduğu davranıştır. Tepki, uyarıcıya göre tanımlandığı için bir tepkiden bahsedebilmek için önce uyarıcıyı ele almak ve göstermek gerekir.
 
o tr.
LU Q
'öc
UU
 
Karşılık;
Organizmanın gösterdiği tepkiye karşılık almış olduğu uyarıcıdır. Karşılık üç türlü olabilir:
1.   Pekiştirme:     Organizmanın     davranışının
gösterilme olasılığının artırılmasıdır. İki türü vardır:
a)   Olumlu pekiştirme; İçinde bulunulan duruma
hoş bir uyarıcının eklenmesidir. Çikolata vermek
gibi.
b)   Olumsuz    pekiştirme:    İçinde    bulunulan
durumdan      hoş      olmayan      bir      uyarıcının
kaldırılmasıdır. İyi hal gösteren bir mahkumun hafta
sonu iznine gönderilmesi gibi.
2.   Ceza: Organizmanın davranışının gösterilmeme
olasılığının artırılmasıdır. İki türü vardır:
a)   I. Tür ceza: Organizmanın içinde bulunduğu
duruma hoş olmayan bir uyarıcının eklenmesidir.
Gündelik   dildeki   ceza   büyük   ölçüde   böyiedir.
Çocuğun   fiziksel   olarak   cezalandırılması   veya
ağzına biber sürülmesi böyledir.
b)   II. Tür ceza: Organizmanın içinde bulunduğu
durumdan hoş bir uyarıcının kaldırılmasıdır. Çocuğa
verilen bir ödülün geri alınması böyledir.
3.   Karşılık vermeme: Organizmanın davranışının
görmezlikten gelinmesidir ki, uzun vadede sönmeye
(unutmaya)   yol   açar.    Bu   açıklama   temelde
davranışçı yaklaşıma dayalı bir ifadedir.
Performans (Edim)
İnsan davranışlarının bir kısmı doğuştan getirilirken, diğer bir kısmı da sonradan ediniiir. İnsanın tüm eylem ve durumları için performans (edim) terimi kullanılır. Doğuştan getirilen davranışlar refleksler ve içgüdüler olmak üzere iki türlüdür. Sonradan edinilen davranışlar ise büyük ölçüde öğrenme sonucu kazanılır.
 
12-
 
-OGRENME PSIKOLOJISL
 

 
Refleks
a)   Doğuştan geliyor mu?
b)   Belli bir uyarıcısı var mı?
c)   Belli, basit ve ani bir tepki mi?
Soruları sorulduğunda, üç soruya da "evet" cevabı veriliyorsa davranış reflekstir. Eğer bir ve(ya) birkaçına "evet" cevabı verilemiyorsa, o zaman refleks değildir. Dizinize vurulduğu zaman ayağınızın kalkması, göz kırpmak, vb. davranışlar reflekslere örnek verilebilir.
İçgüdü
a)   Doğuştan geliyor mu?
b)   Türe özgü mü?
c)   Karmaşık davranış mı?
Soruları sorulduğunda, üç soruya da "evet" cevabı veriliyorsa bu davranış iç güdüdür. Arıların bal yapması, ipek böceğinin koza örmesi, içgüdüye örnek olarak verilebilir.
İçgüdü ve refleks doğuştan getirilen iki temel davranış biçimidir. Bunların dışında davranışlar olmakla birlikte, eğitim açısından bu iki tür davranış, öğrenmenin dışında yer alır. Öğrenme sadece refleksin uyarıcısınin değiştirilmesi, içgüdünün ise gösterilme koşulları ve biçiminin değiştirilmesi öğrenme yoluyla gerçekleştirilir. Bu iki tür dışında diğer davranışlar organizmanın sonradan edindiği davranışlardır.
ÖĞRENME
Öğrenme, tekrar ya da yaşantı yoluyla organizmanın davranışlarında meydana gelen oldukça kalıcı değişikliktir. Bir davranışın öğrenme olabilmesi için,
a)   Tekrar ya da yaşantı yoluyla meydana gelmesi,
b)   Davranışta bir değişiklik olması,
c)   Değişikliğin oldukça kalıcı olması gerekir.
Bu koşulları sağlamayan durumlar öğrenme olarak değerlendiriimez.
Sözgelimi, organizmanın gündelik davranışları arasında yer alan ve herhangi bir değişiklik göstermeyen davranışlar öğrenme değildir. Her günkü yolundan gelip giden bir adam yeni bir yol öğrenmiş olmaz.
 
Aynı şekilde, kaza eseri farklı bir davranış göstermek zorunda kalan kişi de, bu davranışını kalıcı hale getirmedikçe öğrenmiş olmaz. Kaza sonucu sağ kolu kırılan bir kişînin sol eliyle yazması, bunu kalıcı hale getirmediği sürece öğrenme kapsamına girmez.
Gene, organizmanın davranış değişikliğinin tekrar ya da yaşantı sonucu meydana gelmesi gerekir, Felç veya tik gibi kişinin yaşantıları dışında meydana gelen davranış değişikiikleri öğrenme olarak kabul edilmez.
Öğretmenin sınıfta öğrencilere ders anlatarak yapmaya çalıştığı, onların davranışlarında değişiklik meydana getirecek kadar yaşantı sağlamaktır. Örneğin Mustafa Kemal Atatürk'ün kaç yıiında öldüğünü bilmeyen ve sorulduğunda "bilmiyorum" cevabı veren bir öğrencinin öğretim sürecinin sonunda aynı soruya "1938" şeklinde cevap vermesi,
a)   Öğrenme yaşantısı sonucunda
b)   "Bilmiyorum" deme davranışı değiştiği
c)   Bir süre sonra da aynı cevabı verebildiği için
öğrenmedir.
Öğrenmeyi açıklarnaya çalışan çeşitli kuramlar vardır. Bunlardan davranışçı kuram onu uyarıcı ile tepkinin eşleştirilmesi olarak görürken, bilişsel kuram zihindeki örgütlenme olarak görür. Öğrenme kuramları ileride ele alınacaktır.
Öğrenmenin Gerçekleştjği Ortamlar
Aile: Okul öncesi dönemde çocuğun yaşamında etkili bir sosyalleşme görevi yapan, özellikle kültürlenme ve değerlerin kuşaklar arasında aktarılması misyonlarına sahip sosyal ortamdır.
Akran Grupları: Akran ve arkadaş grupları aile içinde ebeveynlerle ve (varsa) kardeşlerle yaşanması pek olası olmayan yaşantılar sunan sosyal ortamlardır.
Anaokulları-Kreşler:   Çocukların          okula
hazırlanmasını   ve   sosyal   beceriler  edinmelerini
sağlama  görevine  sahip,   yasal  olarak  kuruian,
işletilen ve denetlenen   okul öncesi eğitim
kurumlarıdır.
Örgün Eğitim Kurumları (Okullar): Aileden sonra çocuk eğitiminde en önemli etkiye sahip sosyal
 
-EGITIM BILIMLERI-
 
13
 

 
kurumlardir. Sağladiğı özel koşullar (toplu öğretim, temel öğrenme konuları, akran grupları, ders/etkinlik çeşitliliği, profesyone! kadro vb.) bu etkinin temel bileşenlerini oluşturur.
Okulla ilgili önemii özellikler:
» Bireyde olumlu/olumsuz, kasıtlı olarak veya kendiliğinden davranış değişiklikleri edinilmesini etkiler.
» Yetişkin davranışlarıyla oyunsu davranışlar arasındaki farkın fark edilmesine fırsaî verir.
» Kişisel gelişimi, sosyal beceriler edinilmesini ve sağlıklı iletişim/ilişki kurulmasını destekler.
» Bireye yeni davranışlar kazandırarak veya önceden edinilmiş davranışiarını geliştirerek uyum süreçlerini destekler.
» Toplumsal değerlerin kazanılması için yaşantı fırsatiarı sunarve bunları pekiştirir.
ÖĞRENMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
ço "o
Bir   öğrenme   ortamında   bulunan   faktörler g
şunlardır:   g
A)   Oğrenen   ;iî
m
B)   Öğrenme malzemesi (öğrenilen şey)   .1
C)   Öğrenme stratejisi (öğrenme biçimi)   'S
D)   Öğreten (öğrenmeye yardımcı olan)   'g
E)   Öğrenme ortamı (öğretilen yer).   S
Bunlardan öğrenen, öğrenme malzemesi ve öğrenme stratejisi öğrenmeyi doğrudan etkilerken, öğretmen ve öğrenme ortamı, bu üç faktörü etkileyerek öğrenmeyi (dolaylı yoldan) etkilerler. Bu yüzden öğrenmeyi etkileyen faktörleri üç grup olarak ele almak gerekir.
A. Öğrenen
LTüreÖzgü Hazıroluş
Öğrenen ile ilgili faktörlerin en başında türe özgü hazır oluş gelir. Öğrenen, ilgili davranışı gösterebilecek bir türden olmalıdır. Eğer tür o davranışı göstermek için gerekli biyolojik donanıma sahip değilse, öğretmeye çalışmak da boşuna olur. Bilindiği gibi "kaz uçar, ama laz uçamaz".
 
2.   Olgunlaşma
Öğrenen ile iigili faktörlerden iiki (yukarıdakini saymazsak), olgunlaşmadır. Organizma ilgili davranışı gösterebilecek bir biyoiojik donanıma sahip olabilir. Ancak, söz konusu olan zaman ve zeminde, organizma henüz o olgunluğa ulaşmamış olabilir. Bu durumda öğrenme meydana gelmez. Sözgelimi, insana konuşmayı öğretebilirsiniz, yeni doğmuş bir bebek de insandır, ama ona öğretemezsiniz, çünkü gerekii olgunluğa ulaşmamıştır. Olgunlaşma genellikle yaş ve zeka olarak ele alınır. Yani, bir organizmanın olgunluğa ulaşmasından bahsederken, bir yandan yaş olarak belli bir yaşa gelmesi, diğer yandan yaşıtlarıyla benzer özellikier göstermesi, özellikle kavrama ve bilgi işleme açısından yaşıtlarıyla aynı düzeyde oiması gerekir. Çocuk yaş olarak 5 yaşına gelmiş olabilir, ama hala konuşamıyor olabilir.
3.   Uyarılmışlık
İkinci faktör, uyarılmışlık düzeyidir. Genel uyarılmışlık hali olarak da atıfta bulunulan bu özellik, organizmanın dışarıdan gelen uyarıcıları işleyebilme kapasite ve becerisini gösterir. Bunu daha iyi anlayabilmek için, uyarılmışlık derecelerini gözden geçirmek yararlı olabilir. En düşük uyarılmışlık, bitkisel hayat durumundadır, ancak temel yaşamsal uyarıcılar alınabilir. Sonraki bir düzey, uyku halidir. Kişi etrafındaki uyarıcılardan (en azından) bir kısmını alabiidiği içindir ki uyarılabilmektedir(!). Daha sonra uyuşukluk dediğimiz bir düzey örnek verilebilir. Bu durumda kişi etraftaki uyarıcılardan bazılarını alabilmekte, bazılarını ise alamamaktadır. Sonraki bir düzey normal uyanıklık düzeyi olabilir. Bu durumda kişi etraftan uyarıcı alabilir ve işleyebilir. Gündelik yaşamını sürdürür. Kişinin heyecanlandığı ve "elinin ayağının dolaştığı" durum bir miktar aşırı uyarılmanın söz konusu olduğu durumdur. Bu durumda kişi normalde işleyebileceğinden biraz fazla uyarıcı ile karşı karşıya kalmış demektir. Dehşet veya panik hali ise oldukça aşırı bir uyarılmanın olduğunu gösterir. Bu durumda kişi işleyebileceğinden fazla uyarıcı ile karşı karşıyadır.
Bu uyarılmışlık düzeyleri ile öğrenme arasında bir ilişki vardır. Yani, öğrenmenin meydana gelebilmesi için uyarılmışlığın da bir düzeyde olması gerekir. Bu düzey "orta düzey"dir. Başka bir ifadeyle öğrenmenin meydana gelmesi ve kolay meydana
 
14-
 
-ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ-
 

 
gelmesi için orta düzeyde uyarılmışlık gereklidir. Düşük uyarılmışlık düzeylerinde öğrenme meydana gelmez, kişi uyarıcıyı alamıyordur. Yüksek uyarılma durumlarında da öğrenme meydana gelmez, kişi istediği uyarıcıyı seçebilecek durumda değiidir, ne yapacağını bilemez bir haldedir. Orta düzeyde bir uyarılmışlık öğrenmeyi olumlu yönde etkiler,
Düşük uyarılmışlık düzeylerinde öğrenme olmaz, ancak öğrenmeye yatkıniık meydana getirilebilir. Örneğin, uyuyan bir kişiye bir şey öğretilemez, ama öğrenilecek konulara yatkınlık sağlanabilir. Bu yüzden derse devamda ısrar edilir, çünkü öğrenci derste uyusa bile, konulara yatkıniık sağlar. Yabancı dil eğitiminde bu yatkınlık daha çok işe yarar.
4. Aktarma / Transfer
Öğrenmeyi etkileyen diğer bir faktör, önceki öğrenmelerdir. Bazı kaynaklarda aktarma veya transfer(ans) olarak işaret edilen bu faktör, öğrencinin yeni bir öğrenme yapabilmesi için önceden bir miktar öğrenme yapmış olması gerektiğini, daha gündelik bir ifadeyle gerekli önbilgileri edinmiş olması gerektiğini ifade eder. Önceden gerekli olan, sözgelimi dört işlemi öğrenmemiş bir kişi bayağı kesirleri veya ondalık işlemleri yapamaz. Daha özel olarak söylenirse, birbirine benzer uyarıcıların söz konusu olduğu öğrenmeler uyarıcıların benzerliği ölçüsünde aktarmayı kolaylaştırmaktadır. Aynı şekilde benzer tepkilerin öğrenildiği durumlarda da aktarmanın olumlu olma olasılığı yükselmektedir. Kısaca, benzer uyarıcı ve davranışların kullanıiması öğrenmeyi büyük ölçüde kolaylaştırmaktadir, çünkü öğrenci öğrenmeleri arasında aktarmalar yapabilmektedir. Aktarma olumiu ve olumsuz olmak üzere iki türlüdür:
Olumlu aktarma:
sonraki      öğrenmeyi
Önceki      öğrenmelerin koiaylaştırdığı durumdur.
KOLAYLAŞMA
Sonraki öğrenmeler
Oncekı öörenmeier'bııgıJer
Kuru fasulye pişirmeyi bilen bir kişinin nohut yemeğini yapmayı öğrenmesi, üçgeni iyi bilen bir kişinin kareyi iki eşit üçgen olarak anlamasındaki kolaylık gibi.
Olumsuz aktarma:
sonraki       öğrenmeyi
Önceki       öğrenmenin zorlaştırmasıdır.
 
ZORLAŞMA
İki parmak daktilo yazmasını bilen bir kişinin 10 parmak yazmayı öğrenmesi, veya Q-klavye yazan birinin F-klavyeyi öğrenmesi gibi. Kısaca benzer uyarıcılar aktarma yapılıp yapılamayacağını, benzer davranışlar ise aktarmanın ne kadar olumlu olacağını belirler.
5. Güdü
Öğrenmeyi etkileyen diğer bir faktör, öğrencinin güdülenmiş olmasıdır. Öğrenmeye açık olmayan, başka bir ifadeyle öğrenmek istemeyen öğrenciye ne kadar uğraşırsanız uğraşın öğretebiieceğiniz şeylersınırlıdır.
Güdü, organizmayı harekete sevk eden durum olarak tanımlanabilir. Güdülendiği için organizma hareket eder, davranışta bulunur. Güdüler ikiye ayrılırlar: birincil güdüler ve ikincil güdüler. Bunlara bazı kaynaklar doğuştan getirilen güdüler ve edinilen (kazanılan) güdüler olarak atıfta bulunmaktadırlar. Birincil güdüler doğuştan getirilir ve organizmanın yaşamını sürdürmesi için gerekli olan güdüler bu gruba girer. İkincil güdüler ise, yaşamsal önem taşımayan, ama organizmayı davranışa yönlendiren durumlardır (başarı güdüsü gibi).
Güdüler döngüseldir. Başka bir şekilde anlatılacak olursa. güdünün üç aşaması vardır:
a)   İhtiyacın hissedilmesi,
b)   İhtiyacı gidermeye yönelik davranış,
c)   Doyum ve rahatlama.
Önce organizma bir eksiklik ve ihtiyaç hisseder. Daha sonra bu eksikliği gidermek için bir davranışta bulunur. Sonra davranış amacına ulaşırsa, ihtiyaç giderilmiş olur ve organizma rahatlar, Açlık, susuzluk gibi ihtiyaçlar birincil (doğuştan) güdülerdendir. Açlık için önce midenin boşalması ve karnın acıkması hissedilir ve doldurulma ihtiyacı duyulur. İkinci aşamada kişi, yemek yiyerek açlık ihtiyacını gidermeye yönelik davranışta bulunur. Yeterince yerse (uygun davranışı gösterirse) karnı doyar, doyum ve rahatiama hali ortaya çıkar. Rahatlamanın ortaya çıkması güdünün yok olmasını sağlamaz, sadece bir dahaki ihtiyacın hissedilmesine kadar hissediimemesini sağlar. Güdülerin döngüsel oluşunun anlamı da budur.
Güdüler öğrenmeye yönelme için olduğu kadar davranışın pekiştirilmesinde de örıemli işlevlere sahiptir.   Uygun  davranışı  gösteren  organizmaya
 
-EĞİTİM BİLİMLERİ-
 
15
 

 
güdüsüne uygun pekiştirme yapılmalıdır. Sözgelimi karnı aç olan bir çocuğa "aferin" demek pekiştirme olarak pek işe yaramayacağı gibi, karnı tok olan bir çocuğa yiyecek vermek de aynı şekilde pekiştirme olmayacaktır. Pekiştirme, organizmanın ihtiyaçlarına hitap ettiği zaman etkili olur.
BAŞARI GÜDÜSÜ DÜŞÜK VE YÜKSEK BİREYLERİN ÖZELLİKLERİ
Boyut
Düşük
Yüksek
Amaç Niyet
|Çok kolay ya da çokjOrta   güçlükte   amaçlar jzor amaçlar koyar       | koyar
löğrenmiş   görünmeyeİGerçekten öğrenmek için
jçalışır   Içalışır
jöğretmen ve şans gibi!
Yükleme   |dış etkenlere yüklemejÇabayayüklemeyapar
jyapar   j
tavır
mısseder
Yeterlik     i Yeterlik         duyguları İGelişmiş   yeterlik
duygusu   İgelişmemiştir   Iduyguları vardır
 
duyduğu ihtiyaçtır.
6.   Estetik ihtiyaç:  İnsanın güzel şeyiere karşı
duyduğu haz ihtiyacıdır.
7.   Kendini   gerçekleştirme:   Kişinin   doğuştan
getirdiği  potansiyelleri  gerçekleştirmeye  duyduğu
ihtiyaçtır. Kişi bu potansiyellerini ortaya koyamazsa,
kendini engellenmiş ve huzursuz hisseder.
Bu ihtiyaçlardan ilk dördü var kalma ihtiyacıdır; kişi
varlığını sürdürebilmek için bunlara sahip olmalıdır.
Ancak bu ihtiyaçların önemli bir özelliği yoksun
olunduklarında   insanın   davranışlarını
belirlemeleridir. Diğer zamanlarda neredeyse farkına bile varılmazlar. Son üçü ise gelişim ihtiyaçlarıdır. Yani, kişinin hayatta kalmasına değil, gelişmesine yararlar. Bu yüzden, doyurulmadıkça ortaya çıkmazlar ve doyuruldukça kişinin davranışlarını yönlendirmeye başlarlar. Sözgelimi, kişi hiç kitap okumayabilir, ama bir kere okur ve tadını alırsa tekrar okumak ister.
 

 

 
—► Kişisel bütünlük, Yaratıcılık
Özsaygı, saygı duyulmak
• Aşk, sevgi, aidiyet, takım çalışması, sosyal aktiviteler
   *■ Barınma, sosyal güvenlik
. Hava. su, yemek, ısı, uyku
İhtiyaçlar Hiyerarşisi
Abraham Maslovv insanın ihtiyaçlarıyla ilgili bir kuram geliştirmiş ve şu kuralları öngörmüştür:
a)   Jnsanın ihtiyaçları her yerde aynıdır, evrens^ldir.
Bu ihtiyaçlar hiyerarşik bir sıra izlerler. Bir ihtiyacın
ortaya çıkabilmesi için kendisinden önceki ihtiyacın
en azından bir miktar doyurulmuş olması gerekir.
b)   Bir ihtiyaç için kendinden sonraki ihtiyaç feda
edilebilir, ama önceki ihtiyaç feda edüemez.
Maslovv'a göre insanın ihtiyaçları şunlardır:

1.   Fizyolojik ihtiyaçlar:  Bu  ihtiyaçlar bedensel
ihtiyaçlardır ve bedenin canlılığını sürdürmesi için
gereklidir.
2.   Güvenlik ihtiyacı:  Kişinin  kendini  emniyette
hissetmesi,    ayağını    sağlam    yere    bastığını
hissetmesidir.
3.   Yakınlık jhtiyacı: Kişinin hemcinsleriyle ve karşı
cinsten biriyle yakın olma, sevgi ilişkisi içinde olma
ihtiyacıdır.
 
Maslovv İhtihaçlar Hiyerarşisi
Maslovv'un ihtiyaçlar hiyerarşisi, güdüleme ye pekiştirmede önemli yararlar sağlamaktadır. Öğrencileri ihtiyaçlarına göre güdülemek ve ihtiyaçlarını karşılayabilecek şekilde pekiştirmek gerekir.
 
4.   Saygınlık ihtiyacı:  Kişinin  içinde  bulunduğu
toplulukta   varlığının   onaylanması,    ona   saygı
duyulması ihtiyacıdır.
5.   Bilme / tanıma ihtiyacı: Kişinin öğrenmeye karşı
 
16-
 
-ÖGRENME PSİKOLOJİSL
 

 
 
6. Dikkat
Organizma, tür olarak öğrenmeye hazır olabilir, gerekli olgunluğa ulaşmış olabilir, gerekli önbilgilere sahip olabilir, güdülenmiş bir durumda bulunabilir, ama hala öğrenemeyebilir, çünkü dikkat etmiyordur. Dikkat belli bir yöndeki uyarıcıları almaya hazır olmak demektir. Bir şeye dikkat ettiğimiz zaman, o şeyle ilgili uyarıcıları almaya yönelmişiz demektir. Dolayısıyla duyu organlarımız ona yönelmiştir. Öğrenci yanındakiyle konuşurken dikkatini konuşmaya vermiş demektir ve derste konuşulmasını istemememizin nedeni budur. Öğrenmenin meydana gelebilmesi için organizmanın dikkatini öğrenilecek konuya yöneltmiş olması gerekir.
B) Öğrenme Malzemesi
Öğrenme malzemesi öğrenilen konudur, öğrenilen bilgidir. Öğrenmenin kolayca gerçekleşebilmesi için, öğrenilen konunun da bazı özelliklere sahip olması gerekir. Her konu her şekilde öğrenilmez. Öğrenme malzemesinin sahip olması gereken özelliklerinin başında telaffuz edilebilmesi gelir. Telaffuz edilemeyen şeyler öğrenilemezler. İnsanda dil ile düşünce arasında yakın bir ilişki olduğu, konunun
 
uzun zamandır tartışıimakta olmasından ve bu kadar tartışmaya değer bulunmasından bellidir. Başkasına aktarılamayan bilgiler öğretilemezler. Bu bir yana, öğrenme malzemesinin taşıması gereken özellikler üç faktör şeklinde ele alınabilir: algısal ayırt edilebilirlik, anlamsal çağrışım ve kavramsal gruplandırma.
1.   Algısal Ayırt Edilebilirlik
Öğrenme malzemesinin etrafındaki uyarıcılardan farklılaştırılması, algısal olarak ayırt edilebilir bir şekilde sunulması gerekir. Etrafındaki uyarıcılardan ayırt edilemeyen uyarıcılar herhangi bir uyarıcı olarak görülür ve öğrenilmesi zor olur. Bu yüzden öğretmenler, önemli konuiarın altını çizerler, vurgularlar ve/veya "sınavda soracaklarını" söylerler. Başka bir ifadeyle etraftaki diğer uyarıcıiardan farklı hale getirmeye çalışırlar.
2.   Anlamsal Çağrışım
Öğrenme malzemesi organizmanın zihninde birtakım çağrışımlara yol açmalıdır. Çağrışıma yol açmayan bilgilerin öğrenilmesi zordur. Bu konu, öğrenen ile ilgili faktörlerden aktarma (önceki bilgiler) konusuyla bağlantılıdır. Önceden edinilmiş olan bazı bilgiler varsa, yeni edinilen bilgiler onlara eklenir. Böylelikle hatırlanmaları ve ulaşılmaları kolaylaşmış olur. İnsanların zihinlerinde bilgiler birbirleriyle bağlantılı bir şekilde bulunurlar. Eğer yeni edinilen bir bilgi daha önceki bilgilerle bağlantılandırılabiliyorsa, bir süre sonra hatırlanması da kolay olacak demektir. Eğer bağlantı kurulamazsa, o zaman yeni edinilen bilgi kaybolup gider. Genellikle insanların çağrışımlarının;
a)   Zıthklarla
b)   Eş zamanlılıkla
c)   Ardışıklıkla olduğu görülmektedir.
Yani, zıtları, birlikte meydana gelen olayları ve birbiri ardına meydana gelen olayları hatırlamamız koiay olur.
Eğer çağrışım bağları basamaklar halinde uzayıp giderse tabii ki hatırlama çok daha kolay olacaktır. Başka bir ifadeyle, ne kadar çok ve uzun bağlantı kurulabilirse, hatırlama o kadar kolaylaşır. Bu nokta, yaşantısal eğitimin de temelidir. Yani, öğrenen yeni bilgiyi    ne    kadar    çok    ve    gündelik    olayla
 
-EGITIM BILIMLERİ-
 
17
 

 
bağlantılandırabilirse öğrenme o kadar kolaylaşır. Ancak çağrışımsal basamaklar dizisi özneldir. Bu yüzden grup halinde yapılan eğitimde daha sistematik ve mantıksal yapılara gerek duyulur ki o da kavramsal benzerliklerdir.
3. Kavramsal Benzerlikler
Öğrenilen konunun kavramsal benzerliklere göre gruplandırılabilmesi onun öğrenilmesini kolaylaştırır. Birbirine benzemeyen ve gruplandırılamayan birkaç uyarıcı yerine birbirleriyle gruplandırıiabilen birçok uyarıcı daha kolay öğrenilir. Sanki bu uyarıcılar birbirleriyle bütünleşerek birbirlerinin hatırlanmalarını kolaylaştırmaktadır.
Kavramsal benzerliklerin anlamsal çağrışımlardan farkı, anlamsal çağrışımların öznel olmalarına karşılık, mantıklı ve analitik olmalarıdır. Bu yüzden grupla yapılan eğitimlerde kavramsal benzerliklere dayanılması önerilir, çünkü her öğrencinin öznel bağlantılarına cevap vermek pek mümkün görünmemektedir.
Kavramsal benzerlikler çeşitli basamaklar halinde düzenlenebilirse tabii ki daha kolay öğrenilmektedir, üteratürde bu konuda yaygın bir araştırmadan söz edilir. İlgili araştırmada, deneklere mineraller konusu anlatılmak istenmiş ve mineraller taşlar ve metaller olarak ikiye ayrılmış, sonra taşlar değerli ve değersiz olarak, metaller de yaygın, nadir ve alaşım olarak üçe ayrılmıştır. Bu şekilde yapılan öğretimde öğrencilerin daha kolay öğrendikleri tespit edilmiştir.
Taşla
   1        t.—    ı        t ,       ı   L         trrı^rzrrr]   
 Yaygın metaller 11 Nadir metaller |         Alaşımlar      |   Değerli taşlar   I İDeğersiz taşiar I
C) Öğrenme Stratejileri
Öğrenmeyi etkileyen diğer bir faktör, öğrenme stratejisidir. Öğrenen, öğrenme malzemesini öğrenebilmek için nasıl bir taktik izlemektedir? Bu sorunun cevabı öğrenmenin meydana gelip gelmemesini, kolayca meydana gelebilmesini etkileyecektir. Öğrenme stratejileri ayrılan zamana, konunun yapısına ve öğrenenin etkinlik düzeyine bağlı olarak değişiklikler gösterir.
 
1.   Ayrılan Zaman
Öğrenenin öğrenmeye her evrede (günde, haftada, vb.) belli bir süre ayırıp ayırmadığıdır. Eğer her gün veya her hafta belli bir süre ayrılırsa buna aralıklı çalışma, belli bir zaman ayrılmayıp, ihtiyaç duyulduğunda tüm öğrenme malzemesini aynı anda öğrenmeye çalışmaya toplu çalışma denir. Aralıklı çalışma daha doğru olduğu halde, öğrenciler öğrendiklerinin "tazeliğiyle" sınava girip "tutturabildiklerini kar bellerler". Haibuki aralıklı çalışmanın yanı sıra toplu bir tekrar onları daha başarılı hale getirir. Öğrenci toplu çalıştığında bilgiler yeni olduğu için öğrenci yüksek not alıyordur, ama uzun vadede öğrencinin zihninde fazla bilgi kalmıyordur.
2.   Konunun Yapısı
Öğrenilen konunun nasıl bir görüntü gösterdiği de öğrenmeyi etkiler. Her konunun yaptsı kendine özgüdür. Ancak, yapılabilecek bazt düzenlemeler de bulunmaktadır. Örnek için, öğrenme malzemesi parçalara bölünebilir veya toplu bir şekilde ele alınabilir. Eğer yapılabiliyorsa, parçalara bölerek çalışma daha iyidir. Ancak parçalara bölerek çalışmanın iyi olabilmesi için, konunun anlamlı birimlere ayrılabilmesi, birleştirme için çok zaman gerekmemesi, anlamlı birimler arasında çok büyük oranda bağlılık olmaması gibi şartların yerine gelmesi gerekir. Sözgelimi bir matematik problemi çözülüyorsa, bunu parçalara ayırmak zor olacaktır. Bu yüzden, ilke olarak parçalara bölerek çalışmanın daha verimli olduğu, ancak hangi durumun daha etkili olduğunun konuya bağlı olduğu unutulmamalıdır.
3.   Öğrenenin Etkinliği
Ayrılan zaman ve konunun yapısının yanı sıra, öğrenenin ne kadar aktif (etkin) olduğu da öğrenmeyi etkilemektedir. Tahmin edilebileceği gibi, öğrenen ne kadar etkin (faal) olursa öğrenmenin meydana gelme olasılığı da o kadar artmaktadır. Buna göre, dinleme en düşük, okuma biraz düşük, yazma orta, anlatma yüksek, yapıp anlatma en yüksek öğrenme etkinliği sayılır. Öğrenen olabildiğince etkin bir durumda bulunmalıdır.
4.   Geribildirim
Öğrenme stratejisi olarak da kabul edilebilen ancak, temelde öğrenmeyi denetleme işlevi olan faktör
 
18-
 
-ÖĞRENME PSİKOLOJİSL
 

 

.

Sosyal Bilgiler

Eğitim bilimleri özet ders notu ve testler
« : Ağustos 14, 2008, 08:23:11 ÖS »